Arkadaşlar hikayeyi uzatacaktıö fakat bazı arladaşlarımız hikayenin çok güzel ilerlediğini ve güzel bir son vermemiş istediklerini söylediler ve bu beni üzüyor GENÇ PATRONUM BİR MAFYA okuyucuları sizleri seviyorum. Bu kitapta yanımda olduğunuz için sizlere ayrıyetten teşekkür ederim. Her güzel şeyin bir sonu vardır ki buda bu hikayenin sonu umarım beğenirsiniz yeni ve son bölümüm iyi okumalar.
YAZARDAN
O gün çağla erdalın ve kız kardeşinin planını demire anlatmış hatta videoyu izletmişti. Bir gün rastgele dışarı çıktığı zaman kafede erdal ve kızkardeşini beraber görmüştü. Duruşlarından ve fısır fısır konuşmaların da hayra alamet olmayan bir şeyler sezdiği için onların durduğu masanın hemen üstündeki kameranın kayıtlarına bakmak istemiş ve planlarının ne olduğunu öğrenmişti. Bu kayıtlarda kız kardeşinin çağlayı nasıl evden attırdığını ve erdal'ın ailesi içinde olan planlarını herkes öğrenmişti. Erdal'ın planlarından haberdar olan babası erdal sefilliğe sürüklerken çağla'nın babası utançla çağlaya bakamamıştım. Demirin zoru ile beraber düğüne gelen kızından utanan adam şimdi kendisinden utanıyordu çünkü yıllar boyunca kazma inanmamıştı. tam düğün alanından çıkıp gidecekken çağla koşarak kendisini babasının kollarını atmış ona sarılmıştı. Baba kız ağlarken kız kardeşi tam sıvışacakken babası onu durdurmuş ve yıllardır yapmadığı ve suçsuz olan biricik kızından onu ayırdıüı için ona öyle bir tokat atmıştı ki çağla bile o an ona acımıştı. Demir ise o gün dünyanın en mutlu adamı idi etrafa gülücükler saçıyordu sevdiği kadının yanında idi artık karısıydı ve gözlerimin içine bakıyordu. Bundan daha büyük bir mutluluk bilmiyordu.
ŞİMDİKİ ZAMAN ÇAĞLA'DAN
sabahleyin demire sarılmış uyurken yatağın üzerinde zıplayan küçük kızımla beraber gözlerimi araladım. Demir ise homurdanıp yüzünü buruşturuyordu ve ağzından komik sesler çıkıyordu. 5 yaşındaki toprağı aldım ve yatırarak gıdıklamaya başladım o kahkahalarının arasında konuşmaya çalışıyordu. Hafiften peltek olduğu için de sesi çok tatlı çıkıyordu.
"Ane hahah ane duy duy hahha yücgar. Hahaha ama ane duy."
Deyince durdum ve ona bakmaya başladım oda kendini toplayıp
"Ane araz abim yücgarın odaşında. Yücgar altına püf yapmiş."
Deyince bir kahkaha attım o kadar tatlı konuşuyordu ki dilini kopartıp yiyesim geldi. Annesinin küçük pelteği. Yataktan kalktım ve rüzgarın odasına doğru yürümeye başladım odaya vardığım zaman ise araz rüzgar ile belraber konuşuyordu.
" oğlum erkek adam hiç altına yapar mı ah sen biraz daha büyü ben sana erkek adamlığın kitabını yazıp vericem oğlum senin eline hem belki o zaman kızıyla beraber tavları ha."
Dediğinde bir kahkaha attım araz gözlerini ve saç rengini benden almıştı ama tam babasının kalıbıydı.
"Hadi ordan miniğimin aklımı karıştırma bakim seni çapkın seni. Babasının oğlu nolcak."
Dediğimde araz bana alttan bakmış ve çapkın bir gülüş atmıştı. Çok tatlıydı. Rüzgar'ın yanına gittim ve altını değiştirdim ardından ise emzirdim. Gazıda çıktıktan sonra keyfi yerine gelmişti beyimizin. Gülücükler atıp dudaklarından tükürcükler püskürtüyordu azını yediğim. Rüzgar ve çocukları da alıp demir'in yanına gittim. Beyimiz hala uyuyordu ama ne yalan söyliyim çok tatlı ve ım yenilesi derecede seksi duruyordu. Çocuklar olmasa bir sabah sefası sürebilirdim dün gece geç yatmıştık zaten ama iştende geç gelmişti. Doyumsuz bir kadınmı oldum ne üç çocuklu doyumsuz bir kadın. En büyükleri arazdı ve sekiz yaşındaydı. Benim gibiş kumral ve mavi gözlüydü. Sekiz yaşında olmasına rağmen de beyimize şimdiden bakmayan yoktu kızlarla konuşmasına bile gerek kalmazdı çünkü bütün kızlar peşindeydi. Toprak odaha beş yaşındaydı babası gibi kuzguni siyah saçları benim gibi mavi gözleri vardı ve kıreşte oda can yakıyordu tabi demirin de kıskançlıkları vardı kızını çok kıskanoyordu. Ah küçük rüzgarım o şimdiden görünüş olarak babasıydı bakalım büyüyünce huyları nasıl olacaktı. Rüzgarla beraber yatağa yaklaştım ve demirin tam önünde durdum rüzgarı demir'in üzerine koyduğum zaman rüzgar dengesini sağlayamıyor ve ağzı açık bir şekilde sürekli değmesin yüzüne büşüyordu son olarak ise demir'in bunu ağzına aldığı zaman damakların arasına sıkıştırdı bu sırada demir ve gözlerini açıp rüzgara bakmıştır ve onu avuçlarının içine alıp ayağa kaldırdı. Gülerek