23

222 31 7
                                    

Berkante'ye de kitap yazdım. belki okumak istersiniz diye haber vereyim dedim.
____________________________

Yemekten sonra birkaç gün daha tatil yapmıştık. Kaan'ın tatil anlayışı, dinlenmek üzerineydi benimkisi ise gezmek tozmaktı. Yine de onu anlayabiliyordum. Benim de hayatım, antrenman ve maçtan oluşsaydı ben de sadece yatağımda yatmak isterdim. Bu da sanki evliymişiz gibi hissetirdi ve tüm tatillere bedel bir tecrübeydi.

E günler geçtikçe milli takım da toplanmış oldu. Herkesle tanışmış sayılırdım ve iyi anlaşıyordum. Sadece Merih abi beni biraz korkutuyordu. Adamın farklı bir havası var ve korkmamak elde değil. Bir de birazcık Hakan abiden çekiniyordum aslında çok eğlenceli bir adamdı ama hep insanların sinirini bozmak için dalga geçiyordu ve bana sataşsa ağlarım diye korkuyordum. Bir de çocuklar vardı, Kenan ve Arda. O kadar tatlılar ki her gördüğüm yerde ikisini de mıncırasım geliyor.

Şimdi hep birlikte tesiste yemek yiyorduk. Sol yanımda Kaan otururken sağ tarafımda Gözde oturuyordu. Tahmin edersiniz ki yanında da İrfan abi vardı. Karşımızda oturan Barış , Bertuğ ve Arda'yla sohbet ediyorduk. Osimhen'ın transfer haberi şu an için en gözde olan konuydu. Galatasaray'lı olmayan oyuncuların bir çoğu "Peh, bence çok ümitlenmeyin. Geleceğini çok sanmam." gibisine konuşurken Kaan şakayla karışık "Neden gelmesin? Galatasaray'la kendi takımlarınızı karıştırmayın Beyler." diyordu. Barış ise Cenk abiye "Gelirse bana Rolex alıyor musun Cenk abi." diyordu.

Yanlız bir eksiklik vardı. Kerem ortalarda yoktu. Telefonumu elime alıp onu aradım ama açmadı. Sonra ayağa kalktım ve masaya daha dikkatli baktım. Kaan "Ne oldu?" dedi sakince. "Kerem. Kerem yok." dedim.

Kaan benimle birlikte kalktı ve ikimizde etrafa bakınmaya başladık. "Bana gitmeyeceğini söylemişti." dedi.

"Nereye gitmeyeceğini söyledi?" dedim Kerem'in odasına ilerlerken.

Kaan kapıyı çaldı ve "Kerem?" diye seslendi.

Kaan'ın telaşlı olması beni daha da germişti. "Kaan ne oluyor anlatır mısın?" dedim.

Beni beklemeden giderken "İlk önce Montella'ya sorayım sonra anlatacağım." dedi.

Kerem'e yazmak için telefonumu elime aldım. Gelen yorum ve dmleri görünce affallamışa döndüm. Hemen Twitter'ı açtım ve Osimhen haberleri arasında kaynamış Kerem'in transfer haberlerini okumaya başladım.

Şok içindeydim. Üzüntüm mü daha ağır basıyor, kızgınlığım mı? Karar veremiyorum.  Kimseye haber vermeden sessiz sedasız mı gidecekti? Hayır, hayır. Belki de oraya gidip "Siz, benim Galatasaray'ın  has büyücüsü olduğumu bilmiyor musunuz?"  diyecekti. Yoksa Kerem çok sevdiği Galatasaray'ını bırakması için teklif yapan adamlara böyle güle oynaya gitmezdi. Gidecek olsa bize haber verirdi, değil mi?

Kaan yanıma geldiğinde ona elimdeki telefonda açık olan haberi hayretle gösterdim.

Kaan "Gitmiş." dedi.

Nasıl gidebilir? Kerem Yunus'unu, Icardi'sini, yeni barıştığı zagorunu, nasıl bırakabilir. Aklım almıyor.

Kaan da en az benim kadar üzgündü. Ne ben bir şey söyleyebiliyordum ne de o. Elimden ona sarılmak dışında bir şey gelmedi. Beni kolunun altına aldı ve otelin girişine doğru ilerledik. Sevdiğim yönlerimizden biri de buydu. Konuşmadan anlaşabiliyorduk. İkimizde Kerem'in ağzından duyana kadar inanmayacak ve içimizde bu durumun muhakkemesini yapacaktık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

muhtemel aşk | Kaan AyhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin