5

1.5K 139 179
                                        

Albert Luke Henderson'dan

Aklımı yitirmek üzereydim. Bu kızın bu kadar güzel olması diğerlerine haksızlık değil miydi ? Bir de o Luke deyişi... Adımın bu kadar güzel olduğunu o söyleyene kadar fark etmemiştim. Bu gece aklıma mukayyet olmam bir hayli zor olacaktı. 

"Beliz." dedim. Elimi uzatınca o da elini uzattı ve bir kez daha tokalaştık. 

Masadaki kimse şaşkınlığını atamamışken Will Beliz'i Rich ve Auberta ile tanıştırdı. Şu an herkes bir hayli şaşkındı. Ben hariç...

"Siz nereden tanışıyorsunuz ?" dedi Will. 

Beliz Almanya'ya ilk geldiği gün yaşadığımız olayı anlatmaya başladı. Bense sadece hayran hayran onu izliyordum. Günlerdir aklımdan çıkmayan kız sonunda yanımdaydı. 

Bir anlığına gözlerim Will'e kaydı. Kahretsin ! Onun da bakışlarında hayranlık vardı. Çok üzgünüm kardeşim dedim kendi kendime. Kalbim uzun zaman sonra ilk kez biri için böyle atıyor. Gerekirse seni bile karşıma alır, üzerim. 

Beliz bana doğru dönüp "Bu arada Felix'e de iyi bir teşekkür etmem gerekiyor." deyince gülümsedim. 

"Yanındaki serseri yüzünden bu işlerin profesyoneli oldu. Senin davan çocuk oyuncağıydı onun için." dedim. 

"O serseri sayesinde ben şu an buradayım Luke. Hala karakolda kendimi savunuyor olabilirdim." dedi gülerek. Sonra da "Şansa bak ki arkadaşım oldu." dedi.

"Ya, şans işte." dedim sahte bir samimiyetle. Ben o şansa ot tıkayayım. Yıllar sonra ilk kez bir kıza farklı şeyler hissetmeye başlamıştım. Şans, kader, mukadderat hiçbir şey dinleyemezdim. O kızın hayatına girebilmek için sonuna kadar savaşacaktım. 

Beliz Altınay'dan

"Luke burada !" diye bağırmak istiyordum. Günlerdir aklımdan çıkmayan Luke burada ! 

Buraya Will'in arkadaşı olarak gelmiştim. Ona daha yakın olmam gerekirken tüm benliğimle birlikte sandalyem de Luke'a daha yakındı. Hatta o kadar yakındı ki ara sıra kollarımız birbirine değiyordu. 

Masadaki herkesi unutmuştum. Sadece Luke vardı benim için. Onun ilgisini de üzerimde hissediyordum. Başka birini dinlerken bile bana baktığını fark ediyordum. Erkeksi kokusu burnuma doluyordu. Bu kadar yakınlık çok da iyi değildi sanki. 

Biraz nefes almam gerektiğini fark edince "Müsaadenizle ben bir lavaboya gideyim." dedim. Auberta da "Ben de seninle geleyim." deyip ayaklandı. 

Masadan biraz uzaklaşmıştık ki Auberta "Luke'un kalbini eritmeye başlamışsın Beliz." dedi. 

Ben anlamaz gözlerle ona bakarken "Ama onu sakın üzme. İlgin yoksa varmış gibi davranma. Annesi yüzünden kadınlar konusunda yeterince önyargılıyken bir de-" deyip sustu. 

"Bir de ne ?" dedim merakla. 

"Orasını şimdilik boş ver. Luke'u üzme. Will'in de üzmesine izin verme lütfen." dedi. 

Ben onun söylediklerini düşünürken çantasından rujunu çıkartıp sürmeye başladı. 

"Estee Lauder sever misin ?" 

Başımı sallayınca çantasından hiç açılmadığı belli olan bir ruj çıkartıp bana verdi. "Pure color envy. Bayılacağına eminim." dedi. 

"Ben masaya geçiyorum. Sen de lütfen söylediklerimi düşünüp öyle gel. Luke benim gerçek kardeşim gibidir ve onu kimsenin üzmesine izin vermem." deyip gitti. 

Bir süre aynadan kendime baktım. Ne istediğim belliydi. Günlerdir yanımda olan Will iken aklımda hep Luke vardı. İkisinin kardeş olduğunu bilmediğim zaman bile Will'i reddetmiştim. Luke olmasa da onu reddederdim. O benim için sadece bir arkadaş olabilirdi. 

SON BİLET(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin