#4

1.6K 60 11
                                    

Aylarca yana yakıla arayıp zorla bulduğum işimden bu kadar çabuk sıkılacağımı düşünmemiştim. Menajerden ve asistandan gelen üst üste mesajlar ve aramalar ne kadar büyük bir sorumluluğun içinde olduğumu hatırlatmıştı bana. Trabzonspor'dayken haftada iki kere gittiğim iş Galatasaray'da haftanın dört gününe çıkmıştı. Ve maalesef bu dört gün bile Trabzonspor'da yaptığım bir aylık iş demekti.

Sabah yine gözümü annemin aramasıyla açınca aklıma ilk maaşımı alır almaz anneme uyandırma servisi parası vermek geldi.

"Günaydın annem."

"Günaydın. Hadi kalk hazırlan, geç kalma sakın."

"Kalkıyorum şimdi." dedim oflayarak.

"Babanla iddiaya girmiştik, bir hafta dayanamaz diyordum ama bak maşallah birinci haftan bitti bile." dedi annem gülerek.

"Siz benim işimin üstünden iddiaya mı giriyorsunuz?"

"Tahminde bulunuyoruz diyelim annem."

Göz devirip üstümdeki yorganı tekmeledim.

"İyi anne, hadi kapatıyorum ben. Hazırlanmam lazım."

"Akşam ara beni."

"Tamam."

Telefonu kapatıp instagrama girince beş binin üzerindeki bildirim beni şok etmişti. 'Kesin ifşam yayıldı.' diye düşünerek son attığım gönderiyi açtım. barisalperyilmaz beğendi. Ufak çaplı bir şokla birkaç saniye duvarla bakıştım. Birincisi beni nereden bulmuştu ve ikincisi ne alakaydı? Bu ifşamın yayılmasından bile kötüydü. Şimdiden yorumlarım öfke dolu ergen kızlarla kaynıyordu.

"Hasiktir ya!"

  Gönderinin yorumlarını ve beğeni sayısını kapatıp ofladım. Whatsapp'tan gelen bildirimlere tıklayınca Naz'ın mesajı açıldı.

Naz: aminakoyim ne ara baris alperle kanka oldun

Naz: hic anlatmiyon ha

Naz: ekmegindesin yine 😜😜

Didem: kanka falan oldugumuz yok

Didem: simdi dur aksam siterbekste bagira cagira konusuruz

Hızla hazırlanıp evden çıktığımda arabamın lastiğinin patladığını fark ettim. Değiştirmeye zamanım yoktu. Köşedeki taksi durağını aradım. Bana para kazandırması gereken iş beni nasıl daha fazla borca sokabilirdi?

Yine tesislerin içinde deli dana gibi koşuyordum. Bugün mütercimlik işim vardı. Ziyech için hazırlanan bazı belgeleri İngilizce'ye çevirecektim. Koskoca Florya tesislerinde bunu yapabilecek başka biri yoktu çünkü. Trabzonspor'da herkesin işine koşmama rağmen bu kadar yorulmuyordum. Koşarken birden Icardi'yi görünce duraksadım. Yaptığım işin meyvelerini daha yeni yeni görmeye başlamıştım. 'Vay anasını satayım,' dedim içimden. 'Kaderimde Icardi'yle aynı havayı solumak da varmış.' Tam o sırada Barış Alper'le göz göze geldik. Barış Alper'i gördüğüm kadar anamı babamı görmüyordum. Anamı babamı bırak, Barış Alper'i gördüğüm kadar Ziyech'i bile görmüyordum.

"Günaydın, Didem Karasoy!" diye seslendi bana doğru yürürken.

"Günaydın, Barış Alper."

"Bugün konuşmak için bana lütfedeceğin zamanın var mı?"

"Valla buraya lak lak yapmaya gelmiyorum, çalışıyorum ya hani ben burda. O yüzden sana lütfetebileceğim çok zamanım olmuyor."

"Kusura bakma," dedi alayla.

"Ben de kendimi meşgul sanardım."

"Estağfurullah canım, sen benden daha meşgulsün zaten. Ama," dedim telefonumun kilit ekranına bakmadan hemen önce.

"Benim cidden gitmem lazım."

lost in translation//barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin