didemsback 13dkbarisalperyilmaz hikayene yanıt verdi
niye açmıyorsun
sabahtan beri seni arıyorum
konuşalımGeçen gün yaşanan ev kazasından bugüne dek Barış Alper bana ne yazmıştı ne de aramıştı. Üstelik eski sevgilisinin son gönderisini beğenip birkaç saat sonra beğeniyi geri çekmişti. Ben onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken o da büyük ihtimalle başka kızlarlarla gününü gün ettiği için beni arayamıyordu. Anca bugün aklına gelmiş olacağım ki sabahtan beri beni neredeyse on kez aramıştı. Hiçbir aramasına dönmedim. Hikayeme verdiği yanıta da görüldü atıp telefonumu sessize aldım. Birkaç dakika sonra kapıyı çalan kişinin Naz olduğunu tahmin ederek dürbünden bakmadan kapıyı açtım.
"Hoş geldin aşkım." dedim kapıyı sonuna kadar açarken.
"Hoş buldum cano." dedi Naz elindeki poşeti sallayarak içeri girerken.
"Hâlâ arıyor mu?" dedi Naz Barış Alper'in bugün beni aradığını bildiği için.
"Mesaj attı." dedim mutfağa ilerlerken.
"Ne yazmış?"
"Konuşmak istiyormuş paşam."
Mutfağa girdiğimizde Naz bardak çıkarmak için mutfak dolabına yöneldi. Ben de buzdolabındaki cini çıkarmakla meşguldüm. Cini bardaklara doldurup Naz'ın getirdiği tonikle karıştırdım. Pre-drink yapmadan gece eğlenmeye çıkamıyorduk.
"Cevap versene çocuğa." dedi Naz bardakları alıp salona yönelirken.
"İstemiyorum," dedim Naz'ın elinden bir bardağı alıp koltuğa otururken.
"Neyin tribini atıyorum onu da bilmiyorum. Sonuçta aramızdaki şey her neyse adı yok."
"Ara işte o zaman," dedi Naz ısrar ederek.
"Çocuk belki bariyer ilişki yapmıştır sana bağlanmamak için."
"Atalarına saygı duy ve mağarana geri dön." dedim yüzümü buruşturarak.
"Kanka şakası bir yana belki gerçekten de bağlanmamak için taktik uyguluyordur. Yani bunu sen benden daha iyi bilirsin ama," dedi sırıtarak.
"Bu ihtimali de bir düşün derim."
"Neyse," dedim cin tonikten bir yudum alarak.
"Hazırlanalım da geç kalmayalım."
"Kanka," dedi Naz birden her stres olduğunda yaptığı yüz ifadesiyle.
"Ben sana söylemeyi unuttum. Biz şimdi Kazımcan'la konuşuyoruz ya arada. Ha işte, yoldayken beni aradı, akşam toplanalım mı yine dedi. Ben de bizim akşam planımız var dedim, o da o zaman biz sizin planınıza dahil oluruz dedi. Ben de bir şey diyemedim flörtleşiyoruz diye. Ben kimseye hayır diyemiyorum, biliyorsun."
"Kimle gelecekmiş ki Kazımcan?"
"Bilmiyorum ki, Emre'yledir belki."
"Barış Alper de gelir mi sence?"
"O Allah'ın emri," dedi Naz arkasına yaslanarak.
"Geçen sefer Kazımcan söylememiş miydi senin Emre'de olduğunu?"
Derin bir nefes alıp elimdeki bardağı kafama diktim. Naz'la hazırlanıp evden çıktığımızda binanın önünde Emre'yi görmeyi beklemiyordum.
"Ben de tam sizi arıyordum." dedi bizi görünce.
"Senin ne işin var burda?"
"E, birlikte gitmiyor muyuz?"
"Kazımcan mı dedi?"
"Öğlen antrenmanda konuştuk," dedi bana doğru bir adım atıp kolunu uzatırken.
"Ben de size jest yapmak istedim."
"Sapık gibi aramadan kapının önüne gelerek mi jest yapıyorsun?" dedi Naz elini beline koyup söylenerek.
"Ne var kızım? Sanki daha önce hiç şoförlüğünüzü yapmadım."
"Tamam," dedim Emre'nin koluna girerek.
"Ayda yılda bir dışarı çıkıyoruz, onda da kavga etmeyelim."
Naz ve Emre benden böyle bir cümle duymayı beklemedikleri için şaşkın gözlerle bana bakıyorlardı. Sonunda hepimiz Emre'nin arabasına binmiş, yola koyulmuştuk. Plana süperlig futbolcuları zorla dahil olunca gideceğimiz mekan değişmişti. Emre mekanın önünde durduğunda arabadan inmeden önce bana döndü.
"Senin böyle yerleri sevmediğini biliyorum ama bugünlük idare et."
"Sorun değil," dedim kapıyı açarken.
"Artık yeni şeylere açığım."
Arabadan inip mekana girdiğimizde Kazımcan ve Kerem'in bizden önce geldiklerini görmüştük. Naz sırayla ilk önce Kazımcan'la sonra da Kerem'le selamlaştı. İkisi de selamlaşırlarken sanki Naz'ı bekliyormuş gibi gerginlerdi. Geri kalanımız da tokalaşmalar ve öpüşmeler eşliğinde selamlaşıp masaya oturduğumuzda gözlerim eksik olan o kişiyi arıyordu. Kerem dışında hepimiz ilk içkimizin sonuna geldiğimizde ortam birden sessizleşmişti. Ben sırtım kapıya doğru oturduğum için Kerem ve Kazımcan'ın şaşkın şaşkın nereye baktığını görebilmek için oturduğum yerde arkama döndüm. Gelen kişinin Barış Alper olduğunu tahmin etmiştim fakat yanında Umay'ı görmeyi beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost in translation//barış alper yılmaz
Fanfiction"Ziyech'in tercümanısın yani?" "Geçen gün sorduğun sorunun cevabı olsun bu da." dedim gülerek. "Hangi soru?" "Sen kimsin demiştin ya, Ziyech'in tercümanıyım işte." "Sen kendini yaptığın işle mi betimliyorsun?" dedi kollarını önünde birleştirirken. ...