2.Bölüm

1.6K 71 12
                                    

Gözlerimi açtığımda mutfakta yerdeydim. Annem endişeli gözlerle bana bakıyordu. O sırada evdeki güvenliklerin buraya doğru geldiğini gördüm. Sanırım annem bağırınca seslere gelmişlerdi.

Gözlerimi açtığımı gören annem derin bir nefes çekmiş hemen güvenliklere seslenip beni odama çıkratmalarını söylemiş bir yandan da aile doktorunu aramıştı.

Annemi ilk defa bu kadar endişeli görüyordum. Ne olmuştu? Ben ne duymuştum öyle? Saçmalık! Bunların hepsi bir saçmalıktı. Yanlış anlıyordum yine her şeyi. Saçmalıktan başka bir şey değildi çünkü duyduklarım. Gerçek olması imkan dahilinde bile değildi.

Düşüncelerimi bölen annemin hızlıca doktorla odaya girmesi oldu. Doktor kontrol ettikten sonra tansiyonumun düştüğünü tekrarlanırsa hastaneye gitmem gerektiğini söyledi ve ilaç vererek ayrıldı.

Kendimi son derece halsiz hissediyordum. Neler olduğunu bilmek istemiyordum artık. Merak etmiyordum. Babamı, abilerimi istiyordum. Bir an önce gelmeliydiler.

Annem odaya girmişti doktoru gönderdikten sonra. Ona bakan bakışlarımdan kaçınıyordu.

"Anne, ne demek oluyor bunlar?" Yorgun sesim anneme ulaşsa da annem cevap vermiyordu bana.

"Anne. Cevap vermeyecek misin bana? Duydum dediklerini. Be-ben uydurmuyorum kafamda bunları."

"Baban geldiğinde konuşacağız her şeyi şu an sırası değil Azra. Sen dinlen bir şey olursa odamdayım ben seslenirsin." Annem eski soğukluğuna geri dönmüş ve beni odamda tek başıma bırakmıştı. Böyleydi işte annem...

Daha fazla dayanamadım düşüncelerime ve yorgun düşerek uykuya daldım.

♧♧♧♧♧

ILAHI BAKIS ACISI

"Nasıl bu kadar sorumsuz olabilirsin Arzu aklım almıyor benim? Amacın kızımızın öğrenmesi mi?"

"Evde olduğundan haberim bile yoktu dışarıda arkadaşlarıylaydı. Ne zaman geldi bilmiyorum bile."

"Bileceksin Arzu bilmek zorundasın. Kızın o senin nerede olduğunu bilmek zorundasın!"

"O benim kızım değil!! Yeter Çetin, yeter dayanamıyorum artık. Kaldıramıyorum bu yükü neden anlamak istemiyorsun? Kabullenemiyorum onu. Benim kızım öldü."

"Anne?" Şok içinde anne babasının tartışmasını dinliyordu evin küçük abisi Anıl. Ne demek benim kızım öldü? Annesi ne saçmalıyordu?

"Ne bu saçmalık baba? Ne oluyor burada birisi bana açıklasın hemen!" Kimseden çıt çıkmıyordu. Anıl öfkeyle odanın diğer köşesindeki abisine döndü.

"Abi. Ne oluyor burada sen konuş. Sen biliyorsun değil mi? Senin bilmediğin bir şey yok bu ailede. Ne oluyor anlamıyorum. Aptal mı var karşınızda sizin. Üçünüz sürekli yıllardır bir köşeye çekilip duruyorsunuz, ne saklıyorsunuz bizden?!"

"Anıl." Abimin sakin ve bıkmış sesiyle ona döndüm sinirle. "Öğrenmenin vakti geldi abim-"
Abimin lafını öfkeyle babam böldü ve önüne geçti hemen.

"HAYIR! Kimsenin bir şey öğreneceği yok çünkü ortada bir gerçek veya saklanan bir sır yok. Herkes odalarına dağılacak ve biz bu günü kapatacağız!" Babamın öfkeli sesinden sonra abim daha da sinirlendi ve belki de hayatımda ilk defa abimi babama bağırırken gördüm.

"ASIL SANA YETER BABA! Dur artık DUR! Bıktım artık senin omuzlarımıza yüklediğin yüklerden. Ne haldeyiz görmüyor musun?! Azra ne halde görmüyor musun? Hani çok seviyorsun ya kızını? Hani bir tanen ya o senin? Ona nasıl yapabiliyorsun bunu sen?!!" Anlamaya çalışıyordum bunlar ne demekti konunun Azra'yla ne ilgisi olduğunu anlayamıyordum.

Mahfuz/Ya'saklanan |Gerçek Ailem|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin