21

306 32 8
                                    


Nasıl oldu bilmiyorum ama kendimi Kerem'in evinin önünde bulmuştum. Kapıyı açan uykulu Kerem, beni ve gözyaşlarımı görünce ayılmıştı ve "Noldu?  geç hemen." demişti.

Salondaki grimsi koltuğa kendimi atıp olan biteni ona anlattım ve anlattıkça ağladım. Omzumu sıvazlarken "Hazel.." dedi ve derin bir nefes alıp söyleyeceklerini düşünmeye başladı. Onun bir şey söylememesi beni daha çok gerdiği için "Durum ne kadar kötü? Artık beni hiç sevmeyecek mi? Soğudu mu? Kerem bir şey söylesene!" dedim.

"Kızım sen hiç.. hiç hevesli durmuyorsun ki. Bana söylemen göstermen yetmiyor. Hep kapının başında oturuyor gibisin. Sana hep söyledim; Kaan sana gerçekten değer veriyor ve çabalıyor. Bir lafına Ali Sami Yen'i yakacak diye korkuyorum. Hepimiz sevdiğimiz insanlardan bir karşılık beklemiyor muyuz? Sırf onlar mutlu olsun, bizim başımızı okşasın diye kendimize her gün bir şey katmaya çalışmıyor muyuz? Belli bir noktaya kadar kendimizden bile taviz veririz ama sonuç hep aynıysa insanın artık ne umudu kalır ne de eski heyecanı. Sana tekrar birlikte olursunuz, olamazsınız diyemem ama böyle şeylerle birbirinizden soğuyacak ve bitireceksiniz inceldiği yerden kopsun. Kavga edecekseniz çözmek için anlaşılmak ve anlamak için edin."

Beni yargılamadan, 'Bu saatte bu kadının kapımda ne işi var? Aptal ergen.' demeden dinleyip hatalarımı yüzüme vurmadan söylemesi benim için çok kıymetliydi.

Burnumu çekip "Kerem ben.. ben nasıl böyle hataları fark edemiyorum? Nasıl 'En mantıklısı böyle davranmak' dediğim şeyler beni, bizi bu hale sürüklüyor? Anlayamıyorum, ben salak mıyım?" dedim.

"Sen kodlarla çalışan bir robot değilsin. Mantığını bırak. Full duygusal davran da demiyorum. Mantığınla duygularının kesiştiği yer; doğrudur, diyorum. Hayatındaki insanlar da sana gerçekten değer veriyorsa, senin mutluluğunu gözetirler. Kaan'ın dediği gibi Dennis gerçekten sana çok saygı duyuyor ve Dünya'nın en aptal hatasını yapsan bile seni savunmak için elinden geleni yapar. Kaan zaten delirdi, kafayı senle bozdu. Geçen gün altyapıdaki çocuk için fizyoterapist randevusu alman gerekiyormuş ama en iyisi çok dolu diye alamamışsın diye gitti fizyoterapistle konuştu. Neymiş efendim sen o gün ekrana üzgün bakmışsın. Bu adamı nasıl yenebilirsin?"

Haklıydı.. ona alışmışken kaybedemezdim.

"Kerem gerçekten çok iyi geldi bu konuşma. Kusura bakma bu saatte geldim başını ütüledim. Kalkayım da sen de rahat rahat uyu."

Ben ayağa kalkarken Kerem, kolumdan çekip tekrar oturttu "Hiçbir yere gidemezsin. Bu halde göndermem. Şimdi uyuyacağız sabah da kahvaltımızı yapacağız." dedi.

Bana söz hakkı tanımadan misafir odasını gösterdi ve geceyi Kerem'in 'Galatasaray odası' diyebileceğiniz misafir odasında geçirdim.

Sabah gelen yumurta kokularıyla uyandım ve Kerem'in hazırladığı müthiş bir kahvaltıyla güne başladım. Kerem'le, Kaan'ın gönlünü nasıl alabilirim diye konuştuk ve planlımızı kabataslak oluşturduk.

Doğrusu işler istediğimiz gibi gitmedi çünkü Kaan piyasada yoktu ve Kerem ya da Barıştan arattığım zaman onları da geçiştiriyordu. Önemli olanlar dışında antrenmanları da ekiyordu. O hafta içinde yüzünü en fazla gördüğüm gün Adana Demirspor maçıydı çünkü tribünden onu izlemiştim.

Başka bir şey yapmam gerekiyor diye düşünürken aklıma Kat'in doğum günü geldi. Müthiş bir fırsattı. Gelmemezlik yapamaz, ben gideyim diyip kaçamaz da. Bu yüzden hemen Mertens'le sürpriz doğum günü partisi düzenledik.

Mekana ilk gelen kişi ben olmuştum. Stresten mideme ağrılar giriyordu. Biraz daha gevşemek içim birkaç kadeh içmiştim. Neredeyse herkes gelmişti. Bir tek Abdülkerim ve Kaan'ı bekliyorduk daha sonra Mertens'e haber verecektik ve Kat'le birlikte geleceklerdi.

muhtemel aşk | Kaan AyhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin