16

530 48 13
                                    

Bir süredir kafamda farklı bir kurgu fikri var ama kime yazacağımı seçebilmiş değilim 😭 yine Kaan'a mı yazsam Berkan'a mı Barış'a mı bilmiyorum. yorumlarda yazın lütfennn.
____________________________

Kaan çağırdığı arabasının arkasına binmeden önce bana bakmadan arka kapıyı açtı ve benim binmem için müsade etti. Daha sonra kendi de yanıma geçti ve camdan dışarıyı seyretmeye başladı.

Şu an bana ne nefretle ve ne sevgiyle davranıyor oluşu beni daha da geriyordu ama haklıydı ve ben, eve gittiğimizde ona kendi durumumu anlattığımda "Hazel sen çocuk musun? Denizde 'hayır' diyorsun, evde 'evet'." demesinden korkuyordum.

Kaan'ın evine giden yol şehir merkezinden oldukça uzakta ormanlık bir yerden geçiyordu. Kapısı siyah ve çeliktendi duvarları ise birbirleriyle uyumlu olan koyu renkteki büyüklü küçüklü taşlardan oluşuyordu. Araba kapının önünde durduğu zaman Kaan büyük çelik kapıyı açtı ve seramiklerle yapılmış modern eve doğru giden yolu takip ettik. Evin bir çoğunluğu camlardan oluşuyordu ön bahçesinde hamak, barbekü, oturma yerleri ve oturma yerlerinin ortasında yuvarlak şekilde olan bir ateş yakma yeri vardı. bahçe büyük olmasına rağmen çiçeklerin, çimenlerin ve ağaçların özel olarak bakıldığı belliydi. Evin giriş kısmında karşınızda sizi bir duvar karşılıyor ve sizin ya sağa ya da sola gitmenizi sağlıyordu. sağa yöneldiğinizde sizi, çok geniş olmasına rağmen az ve öz eşyaları olan salon karşılıyordu. Büyük bir L koltuk, şömine ve kitaplıklar bulunan salondan, havuzlu bahçeye geçiş yapabilmek için camdan kapı vardı. Sol tarafa doğru yöneldiğinizde ise mutfak ve yemek masası vardı. Mutfağın hemen yan tarafında olan merdivenden yukarı çıkmamıştım ama üst katta bariyer niteliği gören demirler sayesinde yukarıdaki holü görebiliyordum.

Kaan "Sen salonda bekle, muhtemelen eşyaları odama koydular." derken salona oturdum ve evi daha detaylı incelemeye başladım.

Bu ev "Ben bir erkek eviyim!" dercesine bağırıyordu ama dağınıklık olarak değildi. Tam da Kaan'a yakışır tarzdaydı. Sessiz, sakin, düzenli ve bir o kadar da ciddi.

Kaan'ın yukarıdaki holden yatakodası olduğunu tahmin ettiğim odaya geçişini izlerken "Orda mıymış?" dedim.

"Evet. Getiriyorum aşağıya." dedi ve valizi sürükleme sesi gelirken yutkunup "Getirme. Yemek yiyelim acıktım." dedim.

Kendimi çok yüzsüz hissediyordum ama laf ağızdan bir kere çıkmıştı. Hemen mutfağa gittim ve buzdolabını açtığımda merdivenden inen Kaan "Orda bir şey yoktur. Olanlar da bozulmuştur. İstersen dışardan söyleyelim." dedi ve yanıma geldi.

boş buzdolabındaki tek tük olan konservelere ve bozulmuş sebzelere bakarken." Sen fast food yiyemezsin. Sporcusun." dedim.

Ben sebzeleri çıkarıp çöpü ararken Kaan elimde onları aldı ve çöpe attı.

Önüme geçti ve benim başka bir şeyle uğraşmamı engelledi "Hazel, bugün konuşulanları gayet iyi anladım. Aramızı iyi tutmak için benimle vakit geçirmene gerek yok. Sana arkadaş gibi davranacağıma söz veriyorum, için rahat olsun." dedi.

"Bana arkadaş gibi davranmanı istemiyorum."

Kaan derin nefes aldı ve "Pekala, istediğin buysa konuşmadan da dururum." dedi.

"Hayır, hayır.. Ben, sadece seni öptüğüm zaman konuşmamanı istiyorum Kaan." dedim.

Kaan güldü ve "Anlayamadım kar tanesi?" dedi.

muhtemel aşk | Kaan AyhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin