#8

1.3K 54 18
                                    


Bebek'teki kafeye vardığımda Barış Alper köşedeki masalardan birine oturmuş bekliyordu. Üzerinde eşofman takımı vardı.

"Ooo, bu ne özen Barış Bey? Sevgilinizle mi buluşmaya geldiniz yoksa?" dedim alay ederek.

Beni görünce oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.

"Beni çoktan fark edenler oldu," dedi bana yalandan sarılırken.

"Yoksa sana sarılmam, biliyorsun."

Sandalyemi çekip oturmamı bekledi.

"Hadi ordan, sen de bana sarılmak için fırsat kolluyormuşsun." dedim gülerek.

Yüzüne yarım yamalak bir gülümseme yerleşti. Karşıma oturduğunda gülümsemesi tuhaf bir yüz ifadesine dönmüştü.

"Çok açık giyinmişsin."

"Şimdiden başladın ha karışmaya? Türk erkeği işte, yalandan sevgili olduğu kadına bile karışır." dedim onun şaka yaptığını farz ederek.

"İster yalandan ister gerçek, sevgilimsin sonuçta artık. Demezler mi Barış Alper'in sevgilisi nasıl giyiniyor diye?"

"Sen bu raconu eski sevgiline kesemedin herhalde. Her attığı açık fotoğrafa kalp yağmuru yağdırıyormuşsun zamanında."

Birden gülmeye başladı.

"Sen Umay'ı mı stalkladın?"

"Denk geldim öyle." dedim pot kırdığımı fark edince.

"Ben sana şaka yapıyordum ama en büyük şakayı sen bana yaptın," dedi gülmeye devam ederken.

"Senden hiç beklemezdim."

"Merak ettim ya, olamaz mı?"

O sırada garson gelince kavgamız yarım kaldı.

"Ben bir çay alayım. Sen ne içersin?"

"Ben bir sade Türk kahvesi alabilir miyim?"

Garson gidince Barış Alper kahkaha atmaktan keyifli keyifli sırıtmaya geçmişti.

"Utanma," dedi arkasına yaslanırken.

"Ben de senin exini stalkladım."

"Tanımıyor musun zaten?"

"Sen bilmezsin," dedi daha da keyiflenerek.

"Ben Keçiörengücü'ndeyken, o Tuzlaspor'daydı. Çok kez denk gelmişliğimiz var."

"Sen Keçiörengücü'nde mi oynadın?" dedim şaşırarak.

"Evet."

"Amma da ortak yönümüz varmış." dedim kendi kendime.

"Niye, sen de mi Keçiörengücü'nde oynadın?"

"Yok," dedim.

"Beni istediler de parasını beğenmedim."

Güldü. Gülünce kaz ayakları iyice belli oluyordu.

"Ben üç sene Keçiören'de oturdum." dedim ciddileşerek.

"Niye?"

"Ankara'da okudum, Keçiören'de yaşıyordum."

"Kule bitti mi bari?"

"Ben gelirken daha bitmemişti."

"Dört sene Ankara'daydım ben. Demirspor'daydım Keçiören'den önce."

"Vay be, ikimiz de Ankaralı sayılırız yani."

Siparişlerimiz gelince bana bakıp güldü.

"Milli kültürü ve değerleri bizim kadar koruyan başka masa yoktur şu kafede."

Masada duran çaya ve Türk kahvesine baktım. İstemsizce güldüm.

"Sıra sende. Sen anlat biraz da." dedi çayını içmeden önce.

"Ne anlatayım?"

"Emre'yle tanışmandan başla mesela."

"Antalya'da, lisede tanıştık. Lise bitince Emre Tuzlaspor'un teklifini kabul edip İstanbul'a taşındı, ben de üniversite için Ankara'ya gittim. Üç sene İstanbul-Ankara arası git gel yaptık. Bazen Ankara'da maçı olurdu ona gelirdi işte," dedim ne söyleyeceğimi bilmeyerek.

"Sonra okulum bitti, o da Trabzonspor'a yeni transfer olmuştu. Topladım tası tarağı Trabzon'a taşındım. Trabzonspor'da tercümanlık yaptım birkaç ay. Beş ay önce de İstanbul'a geldim."

Anlattığım hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi hiç beklemediğim bir soru sordu.

"Senin bölümün dört yıllık değil mi, niye Ankara'da üç yıl kaldın?"

"İkinci sınıf ve üçüncü sınıf derslerini aynı sene vermiştim, sınıf atlamış oldum yani."

"Vay, zekiyiz de."

Saçma bir şekilde utanmıştım. Kafa sallamakla yetindim. Barış Alper'in telefonu çalınca sohbetimiz kesildi.

"Gitmem lazım, antrenman var."

Barış Alper hesabı ödedikten sonra kafeden birlikte çıktık.

"Arabam ilerde benim," dedim.

"Park yeri bulamadım."

"Bundan sonra ben alırım seni, park yeriyle falan uğraşma."

"Olmaz, senin evinle benim evim arasında en az bir saatlik yol vardır."

"İsterse on saatlik yol olsun, sen benim sevgilim değil misin? Gelir, alırım." dedi yanağımdan makas almadan önce.

Dalga geçtiğini biliyordum ama söylediklerinin üzerimde bu kadar etkisi olacağını hiç düşünmemiştim.

"İyi, görüşürüz o zaman." dedim.

Kolumdan tutup bana sarıldı.

"Öküz olma bu kadar," dedi

"İnsanlar bize bakıyor."

Sarılmasına karşılık verdim. Kalbim deli gibi çarpıyordu.

lost in translation//barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin