Just You & Me | JenLisa (G!P)

tw. three

Bölümü yazıp yayınlamayı unutmuşum

100 yorum sınırı koyuyorum

-

Lisa'nın üzerime giydirdiği ceketini aşağı çekiştirirken kollarını biraz yukarı kıvırdım ve lavabolardan birine girdim.

Regl olmamıştım, yanlış alarmdı.. Kabinden çıktım ve ellerimi yıkayıp makyajımı tazeledim. Alkolden başım dönüyor ve midem bulanıyordu fakat dayanılabilecek seviyedeydi.

Rujumu çantama atıp çantamı koluma astım ve lavabodan çıktım. Tam o sırada biri arkamdan asıldı. Korkuyla bir çığlık atacağım sırada elini ağzıma bastırdı. "Sessiz ol."

Bu hareket bana katilin eve girdiği geceyi anımsattı. Fakat sesleri uyuşmuyordu.

Elinden kurtulmak için büyük bir çaba sarf ettim fakat benden fazlasıyla güçlüydü. Kameraya doğru baktığında ben de o tarafa doğru baktım. Kameranın çalıştığını belli eden o kırmızı ışık yanmıyordu.

Sırtımdaki sert baskıyla sertçe yutkundum. "Kaçmaya çalışırsan kurşunları kalbine dizerim." diye fısıldadı. Beni karanlık bir tarafa doğru yürütmeye başladı. O an bağırıp çağırarak Lisa'ya seslenmek istedim fakat elimden bir şey gelmedi.

Arka kapı olduğunu anladığım kapıyı açıp beni çıkarttığında hemen önümüzde duran arabayı gördüm. Ardından o pisliği, Sehun'u.

Arkamdaki adam beni Sehun'a yaklaştırdı. Onu görünce kalbim korkudan hızlı hızlı atmaya başladı ve kaçmaya çalıştım. Ağzımı açtığını sandığımda bu sefer de siyah bir bant yapıştırdı dudaklarımın üzerine.

"Ah benim güzel karım.. Seni nasıl özledim..." dediğini duydum. Beni arabaya bindirip ellerimi ve ayaklarımı bağladı.

-

Lisa

Kameraya biraz daha yakından bakarken gözlerimi kıstım iyice. "Şunu netleştiremez misin?"

"Busan'a saptılar." dedi Taehyung. Ryujin görüntüyü netleştirdi.

Ryujin şehirde ne kadar kamera varsa ele geçirmeyi başarmıştı. Binlerce kayıt içinden gidebileceği yollardaki görüntüleri seçip birleştirmiştik ve arabanın gittiği yolu bulmuştuk. Sandığımdan daha uzun sürmüştü ama bundan başka çaremiz yoktu.

"Tamam ben gidiyorum. Sen beni telefonla haberdar etmeye devam edersin." dedim hızlıca. Masanın üzerindeki ceketimi alıp dışarı çıktım ve arabaya ilerledim. Sürücü koltuğuna geçip sırt çantamı yanımdaki koltuğa attım.

Hiç vakit kaybetmeden yola çıktığımda dün akşamki gibi bir trafik karşıladı beni. Öfkeyle direksiyona vurup kornaya bastım.
"Sabahın sekizinde neyin trafiği böyle amına koyayım!"

Biri başını camdan çıkarıp bağrınmaya başladı. "Ne basıyorsun kornaya kardeşim! Biz de bekliyoruz burada mal değiliz herhalde!"

Camı sonuna kadar açıp aptal suratına baktım. "Kes lan kodumun geri zekâlısı! Aciliyetim olmasa kaşıntım mı var basayım kornaya!"

"Kime küfür ediyorsun sen lan orospu çocuğu!" diye bağrınırken gözüme gelen sabah güneşi yüzünden torpidoya attığım güneş gözlüğünü alırken, orada duran silaha kaydı gözlerim. Gerizekâlının kaşıntısı vardı ve seve seve kaşırdım ama dua etsin vaktim yok..