#19

1.1K 48 23
                                    


Kızlarla gecenin son mekanına geldiğimizde hepimiz ayaklarımızın ağrısından ölüyorduk. Çok uykum gelmişti ama ortamı bozmamak için bir şey demiyordum. Uykum açılsın diye üst üste yuvarladığım kokteyller daha çok uykumu getirmişti. Kızların sohbetinden soyutlanıp telefonumu elime aldım. Barış Alper'in mesaj attığını yeni görmüştüm. Tam ona cevap vermek için bir şeyler düşünürken ortamın sessizleşmesiyle kafamı kaldırdım. Kapıdan giren Barış Alper'i görmemle nabzımın teklemesi bir oldu. Bunu bana sürekli yaşatamazdı. Ben ne diyeceğimi düşünürken Barış Alper yanımda bitti.

"Niye mesajlarıma cevap vermiyorsun?"

"Yeni gördüm." dedim dudaklarımı büzerek.

Sarhoş olmanın verdiği azgınlıkla Barış Alper gözüme fena yakışıklı gelmeye başlamıştı.

"Şey," dedim şaşkınlıkla bana bakan arkadaşlarıma dönerek.

"Bu Barış Alper, bahsetmiştim zaten size, bunlar da Elif, Melis ve Hande."

Barış Alper kızlarla el sıkıştıktan sonra bana döndü.

"Sarhoş musun sen?" dedi kulağıma fısıldayarak.

"Evet." dedim elimi Barış Alper'in omzuna atmaya çalışarak.

"Gel, elini yüzünü yıkayalım."

"Yüzümü yıkayamam, makyajım var." dedim yüzümü Barış Alper'in yüzüne yaklaştırıp dudaklarımı büzerken.

"Akmış zaten makyajın, yüzünü yıka da kendine gel." dedi beni tuvalete doğru yönlendirirken.

"Bana bir soda söyler misin? Beypazarı olsun." dedim kadınlar tuvaletine girmeden önce.

Elimi yüzümü yıkayıp tuvaletten çıktığımda Barış Alper elinde sodayla beni bekliyordu.

"Teşekkür ederim." dedim ve elindeki sodayı alıp kafaya diktim.

"Gidelim mi?" dedi Barış Alper saçlarımı havaya kaldırıp terli enseme üflerken.

"Nereye?"

"Kızları eve bırakayım, seni de benim otele götüreyim. Olur mu?"

"Senin otel odanda ne işim var benim, sapık?"

"Odama girebilirsin dediğimi hatırlamıyorum." dedi gülerek.

Barış Alper'in koluna girip bütün ağırlığımı ona verdim. Barış Alper hesabı ödeyip çakırkeyif kızları zar zor bir araya getirip arabaya bindirmişti. Bu bile onu gözümde daha çekici yapmaya yetmişti. İlk önce birbirlerine yakın oturan Melis ve Elif'i evlerine bırakmıştık. Hande'nin evine gelene kadar biraz biraz ayılmaya başlamıştım.

"Gelmiyor musun?" dedi Hande arabanın kapısını açarken.

"Yok kanka, Barış'layım bugün ben."

"Tamam, haber ver bana."

Hande arabadan inince kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapadım.

"Uyuma sakın." dedi Barış Alper beni dürterek.

"Uyumuyorum, gözümü dinlendiriyorum." dememle uyumam bir olmuştu.

Gözümü açtığımda Barış Alper omuzlarımı sarsarak beni uyandırmaya çalışıyordu.

"Didem, uyansana! Bir insan beş dakika içinde nasıl bu kadar derin uyuyabilir ya?"

"Ya," dedim gözlerimi ovuştururken.

"İnsan kucağına alır taşır, niye öküz gibi uyandırıyorsun?"

"Baygın bir kızı kucağımda otel odasına çıkarayım yani?"

"Haklısın," dedim arabadan inerken.

"Çok yanlış anlaşılabilecek bir görüntü."

Otel odasına girene kadar kapanan gözlerime direnmiştim. Sonunda odaya girdiğimde iki tane yatak görünce rahatladım. Flört konusunda o kadar da klişeleşmemiştik demek ki.

"Tişörtle yatamıyorum ben, tişörtümü çıkarsam sorun olur mu?" dedi yataklardan birine otururken.

Oldu canım, sen şimdi bir de beni sikersin.

"Yok, sorun olmaz da ben böyle yatamam ki."

"Sen de mi üstsüz yatıyorsun?" dedi gözlerini kırpıştırarak.

"Ya sapık mısın, onu mu diyorum? Elbiseyle yatamam yani."

Ayağa kalkıp odanın köşesindeki valizden şort ve tişört çıkardı.

"Al, giy bunları."

Tuvalete gidip üstümü değiştirdim. Odaya döndüğümde Barış Alper beni görür görmez kahkaha attı.

"Kaybolmuşsun kıyafetlerin içinde."

"Şort üstümden düşüyor." dedim altımdaki şortu yukarı çekiştirerek.

"Gel." dedi uzandığı yerden doğrulup yatağın ucuna otururken.

Barış Alper'in önünde durduğumda yavaşça üstümdeki tişörtü kaldırıp tutmam için işaret etti. Şortun bağcığını iyice sıkıp düğüm attı. Sonra şortun lastikli belini bir iki kez kıvırıp yukarı çekti.

"Oldu mu?" dedi kafasını kaldırıp bana bakarak.

Ona cevap vermeden birkaç saniye bakıştıktan sonra dudaklarına yapıştım. Tekilanın vücuduma yaydığı sıcaklıkla düşünmeden hareket ediyordum. Ya da daha önce düşündüğüm şeyleri şu an yapmaya cesaret edebilmiştim. Oturuyor olmasına rağmen neredeyse aynı boydaydık. Kafasını kaldırmış öpücüğüme karşılık veriyordu. Yataktan destek alan elleri birden belimi bulduğunda irkildim. Kirli sakalları yanaklarıma batsa da hiç rahatsız olmamıştım. Elleri tişörtümün içine kaydığında sırtımdaki sıcaklık başımı döndürmüştü. Ben transa girmiş gibi onu öpmeye devam ediyordum. Birkaç saniye sonra sırtımdaki ellerini tişörtümün içinden çıkarıp ensesinde birleştirdiğim ellerimi tuttu. Yüzünü zar zor geri çekip nefes nefese konuştu.

"Uyuyalım mı?"

"N'oldu?" dedim gözlerimi kırpıştırarak.

"Şimdi olmaz Didem," dedi iç çekerek.

"Sarhoşsun."

"Değilim." dedim ellerimi ensesinden çekmeden.

"Uyuyalım." dedi tekrar belime sarılıp beni yatağa çekerek.

Barış Alper'e arkamı dönüp ellerimi yanağımın altında birleştirdim. Barış Alper saçımla oynuyordu. Kolundaki lastik bilekliği çıkartıp bana uzattı.

"Tut."

Bilekliği aldığımda Barış Alper büyük ihtimalle saçımı toplamaya çabalıyordu. Sonunda becermiş olacak ki elini uzatıp bilekliği geri aldı ve saçıma taktı.

"İyi geceler." dedi sırtıma öpücük kondurmadan önce.

"İyi geceler." dedim ben de mırıldanarak.

lost in translation//barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin