Ertesi gün sessizdi. Jisoo hâlâ revirde, ağır sakinleştiriciler altındaydı.
"Jennie jennie jennie!"
Momo koşarak yanıma geldi.
"Ne olduğunu duydun mu?"
Ona baktım. Nefes nefese kalmıştı.
"Ne oldu?"
"Jenna..." İsmini duymamla yumruğumu sıktım. O kadından nefret ediyorum.
"Avluda helva dağıtıyor. Jisoo'nun babasının hatrına."
"Ne?"
"Bu kadının hâlâ dalga geçmesi sinirlerimi çok bozuyor."
Oturduğum masadan indim ve doğrudan avluya gittim. İyi ki Jisoo burada değil. Jenna'nın onun acısıyla göz göre göre dalga geçmesi karşısında sakin kalacağını hiç sanmıyorum çünkü.
"Jenna!"
Avluya çıkar çıkmaz ona bağırdım. Bir masanın üstüne koyduğu helvaları dağıtıyor, kendince eğleniyordu.
"Bakın Jennie'de gelmiş! Helva mı alacaktın Jennie? Bunlar Jisoo'nun babasının hatrına yalnız. Bi' fatihanı alırız."
Ona yaklaşmama izin vermeden yanındaki kadınlar önüne geçti.
"Jenna sakın. Jisoo geldiğinde böyle davranamayacağını sende biliyorsun. Kes şunu."
"Jisoo'dan banane lan? Teşekkür etmesi lazım bana, babası için hayır yapıyorum şurada."
"Seni gebertirim! Duydun mu lan?!"
Ona saldırmaya çalıştığım sırada memurlar hemen beni kolumdan tuttu ve avludan çıkarmaya başladı. Jenna arkamdan bağırmaya devam ediyordu.
"Nankör işte! Ben arkadaşı için helva yapıyorum, bu burda nasıl davranıyor! Görün görün, Jennie karısının nasıl biri olduğunu sizde görün. Kim bilir Jisoo'nun babasını da bu gebertmiştir şimdi!"
Son dediğiyle beraber kollarımı memurlardan kurtardım ve koşarak Jenna'nın yüzüne en sert yumruğumu geçirdim. Memurlar hemen beni yakaladı ve müdürün odasına götürdü.
"Jennie. Biliyorum, acınız büyük. Ama böyle davranmaya devam edersen seni hücreye atmak zorunda kalacağım."
Kaşlarımı kaldırdım. Beni hücreye atmayacak mıydı yani?
"Hücreye girmiyor muyum?"
"Hayır. Jisoo bu haldeyken seni hücreye atamam. Sana ihtiyacı var. Bu yüzden lütfen, onun için sabırlı kal."
"Bu akşam onu görebilir miyim?"
"Kısa bir süreliğine."
"Tamamdır. Teşekkürler, müdürüm."
Müdürün odasından çıktım ve doğrudan odama gittim. Giderken Lisa'nın omzuna dokunmayıda unutmadım.
Bu aramızda küçük bir mesajdı. Telefonla konuşacağım zamanlar kapıda bekleyecekti. Öyle de yaptı.
O kapıda beklerken hemen telefonu aldım ve Tae'yi aradım.
"Alo? Bugünkü işimiz ne Jen?"
"Jisoo."
"Ne oldu?"
"Babası öldü."
"Ciddi misin?"
"Evet. Jisoo şu an doğru düzgün düşünecek durumda değil. Müdürden bilgide alamadım. Babasına ne olmuş, kim ne yapmış öğren."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forty Degrees | Jensoo
Детектив / ТриллерJisoo, girdiği cezaevinde en büyük düşmanını görür. Ama en büyük düşmanının en büyük düşmanı başkasıdır. *Avludan esinlenilmiştir*