#9

1.2K 49 2
                                    


Barış Alper'le buluşmamızdan sonraki gün tesislere geldiğimde ondan kaçmayı planlamıştım. Arabadan iner inmez karşıdan geldiğini görünce planım suya düşmüş oldu.

"Günaydın." dedi gözlerini kaçırarak.

"İnsan sevgilisiyle böyle mi konuşur?" dedim gülerek.

"Sevgililerimle böyle konuşmuyorum."

Ciddi ses tonu sinirlerimi bozmuştu. Dün gülüp eğlenirken bugün bütün samimiyetini yitirmişti.

"Anladım." dedim onunla anladığı dilde konuşarak.

"Görüşürüz." dedi ve cevap vermemi beklemeden otoparktaki arabasına doğru yürüdü.

Kafam karışık bir şekilde olduğum yerde kalakaldım. Ben ondan kaçacakken o benden kaçmaya başlamıştı. Dünkü buluşmamızda çekilen fotoğrafların sosyal medyaya düştüğünü görmüş olacaklar ki, yürüdükçe herkesin kafası bana dönüyordu.

Ziyech'in asistanıyla akşamki maç boyunca nerede durmam gerektiği ve sonrasında ne yapmam gerektiğiyle ilgili konuşup anlaştıktan sonra arabama binmeye hazırlanırken otoparka giren kan kırmızısı arabayla olduğum yere çakıldım. 61 EK 07. Beni görmesi şu an istediğim son şeydi. Hızlıca arabaya binip kontağı çevirdim. Motordan birkaç hırıltı gelse de araba çalışmıyordu. Anasını sattığımın arabası hararet yapacak zamanı bulmuştu.

"Hasiktir!"

Ben hâlâ arabayı çalıştırmaya çalışırken camımım tıklanmasıyla kafamı kaldırdım. Emre kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Camımı indirip mahcubiyetle gülümsedim.

"Hayırlı olsun," dedi bir elini arabamın tavanına koyarak.

"Sevgilini görmeye geldin herhalde."

"Yok," dedim.

"Burda çalışıyorum ben."

"Ne zamandır?"

"İki hafta oldu."

"İki haftada hemen aşık oldun ha? Yoksa işe başlamadan önce de aranızda bir şeyler mi vardı?"

"Yok, iki haftada oldu."

"Anladım," dedi.

"Dikkat et kendine, görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz." dedim onun gidişini izlerken. Bugün herkesin gidişini izlemiştim zaten.

Akşamüstü geri döndüğümde deli dehşet bir kalabalık vardı. Maç boyunca beklemem gereken odaya yürürken Barış Alper'e mesaj attım.

Didem: basarilar

18.43

Barış Alper: nerdesin?

18.56

Didem: odadayim bekliyorum

18.56

Barış Alper: kim var?

18.57

Didem: iste baska tercumanlar falan var

18.57

Barış Alper: maçtan sonra bekle hemen gitme

18.57

Didem: bana surprizin mi var 😋😋

18.58

Barış Alper: evet

19.01

Tribünlerden gelen seslerle takımın ısınmaya çıktığını anlayınca geri mesaj atmadım. Maç bitene kadar birkaç kişiyle sohbet edip telefonda takıldıktan sonra Ziyech'in asistanı gelip beni çağırdı. Kendimi birden sahada bulmuştum. Röportaj vermeye hazırlanan Ziyech'in yanına ilerleyip beklemeye başladım. Tam Ziyech'in söylediklerini çevirirken arkamdan birinin elini belime koymasıyla afalladım. Göz ucuyla Barış Alper'i görünce bozuntuya vermeden devam ettim. O sırada Barış Alper benden biraz uzaklaşıp kamera açısının dışına çıktı. Röportaj bittiğinde beni kolumdan çekip sarıldı.

"Özledin mi beni?" dedi kulağıma fısıldayarak.

Barış Alper'den etkilenmemek için kan ve terle çaba sarf ediyordum.

"Çok." dedim alayla.

Elimden tutup beni kalabalığın dışına çıkardı. Yakın olduğumuz tribününde Barış Alper'in ismi yankılanıyordu.

"Yarım saat içinde hoşuna gitmeyecek bir şey duyabilirsin." dedi kulağıma eğilerek.

"Biliyorum," dedim.

"Emre'yi gördüm bugün."

Kafa salladı. Birkaç saniye düşünceli bir şekilde sakallarını kaşıdı. Sonra tekrar elimi tutup beni sahadan çıkardı. Sahadan çok da farkı olmayan kalabalık koridora girdiğimizde durdu.

"Benim kalmam lazım. Sana araba çağırayım mı?"

"Arabamla geldim zaten."

"Tamam," dedi.

"Dikkatli git, her yer çok kalabalık."

Kafa salladım.

"Görüşürüz." dedi hâlâ tuttuğunu unuttuğum elimi bırakırken.

"Güzel maçtı." dedim gülümseyip arkamı dönmeden önce.

lost in translation//barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin