Arkadaşlar umarım beğenirsiniz yeni bölümü. Okuyan yorum yapan ve oy veren her kese teşekkür ederim. Bu arada arkadaşlar sevdiğim bir okuyucum yeni bir kitaba başlamış zaza50zaza nın DÜNYADA DA AHİRETTE DE SENİNİM adlı bir kitabı var konusu güzel ve eminim okuyunca sizde beğeneceksiniz. Arkadaşlar bu arada ben bir kitaba daha başladım Ölü Akım diye onada bir göz atarsanız sevinirim.
DEMİR
Gözlerimi açtığımda. Bu sefer gerçek hayatta olmayı diledim. Başım ağrıdan çatlıyordu. Bitkindim. Tüm kaslarım jel gibiydi. Çok bitkindim. Çok terlemiştim ve biliyorum ki gözlerim ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Hiç böyle ağlayan bir adam olmamıştım. Sonra aklıma Çağla geldi. Bana ihtiyacı olduğunu söylemişti. Ayağa kalkmaya çaşıltım evet çalıştım çünkü bacaktalırım beni tartmıyordu. İkinci denememde zorla ayağa kalktım yavaş adımlarla Çağlanın odasına girdim. Bir eliyle çarşafı sıkıyor diğer eli ile ağzını kapatıyordu. Sürekli hayır diye haykırıyordu. Hemen yatağının yanına gittim ve saçlarını yüzünden çektim. Gözlerinden sicim gibi yaşlar boşalıyorsu oda terlemişti. Saçları boynuna ve yüzüne yapımıştı.
"Çağla uyan."
Diye sarstım onu. Gözlerini açmasada sanki susmak için benim sesimi duymayı bekliyordu. Sonra sakinleşti ve onu tutan ellerime doğru yasladı kendini. Dayanamadım ve yatağa yanına girdim. Hemen bana sokuldu ve başını göğsüme yaslayıp uyumaya başladı. Arada bir derin derin iç çekiyordu. Ben bu kadından sadece hoşlandığımı sanarken bu kadına aşkı olmuştum. Kollarımı ona doladım ve bende gözlerimi yumdum.
ÇAĞLA
Gözlerimi açtığım zaman yanında bir demir beklemiyordum ama kollarını bana dolamış huzurlu bir şekilde uyuyor gibi görünüyordu ben de bir ara rüyamda demir'in sesini duyup huzur bulmuştum. Karanlık bir odada adam ve bir diğeri annemi alıp götürüyorlar bizi birbirimizden ayırıyorlar dı ardından annemin söylediği şey demirinn bana ihtiyacı olduğu uydu. Benim de ona ihtiyacım vardı fakat son yaptığı şeyler bana çok koymuştu artık sanırım eskisi gibi ona güvenemezdim yada güvenebilirdim bilmiyorum. annemle bizi ayırırken birden demir'in sesini duydum ve hıçkırıklarım kesildi sanki hiçkırıklarımı kesmek için onun sesini bekliyordum. ardından ise vücudum birden rahatladı ve ben sıcak bir şeye sarıldım. Şimdi ise demire bakıyordum. canını çok yakmıştı. Ben demire öylece bakarken birden gözlerini kırpıştırarak açtı ve şaşkın bir şekilde yüzüme bakmaya başladı. Benim ise yüz ifadesi ruhsuz ve soğuktu gözlerinde pişmanlık vardı ve birden bana sarıldı
" yakmadım hala onları odamdalar."
Deyince bu adamın ne saçmaladığımı merak etmeye başlamıştım
"Neyi"
Diye sordum soğuk ve mesafeli sesim ile onun ise gözlerinde sadece pişmanlık vardı
"Kıyafetleri kıyafetleri yakmadım hala daha odamlalar. sadece sen öyle düşündün sana bir ders vermek istemiştim ama sanırım asıl büyük dersi ben aldım bir daha seni üzmeyeceğim. Bak seni kıskandım tamam mı seni öyle gördüğüm zaman başkalarınında seni öyle görüp tıpkı benim seni beğendim gibi beğeneceklerini biliyordum. Yine de sadece giymemen için gözdağı verecektim. böyle olacağını bilseydim yemin ediyorum hiçbir şeyine dokunmazdım. Gerçekten özür dilerim senin bu derece kırılıp üzüleceğini bilmiyordum. Beni affetmen için bir yol varsa yemin ederim bunu yaparım. Ne olursa gerçekten ne istersen yaparım.sen sadece beni affet."
Dedi ve yanağından bir damlaş yaş süzdü. Ama o şimdi böyle yaparsa ben ona kıyamazdım ki aşıktım bu adama fakat bu kadar da çabuk güvenmek istemiyordum. Yanaklarından bir damla da yaş süzünce eğildim ve damlayı öptüm bir gecede bir yüz nasıl bu kadar çabuk çökebilirdi. Yüzündeki yaşları sildim ve tam gözlerinin içine baktım gözlerin şişmiş ve küçülmüştü ve bu da daha önce ağladığını gösteriyordu yani şimdi benim için ağlamış miydi gerçekten hiç bir erkek benim için ağlamıştı şimdiye kadar sadece seven erkek ağlar ne yani şimdi beni gerçekten seviyor muydu ona pat diye bir soru sordum
"Beni seviyor musun demir"
Ben bu soru sorunca demir şok olmuştu ama kendisini toparladı ve verdiği cevapla beraber kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı
"Çağla sen bülbülle gülün hikayesini biliyor musun. Bülbüller sadece ağaçlara şarkı söylerler miş ve çiçekler de bu duruma çok üzülürmüş keşke bize de bir şarkı söylese diye söylenip dururlarmış eee bir sürüde çiçek varmış bülbül teker teker hangi birine şarkı söylesin. Bir gün çiçek dolu bir bahçenin üzerinden uçarken. Çiçekler yine birazdan konuşmaya başlamış bülbülü ne kadar sevdiklerini söylemişler. Bülbül de ertesi sabah gelip en çok hangi çiçeği sever ise o çiçeğe bir şarkı söyleyeceğini söylemişti ve uçup gitmiş. Bunun üzerine bütün çiçekler birbirleriyle kavga tutuşmuşlar sümbül böbürlenerek en güzelinin kendisi olduğunu söylemiş bunun üzerine menekşe alınarak kendisine daha güzel olduğunu idda etmiş. bu sırada papatya bir kahkaha kopartmış sümbül ile menekşe ise merakla ona bakarak neden güldüğünü sormuş. Papatya ise bahçenin kraliçesi olduğunu bülbülün kesinikle ona şarkı söyleyeceğini söylemiş. Bunun üzerine diğer çiçeklerde bir birleriyle atışmaya başlamışlar. bülbül ertesi sabah bahçeye geldiği zaman ise gözüne tek bir çiçek takılmış. Taç yapraklarının tamamen açarak bütün güzelliğini ortaya çıkartan ve büyüleyici kokusu ile beraber bu bir kırmızı gülmüş. Bülbül ona en güzel şarkılarından söylemiş ve güle aşık olmuş ve bir daha da başka hiçbir çiçeği şarkı söylememiş. Işte böyle çağla sen o koskoca çiçek bahçesinde gözüme takılan ve yapraklarını açmış mis kokulu bir gülsün ve ben bir tek sana en güzel şarkılarını söylerim. Bir tek seni gönülden severim. Bir tek senin aşkın ile ömrümün sonuna kadar gidebilirim seni seviyorum çağla sana aşığım be."
Dedi çüş dedi ben bu adamda ne büyük etkiler bırakmıştım. Ben saviyordu bana aşıktı bu adam sadece benimdi.
"Peki sen sen beni sevyormusun"
Diye sordu bir çocuğun masum bakışlarıyla ve her an kırılacakmış gibi hiç bir şry demeden yataktan kalktım ve odadan çıktım.
DEMİR
ona aşık olduğumu bile söylemiştim oysa benim soruma cevap vermeye bile tenezzül etmemişti. Beni sevmiyordu işte. Hayatımı kendi ellerimle mahfetmiştim ona zarar vermiş kalbini kırmış ve çok üzülmüştüm. Fakat o beni sevmiyor diye onu suçlayamazdım çünkü hayatımdaki en büyük kazığı kız kardeşinden sonra ben atmıştım sanırım. O saçma iddaa ile abimi onun hayatına sokmuştum onu işyerinde rencide etmiştim sonra da onu kaçırmıştım tam her şey düzeldi derken yine onun canını yakmıştım anlattıklarımla beraber ben bile kendimi sevmezken çağla'nın beni sevmesini nasıl beklerdim ki. Sanırım onun gözlerine her baktığım zaman kendi hatalarımı görecektim ve hiç mutlu olmayacaktım. O beni sevmesede ondan ayrılmaya da onu yanımdan ayırmaya niyetim yoktu belki bir gün beni severdi ben hep bu belkiyle ve bir umutla beraber yaşayacaktım. Ben bunları düşünürken elinde bir tepsiyle beraber çağla içeri girdi. Ben farketmeden yine ağlamaya başlamıştım sanırım bu yaşıma kadar alamadıklarımın acısını çıkartıyorum galiba. Çok mu sulugöz olmuştum ne. Çağla
"Bak demir ben şimdiye kadar hiç bir erkeğe kahvaltı hazırlama dım ya da şimdiye kadar hiç bir erkek için ağlamadım abin için bile o sadece benim gözlerim yaşartırken sen gözyaşlarımı sonuna kadar kurutuyorsun. sen benim kabusumken bile bir süre sonra rüyamın en huzurlu parçası ola biliyorsun. Sen ki hiç affetmeyeceğim suçları işleyip sonrada kendini bana affettire biliyorsun. Sen bi anda boğmak istediğim biriken bir süre sonra aşık olduğum adam olarak beni sarıp sarıp sarmalaya biliyorsun
Seni seviyormuyum hayır sevmiyorum."Deyip sustu susma çağla bukadar şeyden sonra seni sevmiyoeum detipte susma.
"Seni sevmiyorum ben çünkü sevgi geçici olurmuş bitermiş bir yerden sonra ben sana aşığım demir çünkü insan birtek kendisine aşıkmış ve kim kendinden geçecek kadar severse aşık olurmuş ben kendimden gçecek kadar seviyorum seni demir aşığım sana."
Dedi ve elindeki tepsiyi masaya bırakıp kucağıma yerleşti ve bana sarıldı bende kollarımı onun beline doladım gül yüzlüm benim biricik meleğim.