5

540 37 5
                                    

Sabah erkenden uyanıp duşa girdim, saçıma fön makinesiyle hafiften şekil verdikten sonra playlistimdeki ispanyolca şarkılara eşlik etmeye başladım. Yaz olduğu için allık rimel ve dudak rengine yakın tonlardaki ruj üçlüsüyle makyajımı tamamladım ve Okan Hoca'nın yanına gitmek üzere evden çıktım.

Her zamanki gibi herkeslerden önce ben ve o bugün yapılacakları konuştuk ve çocuklar gelince o yardımcı antrenörlerle çocuklar hakkında konuşmaya başladı.

Dışarıda çardağa benzeyen yerdeki rahat koltuklardan birine oturup laptopumu masaya koymuştum. Gölgede olmama rağmen sıcak beni o kadar çok bunaltmıştı ki bulduğum herhangi bir soğuk enerji içeceğini boynumun altına yerleştirmiştim.

Gerçekten hepsi salaktı. 90 dakkika koşmak için burada sıcağın alnında antrenman yapıyorsun ve maç sonu iyi oynasan hatta kazansan bile karşı takımdan küfür yiyorsun. Yaşam stillerindeki yasaklar ve zorunluluklar konusuna hiç girmeyeceğim bile.

Okan Hoca "Bugünki antrenmanda youtube katıl için içerik üreten arkadaşlarımız da olacak, antrenman bitişi takımlara ayrılıp kısa bir maç yapalım diyorum." dediğinde herkes bu fikri heyecanla onayladı.

Hani böyle bazı erkek çocukları olur ya koşar, zıplar, düz duvara tırmanır, enerjisini atsın diye parka götürürsünüz parkın tepesindeki o yerlere çıkmaya çalışır heh işte hepsi aynı o çocuklar gibiler. Binlerce kez maça çıkmış olmalarına rağmen maç lafını duydukları anda daha da enerjik hale geliyorlar ya da birine apuç attıklarında sevinçten gorile dönüşüyorlardı.

Kameramanlar antrenmandan da bazı görüntüler alıyorlarken onlara soğuk su vermiştim ve biraz onlarla sohbet etmiştim.

Takımlar belirlendiğinde yardımcı antrenörlerden tutun, sulardan havlulardan sorumlu olan adamlar da dahil olmak üzere çalışan uğrayan kim varsa kendi içimizde bir tribün oluşturmuştuk.

Hangi takıma tezahürat yaptığımız bile belli değildi. Kim kaleye yaklaşırsa seslerimiz yükseliyordu ve hangi kaleye gol atılırsa atılsın sevinçten birbirmizin üstüne zıplıyorduk. Gol atan kişiler de minik trübünümüze doğru gelip bize katılıyordu.

Kazımcanın pasıyla Berkan çaprazdan müthiş bir gol atmıştı biz sevinç çığlıklarıyla bağırıyorken Berkan bize doğru koştu ve onun saçlarını karıştırdım. Daha sonra Keremin korner vuruşuyla Kaan kafasıyla kaleye -tamamıyla şansa bala olduğunu düşündüğüm- gol atmıştı. Yani futbolda kafa kullanmak çok saçma bence ayağını kulan dimi? kafa topu mu bu?

Kaan bizim benchimize gelme tenezülünde bulunmayıp bize doğru bakmamıştı bakmamıştı bile. Sadece yanına gelen takım arkadaşlarıyla sevincini yaşamıştı.

Ukala. Biz burada o kadar takımı için ses tüketelim işi gücü bırakıp izleyelim şansa bala attığı gole sevinme ihitiyacı bile hissetmesin.

Maç devam ederken, Kaan bir gol daha atmıştı ve yine gol sevinicini arkadaşlarıyla yaşamayı yeterli bulmuştu. Yanımdakiler Milli maçlarda Kaanın attığı sevimsiz pasları ve şutları hayranlıkla konuşurken ben tek başıma çardakta oturmayı ve Okan Hocanın randevu almamı istediği doktorun bana geri dönüş olarak attığı e maili okumaya başlamıştım.

Maç bitimi Okan Hoca izlediği maçtan memnun kalmış olacak ki hepsini tek tek takdir edip beğendiği pozisyonları ve eksik kaldıkları yerlere değindi. Konuşma sonunda ise Kaanı yanına çağırdı. Okan Hoca Kaan'ın omzuna kolunu koydu ve ikisi yavaşça yürüyerek yanıma geldi. laptopumdan başımı kaldırıp onlara baktım.

"Milli maçların sizin oyun görüşünüzü açacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Keremin gözündeki kırgınlığın hırsa dönüşmesi, Barışın özgüvenle oynaması ve senin sakatlığına rağmen yüzde yüzünü vermen gerçekten takdire şayan. Ama artık operasyonunu ertelemeni istemiyorum bu yüzden senin için en iyi doktorlardan birini bulduk ve en kısa zamanda senin görüşmeni istiyorum." dedi.

muhtemel aşk | Kaan AyhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin