"Ne sen unuttun, ne ben unuttum.
Aldatma kendini, gel!
Yanıyor içim, eriyor içim
Eskisinden de beter!Gel, gel, sarışınım, gel!
Gel, sana aşığım, gel!
Gel, gel, gün ışığım, gel!
Gel, çok karışığım, gel!""Yeminle düşüp bayılacağım şimdi. Bu nasıl bir sestir Tanrım." Kubai sınırını koruyan betalardan biri söylenerek elleriyle kulaklarını kapattı.
Mete gülerek, bağıra bağıra şarkıya eşlik etmeye devam etti. "Bir ateş ki alev alev yanar içimde! Saçının kokusu kaldı ellerimde! Yatağımda deli gibi döner dururum! Dolaşır sanki hayalin hâlâ tenimde!"
Sadece Kubai sınırındaki betalar değil, yanında getirdiği kendi betaları bile yüzünü buruşturarak bakmışlardı alfalarına.
"Cesur, bir bak kulağım kanıyor mu?" Betalardan biri kurt formunda dikilmiş kurda sormuştu ancak Cesur onu duymamazlıktan gelip bakışlarını Mete'den bir an bile çekmemişti.
"Gel, gel sarışı-" Kubai sınırına yaklaşan arabayı fark eden Mete susup, arabaya yasladığı bedenini hemen çekip doğruldu. "Geldi!" dedi heyecanla. Henüz görmemiş olsa da kokusunu almıştı. "Gel, gel, sarışınım, gel!
Gel, sana aşığım, gel!
Gel, gel, gün ışığım, gel!
Gel, gel, gel, gel! Gel ulan!" Sanki az önce hiç bağırıyormuş gibi çok daha fazla yükseltmişti sesini."Anırma be! Geldim işte!" Çağla arabanın canımı açıp aynı yüksek tondan cevap verince dişlerini göstererek gülümsedi. Telefonlarını açmadığı için sesini bile duymamıştı, şimdi küfür etse ona iltifat ediyormuş gibi gelecek kıvamdaydı.
"Biraz acele eder misin, Sadem?"
Çağla ona öyle hitap etmesine şaşırsa da bozuntuya vermeden, "Patlama!" diye tersledi.
Çağla, Tuğrul ile birlikte gelmişti. Normalde Han getirmek istemişti ancak Çağla sorun olmadığını söyleyerek reddetmişti. Yeni evlilerdi, Zeren'in yanından ayrılsın istememişti.
Tuğrul, sınırın yakınlarına geldiklerinde arabayı durdurdu. Dönüp bir kez daha Çağla'ya baktı. Onu hem anlıyor hem de anlayamıyordu. Gitmesi hem doğru geliyor hem de hiç doğru gelmiyordu ona.
Çağla üzerindeki bakışların farkındaydı ama dönüp yanındaki adama bakmadı. Gitmek ve gitmemek arasındaki çizgideydi. Kendi dünyasına gidince bile Han ve Zeren'i görebileceğini düşünüyordu, çünkü Han'ın başkan ile arası çok iyiydi. Ancak küçük Mete'yi bir daha göremeyeceğinin farkındaydı. O yüzden burada kalan tüm zamanını onunla geçirmek, aslında ona veda etmek istemişti. Bu süre boyunca çocuğun babasına katlanmayı bile göze almış durumdaydı.
Tuğrul'a bakmadan arabadan indi. Tuğrul da içli bir nefes alıp hemen arkasından indi. İner inmez Çağla'nın yanına aldığı küçük valizi bagajdan çıkardı. Çağla sessizce onu bekledi, kafasını çevirip çocuksu bir heyecanla onu bekleyen adama bakmadı, sadece Tuğrul'u izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARYA
Hombres LoboSavaş nedeniyle başka evrene gönderilen elli genç. Bu evrende hiç beklemedikleri bir türle karşı karşıya kalmak durumda kalırlarsa, ne olur? Kurtadamlarla dolu bir evrene...