45.Bölüm: Kına Gecesi

2.7K 229 74
                                        

Han'dan hiçbir zaman şüphe etmemiştim. Onu tanımadığım, ondan kaçtığım zamanlarda bile şüphe etmemiştim; o zamanlar sadece korkuyordum. Ancak Mert'in söyledikleri kafamı karıştırmıştı. Mert'e güvendiğimden ya da ona inandığım için değildi bu şüphe, Han'ın tavırlarından dolayıydı. Bir şey sakladığı bariz ortadaydı. Mert sakladığı şeyin ailem hakkında olduğunu söylemişti ve Han sürekli ailem hakkında sorular soruyor, ağzımı arıyordu.

Ama yine de hiçbir şey sormadım. Aklımda hiçbir şey kalmasın diye sorduğu her soruyu sabırla cevapladım. Sakladığı şey her neyse, kendi isteği için söylesin istedim.

"Zeren sana bir soru soracağım." Han birden sofrayı toplamayı bırakıp yanıma oturdu.

"Sor." Başladı yine bizim mesai.

"Ben sana mühürlenmeseydim kendi dünyana döner miydin, yoksa okulda beni görüp bana yine de aşık olur muydun?" Ellerini masaya koyup beklentiyle bana baktı.

"O zamanlar kimseye aşık olacak psikolojide değildim," dedim. Han'ı dış görünüş olarak beğenirdim yine ama aşık olacağımı pek zannetmiyorum.

"Olmazdın yani? Ben sana mühürlendim diye mi beni sevdin?"

"Sen bana mühürlendin diye seni sevsem beş ay süründürmezdim herhalde. Zamanla oldu, seni tanıdıkça. Öyle konuşmadan, tanımadan birinden hoşlanacak bir yapım hiçbir zaman olmadı zaten."

"Beni ilk gördüğünde ne hissettin, hiç mi etkilenmedin?"

"Seni ilk gördüğümde bana mühürlenmiştin, Han," dedim gülerek. "Birden dizlerinin üzerine çöküp sonra hızla dibimde biten adam karşısında korktum."

"Beni ilk kendi dünyanda, kurt formunda görmüştüm."

Kıkırdayarak yanağından öptüm. "O daha korkunçtu. Hem kurt halinden nasıl etkilenebilirim?"

"Beni ilk gördüğünde hissettiğin duygu korku muydu yani?" Aldığı cevaptan hiç memnun olmadığı surat ifadesinden belliydi. Somurtarak arkasına yaslandı. "Ben senden mühürlenecek kadar etkileneyim, sen benden kork." Surat ifadesi beni daha çok güldürürken bana ters bir bakış atıp ayağa kalktı. Masadaki tabakları toplamaya devam etti.

"Hayatımda kurt adam mı gördüm, korktum tabi."

Elindeki tabakları tezgaha koyup bana döndü. "Şimdi kurda dönüşmediğim için mi benden korkmuyorsun? Kurda dönüşsem yine mi korkacaksın?"

"Korkmam." Yani umarım. Pek emin değilim. Korka da bilirim.

"Dönüşüyorum o zaman." Daha ben ne olduğunu anlamadan üzerindeki tişörtü bir anda çıkardı.

"Burada mı?" Böyle bir atak beklemediğim için afallamıştım.

"Evet." Gözlerini kıstı. "Bir mahsuru mu var?"

"Yok," dedim kendimi toparlayarak. "Bir mahsuru yok ama nereden çıktı şimdi?"

"Kurda dönüştüğüm zamanlar insanların yanında dönüşme seni çıplak görüyorlar dememiş miydin?" Tam olarak öyle dememiştim ama ima ettiğim buydu, evet. Onu onaylamak için kafamı salladım. "Ben de sana eve gelip dönüşürüm demiştim. Yani kapıda kurdumu görünce şaşırma, alış kurt halime."

"Bu yüzden yani?" Gözlerimi kısıp şüpheyle ona baktım. Tek nedeninin bu olmadığını ikimizde biliyorduk.

"Evet. Başka ne gibi bir sebebi olabilir." Anlık gözlerini yine kaçırdı, yalancı seni. "Her gün askerlere eğitime gidip, kurt formunda onlarla dövüş talimi yapıyorum. Eğitim bittikten sonra orada dönüşüyordum, artık eve gelip dönüşeceğim için şaşırma."

NARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin