12/ bayram

1.4K 96 87
                                    


Merhabaaa.
Uzun bir aradan sonra yeni bölümümüz sizlerle. Hala burada mısınız?
...

Odamın kapısının şiddetli bir şekilde çalınmasıyla, kapatabilmek için fazlasıyla çabaladığım gözlerimi araladım. Zira dün gece olanlar fazlasıyla uykumu kaçırmıştı. Mihranın bitmeyen enerjisiyle yatağıma zıplaması, yeterince ağrıyan başıma bir darbe daha indirdiğinde, acıyla inledim.

"Dur bir deli! Nerden çıktın sen sabah sabah ya?"

"Yine çok mutlusun." dedi memnuniyetsiz bir şekilde. "Doğru söyle... Emir uyandırsaydı böyle somurtmazdın ama?"

Dün gece olanları tabi ki öğrenmiş olmalıydı. Ona daha önce söylemediğim için pişman mıydım? Sanırım hayır. Eninde sonunda zaten öğrenecekti. O kutlu günün bu gün olmasını istemesemde, şimdi yiyeceğim lafları hesap etmeye çalışıyordum.                                 

"Yürü git Mihra. Seninle uğraşamayacak kadar başım ağrıyor." dedim yorganı yüzüme çullayarak. Söyleyeceklerini buradan dinlemek daha kolaydı.

"Gidemem ki. Hatta sen de bir an önce kalkıp şu çarpılmış suratını düzeltirsen iyi olur..."

Peşinden gelecek şikayet dolu cümleleri beklerken sesinden hissettiğim muziplikle Kafamı yorganın altından çıkarıp, kapıya yaslanmış hain bakışlarıyla tepki mi bekleyen sevgili kuzenime baktım. Belki biraz şüpheci ve dilinin altında gizlediği baklayı çıkarması için öldürücü bir bakıştı bu.

"Öldürücü bakışlarını üzerimden çekte, saate bak ilk önce." dedi hala bıyık altından gülerken. Komidinin üzerinde olan telefonuma uzandığımda, saatin 12'ye geldiğini gördüm. Bu kadar uyumuş olmam imkansızdı. Emirden bir sürü arama ve mesaj varken, şu an ona bakamazdım.

"Baktım, ne olmuş?" dedim uyumaya devam etmek istiyormuş gibi geri yatarken. Aslında Mihrayı başımdan def edip, Emirin mesajlarına bakmak istiyordum. "Sen gelene kadar çok huzurlu bir uyku içindeydim. Şimdi geldiğin yere geri dön. Uyumak istiyorum."

"Kızım kalksana. Sevgilin aşağıda, çiçeğini çikolatasını almış oturuyor."

"Ne?"

Işık hızıyla yattığım yerden kalkıp, kapıda dikilen Mihranın karşısına geçip durdum. "Şaka yapıyorum de."

"Ne şakası be. Seni kendime düşman etmeye meraklı değilim. Git de bak. Babanın yanında ki koltukta oturmuyor mu gör."

Aynalı çekmecenin önünde duran sandalyenin üzerine çöküp toplayamadığım kafamla Mihraya baktım. Zihnim durmuş gibiydi. Emir bana sormadan böyle bir şey yapmazdı. Ama Mihrada aşağıda diyorsa, bu saatte burada başka ne işi olabilirdi?

"Diğer koltukta da kim oturuyor tahmin et."

"Kim?" dedim aval aval ona bakarken. Başımın ağrısı sanki beynimi yok etmiş gibiydi.

"Emirin varlığından fazlasıyla rahatsız olan biri."

Bu olsa olsa Abim olur diye düşünüyordum. Bu sabah, bu evde, bayram öncesi bu yoğunluk nedendi?
"Abimi mi diyorsun?"

"Kaanı diyorum salak." dedi kolumdan tutup beni ayağa kaldırdığında. "İdrak eder misin artık her şeyi. Hala salak salak suratıma bakıyorsun ya."

"Kaan ne alaka ya?" dedim isyan eden sesimle. "Bu hengamenin içinde bir o eksikmiş... Offf!"

Beni dolabımın önüne getirip, kollarımdan tutup sarsarken, aklım hala aşığıda ne konuşulduğundaydı.

Zamanın Kalbindeki SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin