İşini her şeyden ön planda tutan Hazel, Galatasaray'a geri dönen milli futbolcu Kaan Ayhan'la sürekli münakaşa içindedir. Kaan'la arasını iyi tutmak isteyen Hazel, onunla işini kaybedebilecek kadar yakın olmuştur.
Herkese merhabaa bu benim hayatımda yazdığım ilk kurgu herhangi bir öneri tavsiyeniz olursa yazmaktan çekinmeyin umarım beğenirsiniz çünkü bu kitaba devam etmeyi çok istiyorum 💖💖 ________________________________
Berkan Kutlu:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yav bu sıcak nedir gavur pussysi gibi
antreanmana 20 dakkika kaldı ve sen yeni mi çıktın?
Berkan Kutlu: dün köhn ben götüreyim hem sabah birlikte kahvaltı yaparız dedi tamam dedim yarım saatir ibneyi bekliyorum ya
Berkan Kutlu: HEM DİYO KARDESIM BROM LETS GO TOGETHER HEM BENİ BU SICAKTA PİŞİRİYO YÖNETİME SÖYLEYELİM İPTAL ETSİNLER SÖZLEŞMESİNİ
osmanlı torunuyuz diye övünüp duruyorsun berkan biz zamanında şöyle savaştık böyle savaştık diyorsun ama güneşe katlanamıyorsun
Berkan Kutlu: tm
araba kullanacağım şu an gönlünü alamam
Berkan Kutlu: NİYE HABER VERMİYORSUN TÜM HABER KANALLARINA SÖYLEYELİM HAZEL YOLA ÇIKIYOR Bİ TRAFİK OLURSA BİLİN Kİ 10LA GİDEN HAZELDEN KAYNAKLIDIR DİYE
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
gülmedim.
sizinkileri hava alanından alacağım sonra size getiririm yolu öğrenmiş olurlar ve ilk günden senin gibi kaybolup ağlayarak beni aramazlar.
sizin de gözünüz yollardaydı hasret giderirsiniz şu milli maçların kritiğini yaparsınız sonra onları götürürüm kalacakları yere dinlenirler
Berkan Kutlu: ÇOK ÖZLEDİM ONLARI
Mesajını bildirim merkezinden okuyup telefonu kapalı bir şekilde çantama attım aynaların ayarında olup olmadığını kontrol ettim ve kemerimi takıp radyoyu açtım.
Normalde gelecek olan oyuncuları almak zorunda değildim ama kafam o kadar doluydu ki.. sırf kendime iş çıkarmak ve kafamı dağıtmak için kendim Okan Hoca'ya teklif etmiştim.
Kamp için Avusturya'ya gelen Galatasaray oyuncularının kampa alışmaları yanı sıra onlara her konuda yardımcı olmaya çalışıyordum mesela.. yakınlarda bulunan en iyi mekanlara onlar adına rezervasyon yaptırmak, çıkarken olası bir fotoğrafçıya karşı önlem almak, en iyi kişisel antrenörleri listeleyip sunmak gibi gibi. İlk başta çevirmen olarak başlamıştım ama şu am bulunduguğum sekreterimsi danışmanımsı şeyden de şikayetçi değilim.
Bir ay oldu ve onlarla olduğum her an daha da keyifli hale gelmeye başladı. Futboldan pek anlamazdım gerçi şu an da çok anlamıyorum ama eskiye nazaran daha iyiyim işin direkt içine girince istemesen de kafana bazı şeyler giriyor.Yakında gideceğim çünkü artık bana ihtiyaçları pek kalmadı zaten kısa süreli bir şeydi.
Aynaya baktım ve gözlerimin dolduğunu gördüm güldüm ve kendi kendime "Yapma be kızım eve dönünce her şey daha iyi olacak." dedim sonra tekrarladım. "her şey daha iyi olacak."
Havalimanına gelmiştim ve beni bekleyen o tanıdık simaları gördüm.
Hassiktir.
Onları berkanın değimiyle gavur pussysı olan bu havada bekletmişim, kesin çok berbat bir yardımcı olduğumu söyleyecekler ve bu insanlar ülkenin gururu oldukları için onların her istediğini yapacaklar.
Neyse zaten bi iki gün erken eve dönmek daha iyi olur diye düşünüp arabadan indim ve mahçup bir şekilde gülümseyerek yanlarına gittim.
"Kusura bakmayın lütfen bekletmek istememiştim.. Arabaya geçin ben de valizlerinizi bagaja koyayım" dedim
Kerem utamdığımı ve mahçup olduğumu anlayarak "Yeni geldik sayılır." dedi. içim biraz daha rahatlamıştı
Barış güldü ve diğerlerinin valizlerini alıp "siz geçin beyler bayanlar." dedi. Ben de yardımcı olmak için yanına gittim ama bagajı açmak dışında pek bi yararım olmadı.
Hepimiz arabaya geçtik ve kemerimi takarken "Ben Hazel bir aydan beri takımınızın yardımcısıyım kamp sürecinizi kolaylaştırmak adına burdayım." dedim.
Abdülkerim abi hemen sağ koltuğumda gülerek "Biliyoruz biliyoruz kazımcan senden sıkça bahsetti." dedi. arkadaki Barış ve Kerem de gülmüştü dikiz aynasındam onlara bakarken Kaanla göz göze geldiğimizde yüzü ifadesizdi, beklettiğim için kızgın olmalı e adam da haklı.
"Sayılı günlerim kaldığı için sizinle takımdaki diğer arkadaşlar kadar vakit geçiremeyeceğimden dolayı sizi havalimanından almayı ben istedim böylece hem hızlandırılmış bir şekilde kamp hakkında bilgi veririm ve benden faydalanabileceğiniz kadar faydalanırsınız diye düşündüm. Bu arada tatiliniz nasıldı? Otelinizin konumu çok güzel ama yemekleri için aynı şeyi söyleyemem."
Bunu duymayı bekliyorlarmış gibi tatilde yaşadıklarından bahsetiler. Barış'ın kafası iyi olduğu zaman süs havuza girmesi, Kerem'in alkolsüz kokteylini alkollü sipariş etmeleri üzerine Kerem'in fark etmeyip aynıssından üst üste içmesi üzerine sarhoş olması ve arabeske bağlaması, pahalı bir lokantaya gittiklerinde 'Hazır gelmişken yeni bir şeyler deneyelim.' diyip adını bile telafuz edemedikleri yemek yüzümden zehirlenmeleri, kızların barışa yaptıkları cilveli haraketler, Abdülkerim'in aldığı 'Güneş kreminin' üstünü okumadan bronzlaştırıcı yağ sürmesi, voleybol maçları ve daha bir sürü şeyden hem birbirleriyle dalga geçmek için hemde tekrar hatırlayıp gülmek için bana anlattılar.
Bu esnada Abdülkerim, Kaan'ı sohbete dahil etmek için "Dimi Kaan?" "Yalan mı Kaan?" "Kaan sen şahitsin.." gibisinden kendini onaylattırma cümleleri oldu.
Biz antrenman alanına geldiğimiz zaman yükselen mehter marşıyla takım karşımızda hazır ola geçmişti. Bu kesinlikle Berkan'ın işiydi. Icardi'nin kafasındaki sadrazam kavuğu, Mertens'in türk bayrağını pelerin yapması, Kazımcan'ın elindeki davul.. her şey planlanmıştı. Milli takım oyuncularımız padişah edasıyla karşılanırken aradan bir kaç uluma sesini duyduğuma bile yemin edebilirdim.
Erkekler işte.. her yaşta aynılar.
Onlar birlikte hem osmanlıcılık oynayıp hem de maçları, oyuncuları, yedikleri kartları, Merih'in cezasını konuşurken Okan hoca yanıma geldi ve "Seninle özel konuşabilir miyiz Hazel?" dedi.
Galiba ayrılık vakti gelmişti ve ben buna hazır hissetmiyordum.
