Evet yeni bir kurguya başladım.
Umarım seversiniz.
Sevmenizi umuyorum.
Kalemimi bilen bilir, bilmeyenler ise bölümlerim çok uzun değildir şâyet çok kısa da değildir.Buraya başladığın tarihi yazarsan çok mutlu olurum.
(Bu kurgu, rahatsız edici eylemler, küfür, fiziksel ve cinsel şiddet ve cinsellik içerir. Yaşı küçük ve hassas olanların okumasını önermiyorum.)
İyi okumalar!
....Sene 2008
"Pamir, Pelin hadi annecim kalkın." dedi Zeynep Kandemir. Pamir zorlukla yatağından kalkarken kulağını annesinin sesi doldurdu. Yatağından kalktığı gibi sağ elinin tersiyle gözlerini ovuşturdu.
Dokuz yaşındaki kız kardeşinin odasına doğru ilerliyordu. Her sabahki gibi odasının kapısını tıklatıp giriyordu Pamir. Pelin abisinin aksine daha cıvıl cıvıl, enerjikti. Her sabah herkesten önce uyanır, okula hazırlanırdı. Bunu bilen Pamir ne olursa olsun yine de kapısını tıklatır uyanık mı diye bakardı.
Kapı açıldığında duvarların pembe rengi her zamanki gibi gözünü yoruyordu Pamir'in. Sakin ve sade bir çocuktu Pamir. Çok iyi bir gözlemciydi.
"Pelin, kalktın mı?" diye sordu Pamir. "Abi!" dedi Pelin heyecanla. "Nasıl olmuşum?" diye ekledi. Açık kumral saçlarının üzerindeki pembe tokayı gösteriyordu Pelin.
"Her zamanki gibi güzeller güzelisin Pelin'im." dedi Pamir. Kız kardeşini çok sever, sahiplenirdi. Birbirlerinin yerleri birbirlerinde hep çok ayrıydı.
Pelin abisinin bunu demesiyle her zamanki gibi yüzündeki sıcacık tebessümü gizleyemedi. Pamir bir kez daha gözlerini ovuşturup Pelin'in odasından ayrıldı. Banyoya doğru yürümeye başladı.
Kapısını açıp aynayla karşı karşıya geldiğinde gözleri aynadaki çekik gözleri ile göz göze geldi. Pamir'in tam heterokromisi vardı. Bu pigment eksiliği sonucu iki gözünün de farklı renk olması demekti. Sol gözü gökyüzü gibi masmavi, sağ gözü ise toprak gibi kahveydi.
Pamir gözlerinin farklı olmasını gerçekten severdi. Üstelik gözlerinin çekik olması daha güzel gösteriyordu gözlerini. Bazen bunun bir bozukluk olduğunu düşünür, aynaya bakmaya çekinirdi. Ama bazen de kendini diğerlerinden farklı görüp severdi. Çünkü Pamir farklı olmayı severdi.
"Hadi annecim, kahvaltı hazır! Okula geç kalıcaksınız." dedi annesi büyük bir sevecenlikle. Pamir annesinin sesini tekrardan duymasıyla banyodan çıktı ve üzerini giymek için odasına gitti.
Herkes kahvaltı sofrasına oturmuştu. Babası Ali Rıza Kandemir gazetesini eline almış, dörde katlanmış bir şekilde okuyordu. Yanında da demli çayını içiyordu. Annesi Zeynep Kandemir de kendisinden dört yaş küçük olan kız kardeşi Pelin'e ballı ekmek yediriyordu.
Babası konuşmak için dudaklarını araladı. "Pamir Alp!" dedi sinirli bir ses tonuyla. Sinirli olduğunda ve ciddi bir şekilde konuşma yapacağı zaman Pamir'e iki ismiyle seslenirdi. Pamir alt dudağını dişledi ve ne yapmış olabileceğini düşündü.
Eli ile kıvırcık saçlarını dağıtıp kıvırcık saçlarının buklelerini çözdü. Annesi ve kız kardeşi Pelin, abisine ve babasına anlamaz gözlerle bakıyordu. "Efendim baba." dedi Pamir ağzına bir domates atarak. Gerginliğini saklamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADEM
RomanceAilevi sorunları yüzünden Eskişehir'den ayrılıp, on dokuz yaşında Fransa'ya taşınan Bade, hayatı boyunca unutamadığı çocukluk aşkı tarafından izlere kapılır. Onu bulmak ister. Bunun için ne kadar çok çabalasa da en sonunda umudunu kaybeder. İlgilend...