"Babişş,"
Dedim uzatarak.
"Efendim güzelim?"
"Bu gün kızlarla senin bara gidebilir miyiz??"
"Kumarhaneye inmemek şartıyla gidin, ayrıca kimmiş bu kızlar?"
"Alisa, Defne, Ülkü"
Dedim tatlı olduğunu düşündüğüm bakışlarımı babama gönderirken.
"İyi gidin, erkeklere de çok yüz vermeyin, çok geç kalma lütfen"
"Tamamdıır, teşekkür ederim babiş"
Yanağına minik bir öpücük kondurup odama çıktım. Dolabımın önüne geçip elbise seçmeye çalıştım. Yaklaşık bir buçuk saat sonra hazırdım. Defne arıyordu.
"Alo, Tuana!"
"Efendim?"
"Hazır mısın!?"
"Hazırım, çıkıyorum şimdi"
"Kızım yeter ya, her yere geç kalıyorsun"
"Bananee?"
Dedim şımarıkça. Sonra kıkırdadım.
"Gülme! Bir saattir seni bekliyoruz"
"Off tamam Defne!"
Telefonu yüzüne kapatıp aşağı indim. Babam telefonda biriyle konuşuyordu. Karşıdan öpücük yollayıp bahçeye çıktım. Şoför beni görünce kapıyı açıp geçmem için bekledi. Hızla kendi yerine oturup gaza bastı.
"Nereye Tuana Hanım?"
"Babamın barına"
"Hangisine?"
"Moon Night Club"
"Tamamdır efendim"
Yarım saat içinde mekanın önündeydik. Birkac adım atıp içeri girdiğimde, yoğun müzik sesi ve yoğun alkol kokusuyla yüzüm buruştu. Ama sonra hemen toparladım. Ben bu ortamların kraliçesiydim.
Beni gören Ülkü, topuklularıyla ne kadar hızlı koşabilirse o kadar hızlı koşarak yanıma geldi. En sonunda elbisesini çekiştirip yanımda durduğunda gülümsedim.
"Hoş geldin ama geç geldin? Nerdesin kızım sen kaç saattir!?"
"Ay ne yapayım elbise seçemedim"
"Bu arada elbisen efso bebeğim, çok güzelsin"
"Ayy tisikkür ederim güzelim benim"
"Gel hadi bizimkiler barda"
"Ben bir aşağı inicem sonra geliyim yanınıza"
"Tamamdır"
Gizli girişin yerini çok iyi biliyordum. Arkamdan kimse gelmediği için hızla içeri daldım. Merdivenden inip masaların oraya gittim. Dört kişi oyun oynuyorlardı ve bir adam ağlamak üzereydi. Adama dikkatli baktığımda tanıdık geldiğini fark ettim. Zaten buraya gelen adamlar babamın tanıdığı insanlardı. Burası yasal bir kumarhane değildi, bu yüzden tanıdıkları ve güvendikleri dışında kimse anlaşma yapılmadan içeri giremezdi.
Benim geldiğimi görünce kafalarını kağıtlardan kaldırıp bana döndüler. Ama ben hâlâ o adama bakıyordum. Beni süzdü uzun uzun, sonra gözlerini hafifçe kısıp yüzüme baktı.
"Tuana Naz Tiryaki?"
Dedi sonrasında.
"Evet, siz kimsiniz? Tanıdık geliyorsunuz?"
"Fatih Can Ak"
"Ak mı?"
"Evet, ak."
"Çağan Efe Ak?"
"Oğlum..."
"Vaay, sonunda meşhur Can Ak'la tanıştık demek he?"
"Evet, de meşhur derken?"
"Siz bu ortamların reisi değil misiniz Can Ak?"
"Öyleyim sanırım. Baban, çok güvendiğim bir dostum. Aslında seninle tanışmamı da istiyordu ama bu güne kısmetmiş."
"Aynen, babam sizden çok bahsediyor. Çağan'la iyi anlaşmamı ve bu dostluğu devam ettirmemi de istiyor."
"Ben de istiyorum aslında. Sonuçta dedenle benim babam bile arkadaşlardı. Nesilden nesile aktarım.."
Dedi gülümseyerek. Ben de gülümsemesine karşılık verdim
"Çağan'la konuşmayalı bir yıla yakın oldu. Hâlâ Amerika'da mı?"
"Evet, ama birkaç aya dönmüş olur. Malum ben yaşlanıyorum. Bu masaya oturtmam gereken kişi de oğlum."
"Evet haklısınız, neyse sonrasında uzun uzun konuşuruz Fatih abicim, ben yukarıdayım, oyununuzu böldüm kusura bakmayın"
Dedim masadaki diğer insanlara da göz gezdirerek. Bir tanesi kalçama bakıyordu. Ağzının ortasına bir tane geçirmedim tabii ki, babamın mekanı ifşalamak olurdu yoksa bu.
"Görüşürüz Tuanacığım"
"Görüşürüüz"
Hızla yukarı çıktım. Bizimkiler bir masadalardı. Defne deli gibi içerken Ülkü onu uyarıyordu. Alisa ise elinde telefonla biriyle mesajlaşıyordu büyük ihtimal. Yanlarına vardığımda Defne on tane shot kadehi istemişti. Sırıtıp garsona
"Yirmi olsun o"
Dedim. Hilal'e baktığımda gözlerini belertmiş bari sen yapma diyen bakışlarını yolluyordu. Çok da umursamayıp devam ettim. Alisa'nın kulağına eğilip sordum.
"Kim o?"
"Hiç, boşver"
"Allah Allah?"
"Sonra anlatırım"
Gelen garsona birkaç kokteyl siparişi vermiştik. Shotlar gelince sırıttım.
"Ee ne yapıyoruz?"
"Zamanlı?"
"Olur"
"Kim geliyor karşıma?"
"Ben"
Dedi Defne, fazla cesaretliydi. Bu oyunda beni kimse yenemez!
Süreyi ayarlayan Alisa'ydı. Komutuyla elimdeki shotı dudaklarıma götürüp diktim. İlk başta boğazımı yaksa da sekteye uğramadan devam ettim. Dört...
Yedi...
Sekiz..
Dokuz..
Ve sON.."Elli sekiz saniye..."
Dedi sırıtarak Alisa. Defne'nin daha iki shotı vardı. Güldüm. Elinden alıp onu da diktim. Tebessüm edip
"Yanlış kişiyle kapıştın bebeğim.."
"Off ya, sen niye her konuda hızlısın?!"
"Bilmem ki, exlerime sor"
Kahkaha atıyorduk resmen. Çalan şarkıyla bir çığlık bırakıp piste çektim kızları.
Dasoul - Él No Te Da
Kalçalarımızı birbirine sürterek kıvırtıyorduk. Yanımızdaki erkeklerden biri üstümüze şampanya patlattı. Kızlardan uzaklaşıp o adama doğru yürüdüm. Belimi kavrayıp kendine yapıştırdı. Elleri kalçamdaydı. Kalkmış ve sertleşmiş olan erkekliği karnıma değiyordu. Dudaklarına yanaştım ama öpmedim. Kulak memesini dudağımla çekiştirip dişlerim arasına alıp koparttım. Adam acıyla bağırıyordu. Beni bırakıp lavaboya gitti. Şarkı hâlâ bitmemişti bütün bar beni izlerken ben takmadan dans etmeye devam ettim.
Gözüme Fatih Abi çarptı. Kumarhaneden çıkmıştı. Mutlu da görünüyordu. Tabii ki beklediğim gibi kaybetmemişti. Sırıtıyordu bana. Ben de ona bakıp sırıttım. Dudaklarıni kıpırdatıp bir şeyler söyledi. Dudağını okudum.
"Babasının Kızı.."