Eve gitmek istememiştim. Alisa'nın evindeydik. Hilal ve Defne kendi evlerine gitmişti. Ben bu kadar sarhoşken eve gitmemiştim. Alisa bize birer kadeh bira da koymuştu. Yanında cips yiyorduk.
"Bu aradağ, o adağm kiğm diğ?"
Dedi bana.
"Hağngi adağm?"
"O sağna birseyler soyleğen adağm"
"Fatiğh Cağn Ağk"
"Ohağğ , o o adağm mı harbideğn?"
"Evegt hattağ oğlu da vağr, Çağan"
-------
Sohbetin kalanını hatırlamıyordum. Kafamı ovalayarak telefonumu elime aldım. Babam dört kere aramıştı. Biri gece kalanı da yarım saat önce.
"Alo babiş"
"Kızım, nerdesin insan bir haber verir"
"Ya akşam biraz fazla kaçırdık da, gelmedim eve"
"Tamam sorun yok, bu arada Fatih amcanla tanışmışsınız"
"Evet, barda tanıştık"
"Oğlu dönüyor haftaya Amerika'dan"
"Aa öyle mi? Fatih abi birkaç ay demişti?"
"Erken dönmesi gerekti, bu arada ben şirkete geçiyorum, sen de hemen gel lütfen"
"Tamamdır da önemli bir durum mu var?"
"Şirkete gelince öğrenirsin güzelim"
Telefonu kapatıp Alisa'nın odasına gittim. Uyanmıştı ve üzerinde bornozla dolabın önünde dikiliyordu.
"Güzellik? Sabah sabah nereye gidiyorsun bakalım?"
"Sabah mı? Öğlen oldu Naz"
"Konuyu dağıtma"
"Ya dedim ya bir arkadaş çağırdı kahvaltıya"
"Kim bu arkadaş bakalım prenses?"
"Yağız.."
"Yağız? Bizim Yağız? Yağız Kılınç"
"Evet"
"NEE!?"
"Ya Naz.."
"Sevgili misiniz?"
"Değiliz ama flörtüz sanırım, gülüşüyoruz yani, iltifat falan ediyor, yani bir değişik"
"Olsun olsun, yaparım ben siziii ağağğ"
"Deli ya.."
Dedi gülerek.
"O değil de, sabah seni yabancı bir numara aradı"
"Allah Allah, arama kaydında yok?"
"Bilmem ki?"
"Neyse bebeğim, benim şirkete gitmem gerek bana bir kıyafet verir misin?"
"İstediğini giy bebeğim, dolap senin"
Dedi dolabından bir kat kıyafet çekip alırken. Gülümseyip dolabına bakmaya başladım. Altıma bir etek üstüme de crop giydim. Ayağımdaki topuklularımla devam ettim.