Tayfun amcam hiç konuşmadı. Beraber şirkete gittik. Bu hali beni şüphelendirse de dediğimi yapacağını biliyordum.
"Açelya!" diye bağırdı Tayfun amcam ben şirkete girerken ona döndüm. "Benim biraz işlerim var dikkatli ol" dedi bana yaklaşıp saçımı okşayarak
"Tamam" amcamın elini kendimden uzaklaştırıp içeri girdim.
"Hoşgeldiniz Açelya hanım" dedi babamın yani benim menejerim
"Pek hoş bulmadım Arda" dedim ciddiyetle "Bu dosyalara bir baksana sen" elimdeki gelir-gider dosyasını ona verdim "Hesaplamada hata yapmışsınız. Nerdeyse 10 bin dolar zarara giriyorduk Arda. Ya ben farketmeseydim?"
"Üzgünüm efendim ben bunu yapanları uyarırım" dedi mahçupça
"Para önemli değil Arda ama hata yapmayın. Benim hatalara tahammülüm yok" dedim ve eskiden babamın odası olan odama girdim.
Masaya oturur oturmaz aile fotoğrafımızla karşılaştım. Annem de vardı bu fotoğrafta. Çerçeveyi elime alıp hafifçe gülümsedim.
"Korkma anne intikamını alıcam. Onları bulucam" dedim ve fotoğrafı yerine koydum. "Ergün..." diye fısıldadım birden ve bilgisayarı açtım. Babamda tüm örgüt üyelerinin bilgisi vardır diye umuyordum
Haklıydım Ergün'ün bilgilerini çok çabuk buldum. Babamın benim için biraktığı klasorde coğu üyenin bilgisi vardı. Ekrana bakıp hafifçe sırıttım.
Ergün Soykamer
Lider olmak istiyor ve bunun için her şeyi yapabilir. 2 oğlu var Atlas ve Doruk. Doruk bildiğim kadarıyla evlatlık ilk eşi Aysel'in çocuğu olmuyordu. Ilk eşi öldü şuan ki Eşi senin tanıdığın biri yakında öğrenirsin. Eğer onun ailesiyle karşılaşirsan aranızı iyi tutun Onu öldüremedim çünkü diger orgüt üyeleriyle yüksek bağlantıları var sen de yapmıyacaksın Açelya. Başını belaya sokarsan sen de kardeşin de tehlikeye girersiniz
Babam bana not bırakırken tehtit etmişti adeta ve her üye için ayrı ayrı notlar hepsinde bana hitap ediyordu. Beni ilgilendiren tek kısımsa ergünden başkası değildi. Ergün ile ilgili yeterince bilgi almıştım. Tam çıkacakken "Gerçekler" diye bir klasör buldum ve açtım
Bunu görüyorsan ben çoktan ölmüşüm demektir diye klasik bir griş yapıcam Açelya. Fazla uzatmaya değmez. Ölmeme ramak kaldı. Bunu mümkün olan en hızli vakitte yazmam gerekiyordu. Etrafım sarılı Evet senden bir şeyleri sakladık her şeyin bir zamanı var demiştim ya işte zamanı geldi. Annenin intikamını almak istediğini çok iyi iyi bliyorum. Artık intikamını alabilirsin anneni ... öldürdü
Yazı birdenbire silindi sinirld ekrana baktım. Böyle bir şey olamazdı. Komik bir şaka olmalıydı bu. Öfkeyle bilgisayarı kenara fırlattım.
Biri benimle oyun oynuyor gibiydi ama kim bilmiyordum isim birden bire kaybolmuştu ben okuyamamıştım bile.
"Açelya hanım iyi misiniz?" dedi panikle iceri giren Arda
"Buraları toparlayın ben çıkıyorum" dedim ve hızla şirketten çıktım.
Şöförümü çağırıp eve gittim. Kapıyı bana Yankı açtı
"İşte be! Kuzenlerin en havalısı da geldi!" diye bağırdı. Eftalya'nın gülme sesi geldi
En azından sabah olanlardan sonra gülebiliyordu. Yankı beni içeri çekti ve koltuğa fırlatmak suretiyle oturttu
"Sana da merhaba dayımın kopyası" dedim yapmacık bir gülümseme ile
Eftalya ile göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırdı. Ben de daha fazla bakmadım zaten. Ev fazla kalabalıktı. Kumru abla bile gelmişti. Dayımla belkide yıllar sonra bir aradalardı.
Tayfun amcam da evdeydi. Herkez evdeydi. Zil çaldığında Yankı kapıyı açmaya koştu.
Hala bir çocuktu...
"Hoşgeldiniz Alara abla" dedi çoğul eki kullanmasıyla o tarafa baktım.
Ergün müydü o?
Ergün ve Alara ablam içeri gülümsiyerek girdiler yanlarında da benim yaşlarımda bir adam vardı. Dikkatle onları inceledim
"Sizi eşimle ve oğlumla tanıştırayım" dedi Alara "Ergün ve Atlas"
Kafamı duvarlara duvarlara vurmak istedim. Oğlum mu demişti hem o? Alara ablamın bir çocuğu olsaydı duyardım
Ben düşüncelere dalmışken ışıklar söndü ve karanlıkta bir ışıkla Lavin belirdi. Elinde pasta vardı.
"İyiki doğdunuz kızlar!" d edi herkez birden Eftalya ile bir birimize baktık. İkimiz de doğum günümüzü unutmustuk
"16 haziran mı bugün" dedi Eftalya neşeli sesiyle "Ayyy! 25 olduk!"
"Ben kutlamak istemiyorum hepinize iyi akşamlar" dedim tam odama cıkacakken beni durdurdular.
"Hediyelerini al da öyle git bari canım" dedi Alara
"Peki..." dedim iç çekip
Herkez hediyelerini verdi açmadım merak edersem odamda açardım. Sıra Ergün'e geldiğinde bize birer kutu uzattı. Kutuyu dinledim bomba falan olabilirdi.
Bir sey olmadığından emin olunca. Ergün bir kutu daha verdi.
"Bunu da Doruk'tan say" dedi gülümseyip "kendisi gelemedi de"
"Doruk?" dedim tek kaşımı kaldırıp
"Büyük oğlum"
"İyi" dedim bıkkınca "Artık beni bi salsanız mı? Birazcık zıbarmak istiyorum da!"
"Tamam sen çık odana hadi" dedi Lavin ablam
"Ben de hediyemi vereyim" dedi Atlas elindeki ufak kutuyu uzatıp. Yüzümde hiç bir ifade yoktu. Kutuyu yavaşça alıp odama çıktım
Hediyeleri kenara bıraktım sadece Ergün'ün hediyelerini kontrol edicektim. Kutuyu açtım ve bir zarf ve bir kolye vardı. Zarfı açtım
Bu kolyeyi hatırlıyorsundur Açelya. Aramızın bozulmasını istemiyorum. Bunun sende kalması daha uygun. Nerden bulduğumu sorma ;)
Kolyeyi incelemeye başladım. Tanıdık geliyordu. Kolyede kurumuş kanlar vardı ve Kalp şeklindeydi oldukça da kalındı. Kolyenin içini açtığımda bizim fotoğraflarımız olduğunu gördüm.
Annemin kolyesiydi bu...
Ama ergün bunu nerden bulmuş olabilirdi ki?
~Bölüm Sonu
Bin yıl sürdü yazmam ama geldim biraz bi fikir mi verseniz bence çok tatlı olabilir ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK ÇIKMAZ [Psikolog'un Kızı]
RastgeleBugünden sonra hayatımın değişeceğini, bütün yüklerin benim omuzlarıma yükleneceğini biliyordum. Çünkü babam beni seçmişti ♧♧♧ "Ben Açelya Dolunay bundan sonra Dolunay holdingin ve bu örgütün lideri benim" bana gergince bakan örgüt üyeleri olaya anl...