2

738 39 16
                                    

Okan Hoca beni, odasına götürdü ve karşılıklı olarak masanın önündeki koltuklara oturduk.

"İşin hakkında konuşmak için çağırdım." Dedi.

Boğazımı temizledim ve "Dinliyorum Hocam." dedim.

Okan Hoca masada duran sürahi ve bardaklara ikimiz için su doldururken lafa başladı.

"Çocukların kolay adapte olmalarını sağladın, hepsiyle tek tek ilgilendin ve herkesi yükünü hafiflettin ama.." derken suyunu yavaşça içti.

Kalbim küt küt atıyorken konuşmasını en can alıcı kısımda kesmesi hiç etik değildi.

"Bulunduğun pozisyonun bir ismi, saati, maaşı yok ve takım dışında konuştuğum yetkilerinin yarısından fazlası senin işini bitirdiğini ve artık ihtiyacımızın kalmadığını düşünüyor." dedi ve masasının önündeki kağıtları aldı.

"Anlıyorum.. zaten birden çıkmıştı ve kısa süreliydi hem dediğiniz gibi buraya alışmaları için elimden geleni yaptım yararlı olduysam ne mutlu bana."

"Yararlı oldun tabii. Bu yüzden sana bu sözleşmeyi hazırladım" dedi ve elindeki kağıtları bana uzattı. Kağıtlara baktığımda bunun bir iş sözleşmesi olduğunu gördüm ve o anlık heyecanla ayağa kalktım elimi başıma koyup gülmeye başladım "Ben.." elimi yanağıma koydum ve devam ettim "Ne diyeceğimi bilmiyorum."

Okan Hoca beni mutlu görünce tatmin olmuş bir yüz ifadesiyle arkasına yaslandı.

"Yalnız birkaç maddeye değinmek istiyorum. Tabiri caizse kurulun sana karşı bir antipatisi var, burada olup olmamanın pek bir şeyi değiştirmeyeceğini düşünüyor. Onların da endişelerini, güvensizliklerini anlıyorum ve dürüst olmam gerekirse hak verdiğim bile oluyor."

camdan dışarı baktı ve birbirlerinin üstünde tepinen, top sekiren oyuncularını çocuklarıymış edasıyla izledi ve devam etti.

"Ama bu onlara arkadaş olarak da yardımcı olarak da iyi geldiğin gerçeğini değiştirmiyor. Şu son günlerde her antrenmanı izlemediğin zamanlar gidip gitmediğini korkuyla soruyorlardı. Sonradan nedenini anladım sana ihtiyaç duydukları işleri bir başkası yaptığında yapan kişi onlara bir peygamber edasıyla yaklaşıyor ama sen daha dostane tavırlarla yaklaştın. Basın gibi özel hayatları hakkında sorular sormadın onlar sana kendileri anlattı ve samimi oldular. Kurulun problemi de burda başlıyor . Onlara göre her şey resmiyet içerisinde olmalı çünkü fazla samimiyetin işin ciddiyetini kaçıracağını düşünüyorlar."

"İnanır mısınız bilmem ama küçükken babamla çok fazla maç izlerdik hem evde hem de stadyumda. Hangi takım olduğu, hangi spor olduğu fark etmezdi babam için çünkü hepsi hakkında bilgiye sahipti. Bense sadece yüzeysel olarak biliyordum ama buna rağmen babamdan daha çok zevk alıyordum çünkü ben yanımda bulunan insanların heyecanına katılmayı daha çok seviyordum. tutuğumuz takım gol attığında tüm herkesle birlikte bağırmayı ya da kaybettiğimizde onların bir suçlu aramalarını ve sinirle bana anlatıklarında haklısın demeyi seviyordum. "

Dışarıya bakıp devam ettim. "Yani hepsinin değerli ve başarılı olduğunun farkındayım tabiiki ama hangisine bu yıl ne kadar verdiniz, hangi büyük kulüp onları istiyor, ezeli rakipleri hakkında ne düşünüyorlar, hangilerinden nefret ediyorlar, internetteki sorulara cevapları nedir bunların hiçbiri umrumda değil çünkü onlara magazinsel bir anlam yüklemiyorum."

Okan hoca masasındaki kalemi alıp bana doğru uzattı. "Bu yüzden yanlarında senin olmanı istiyorum" dedi.

Kalemi elime aldım ve Okan Hocanın yardımcısı olarak çalışmak üzere sözleşmedeki maddeleri okudum. Klasik gizlilik, maaş ve saatler hakkında şeyler vardı. Ve birde.. ilişki maddesi.

muhtemel aşk | Kaan AyhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin