GİRİŞ

2.9K 212 243
                                    


BELİZ ALTINAY'DAN

Korkarak önümdeki bilgisayardan sonuç sayfasını açtım. Gözlerimi açıp bakamıyordum. Eğer olmadıysa tüm emeklerim çöpe gitmişti. 

Yavaşça gözlerimi açtım. Göreceklerimden korksam da korkunun ecele faydası yoktu. 

Başta yazanları algılayamadım. İsmimi soy ismimi defalarca kez kontrol ettim. Siteden çıktım, tekrar girdim. Sonucun doğru olduğuna emin olunca güçlü bir çığlık koyverdim. 

Heyecanla "Anne." diye bağırdım. 

Uykudan yeni uyanan annem yanıma geldi. "Ne oldu Beliz ? Kötü bir şey mi var ?" dedi endişeyle. 

Başımı iki yana salladım. "Gidiyorum anne. Erasmusa kabul edildim. Üstelik hibe de verdiler." deyince annem sıkı sıkı bana sarıldı. "Biliyordum bebeğim. Başaracağını biliyordum." derken gözleri dolmaya başlamıştı. 

Annem kutlama kahvaltısı hazırlamaya gidince ben de hallaç pamuğuna dönmüş yatağımda telefonumu aramaya koyuldum. Sonunda bulunca hızla Ankara'daki ev arkadaşım olan Duru'yu aradım. 

Hala gerçekliğine inanamıyordum ama Almanya'ya gidiyordum. 

Albert Luke Henderson'dan

Henüz birkaç dakika önce meşgule attığım telefonum tekrar çalmaya başladığında sabrımın son demlerindeydim. Karşımda oturan ve anlaşmak üzere olduğumuz şirketin patronu gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Çalışanlar sunuma başladığından beri telefonum pek çok kez çalıp dikkatimi dağıtmıştı. 

"Evet, bu kadar yeterli." dedim sunumu yapan kadına. "Bizim şartlarımız belli.  Kabul ediyoruz diyorsanız evrakları imzalayabiliriz."

Kadın gülümseyerek başını salladı. Karşılıklı olarak imzalar atıldıktan sonra yeni ortağım "Bay Henderson, sizinle konuşmak istediğim bir konu var." dedi. "Özel." diye devam etti. 

Odadaki diğer insanları dışarı çıkarttırdım. Kadın karşımdaki koltuktan kalkıp önüme, masanın üzerine oturdu. 

"Belki de sözleşmemizin üzerinden geçmeliyiz." dedi cüretkar bir şekilde. 

Tam onu reddedecekken telefonum tekrar çaldı. 

"Kusura bakmayın, artık buna bakmam gerekiyor." deyip toplantı odasından çıktım. 

Odama geçip numarayı geri aramadan önce kendi kendime "Will, ne halt yedin sen yine ?" dedim. 

"Luke, seni tekrar rahatsız ettiğim için lütfen kusura bakma." diyerek telefonu açtı. 

"Yine ne yaptı Felix ?" dedim bıkkınlıkla. 

"Motorla belediyenin dubalarına çarpmış. Devlet malına zarar vermekten nezarethaneye almışlar. Seni istiyor." dedi. 

Onunla vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra yardımcımı çağırıp jeti hazırlamalarını söyledim. 

Almanya'ya gidiyordum. 

Yine. 

SON BİLET(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin