6

26 18 72
                                    

Albert Luke Henderson'dan 

Öpüşmemiz bittiğinde Beliz'in kollarımın arasında titrediğini hissettim. Bana iyice sokulmasını sağlayıp "Üşüdün mü ?" dedim. 

Başını iki yana salladı "Heyecanlandım." dedi. 

O böyle söyleyince yüzümde bir gülümseme belirdi. "Arabaya geçmek ister misin ?" dedim. 

Beni onaylayınca onu kucağıma aldım. Topuklularla daha fazla yürümesini istemiyordum. Başını boyun girintime yasladı. Kolları boynuma dolanmıştı. Ara ara boynuma kondurduğu öpücükler ise hiç işimi kolaylaştırmıyordu. 

Arabaya geldiğimizde onu nazikçe oturttum. Sonra da kendim oturdum. Beliz soğuktan sıcağa geçtiği için olsa gerek mayışmıştı. Başını koltuğa yaslamış öylece dışarıyı izliyordu. Sanırım öpüşmemiz hakkında konuşmayacaktık. 

Telefonumdan gelen sesle dikkatimi Beliz'den çektim. Şu an Amerika hala çalışma saatleri içerisinde olduğu için mail gelmişti. Kısaca cevap yazıp tekrar Beliz'e döndüm. Uyumuştu. 

Bu şekilde uyuması boynunu ağrıtırdı. Yavaşça emniyet kemerini çıkardım. Şoförüme "Yavaş ve çok dikkatli git." dedim. Zaten gecenin bu saatinde yollar fazlasıyla boştu. Beliz'i dikkatli bir şekilde kucağıma yatırdım. 

Bir şeyler mırıldanıp elini kolumun üzerine koydu. Saçları saatlerdir sıkı bir at kuyruğuydu. Bunun canını yakacağını düşündüğüm için saçını çözdüm. Parmaklarımla yavaş yavaş saç diplerine masaj yaptım. Rahatlamış görünüyordu. 

Ben onu izlerken yurdun önüne gelmiştik. Ama ondan ayrılmak istemiyordum. Sonsuza dek bu anın içinde sıkışıp kalalım istiyordum. 

Anlık bir kararla "Benim eve sür." dedim. 

Şoförüm söylediğimi ikiletmeden hemen yeniden yola koyuldu. Kısa bir yolculuktan sonra evin bahçesine girdik. 

"Sen in. Arabayı bahçede bırak."

Şaşırsa da bir şey söylemeden arabadan indi. Bense Beliz'i izlemeye devam ettim. Bahçenin aydınlatmaları sayesinde içeriye yüzünü görecek kadar ışık vuruyordu. Çok huzurlu görünüyordu. Onu böyle görmek beni çok mutlu etmişti. 

Birini yanımda böyle huzurlu görmeyeli uzun zaman olmuştu. 

Yalan yok, bende de tarif edilemez duygular filizleniyordu. Çok değil bundan birkaç gün önce aranızda altı bin kilometre olan bir üniversite öğrencisi için evinin bahçesinde, arabanın içinde sabahlayacaksın deselerdi güler geçerdim. 

Şu an tam da o durumdaydım ve halimden fazlasıyla memnundum. 

Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre daha onu izledim. "Meleğim." deyip alnına minik bir öpücük kondurdum. Uyandırmaktan korkuyordum. Öpücüğümden kısa bir süre sonra ben de uykuya daldım. 

Beliz Altınay'dan

Uyandığımda nerede olduğumu kavrayamadım. Sanırım bir arabadaydım. Ve birinin kucağında yatıyordum. Luke dedim içimden. Bu kadarını da yapmış olamazsın. Yüzümdeki gülümsemeyle yattığım yerden doğruldum. 

Uyuyordu. Kaşları çatılmış gibiydi. "Hadi ama, uyurken de ciddi olamazsın." deyip elimle hafifçe kaşlarını düzelttim. Tam elimi çekecektim ki o kendiliğinden hareket etmeye başladı. Luke'un sakallarına indi mesela. Bunu ben yapmıyordum. Elim yapıyordu. 

Sakallarından dudaklarına kaydı. O dudakların tadını çok iyi biliyordum. Beni öptüğü an... Dünya durmuştu resmen. İlk öpüşmem değildi ama artık ilkti. Sonra elim saçlarına kaydı. Saçları dağılmıştı. Bu haliyle daha bir güzel, daha bir masum geldi gözüme. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON BİLET +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin