Jisoo...
Her şeyin düzeldiğini sandığım kısa bir süre vardı. Babam ile nadirde olsa görüşüp özlem gideriyordum, Jennie ile aramız eskisi kadar iyiydi, eski arkadaşım Minseo dönmüştü, Chaeyoung tamamen temizlenmişti, o korkunç hapishane bir anda ev gibi hissettirmeye başlamıştı.
Keşke her şey öyle kalsaydı.
Ama hâlâ bir sorun vardı, Jenna. Jenna olmasaydı hayatım çok daha farklı olurdu. Babam yaşamazdı mesela. Bu yüzden keşke Jenna hiç varolmasaydı demiyorum. Ama Jenna olmasaydı hayatımı intikam için adayacağım biri olmazdı, bir yaşam sebebim olmazdı. Babamın ölümünde parmağı olan herkesi öldürmüştüm, yada öldürdüğümü sanıyordum.
Jenna olmasaydı, babamın peşinden ölürdüm. Bu acıları defalarca yaşamaz, defalarca herkesin bana yalan söylediğini öğrenmez ve defalarca kendimi öldürme isteğimle baş etmezdim. Jennie'de olmazdı.
Şimdi, babam olmasa bile kendimi öldürebileceğimi sanmıyorum. Çünkü artık bunu istemiyorum. Hem Jennie ile, hem babam ile mutlu olmak istiyorum.
Eğer babam hiç geri gelmeseydi ve ben Jenna'yı öldürseydim Jennie beni hayatta tutardı. Biliyorum, ölmeme izin vermezdi.
O gün her şey yolundaydı. Jennie ile beraber kahvaltıdan sonra onun odasına geçmiş, benim kameramdan video çekiyorduk.
Kamerayı elime alıp kayda başladığımda Jennie hemen çekiştirdi.
"Bana ver!"
Ona verdim ve gerisinden onu izledim. Kendini çekti, poz verdi ve birlikte bizi çekti.
"Bir şey söyle."
"Ne söyleyeyim?"
"Gelecekteki kendine bir şey söyle Jisoo."
Bir süre düşündüm. Aklıma hiçbir şey gelmedi.
"Gelecekteki kendime söylemek istediğim bir şey yok. Senin var mı?"
"Dünyayı gezmek gibi bir hayalim var. Yani, gerçekleşeceğini pek sanmıyorum ama en azından bir kere Fransa'ya gitmek istiyorum."
"Neden Fransa?"
"Orada bir arkadaşım var. Onu görmeyi çok istiyorum."
"Vay be."
"Arkadaşım ünlü, biliyor musun?"
"Ne? Ciddi misin?"
"Evet."
"Nasıl arkadaş oldunuz o zaman?"
"Ünlü olmadan önce, küçükken tanışmıştım. Harika biri."
"Kimmiş bu? Tanıyorumdur belki?"
"Lily."
Ben kaşlarımı çattığımda isminin geri kalanını söyledi.
"Rose Depp."
"Dalga mı geçiyorsun?"
"Hayır ciddiyim."
"Bir nepo baby ile nasıl ünlü olmadan tanışmış olabilirsin Jen? Bu her açıdan imkansız."
"Çocukluk arkadaşımdı işte. Çocukken ünlü değildi o kadar. Normal biri olarak tanımıştım onu."
"Vay be. Koskoca Lily Rose Depp ile arkadaşsın."
"Olamaz mıyım?" Dedi ve göz devirdi.
"Bilmem. Garip sadece."
"Öyle."
Kamerayı elime alıp etrafı çektim.
"Merhaba, bu bizim, yani Jennie'nin odası. Küçük ama idare ediyoruz. Bu cezaevinde yapabileceğimiz çok az şey var,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forty Degrees | Jensoo
Mystery / ThrillerJisoo, girdiği cezaevinde en büyük düşmanını görür. Ama en büyük düşmanının en büyük düşmanı başkasıdır. *Avludan esinlenilmiştir*