Uzun zamandır içmediğim sigara bugün 10.defa elimdeydi.
Kafamı toplamak için içiyordum. Sebebi sabah gözümü açar açmaz gördüğüm mesajdı. Ne profili ne kişi bilgisi neden numarası yazıyordu. Sadece bir mesaj ve tek gösterimlik fotoğraftan ibaretti.
'Ferdi Erenay Kadıoğluna.' içime kötü bir his doğmuştu.
Fotoğrafı açtığımda ise donup kalmamı sağlayan Arda'nın uzaktan çekilmiş fotoğrafı vardı.
Yaklaşık yarım saat fotoğrafa kilitlenip kaldıktan sonra sohbetten çıktım. Gerçekliğini sorguluyordum. Kendimi yatağa bırakıp kolumla gözlerimi kapatıp bir süre o şekilde durdum.
Tekrardan mesajlarımı açtığımda ise ne o sohbet ne de fotoğraf vardı. Aceba rüya mıydı? Değildi, kesinlikle değildi.
Arda, fotoğrafta hiç giyinmediği gibi giyinmiş, elinde sigara vardı. Yanındaki tiplere benziyordu. Deri ceket, bol pantolon ve gümüş zincir kolye... bildiğimiz Arda'nın aksine hepten siyah giyinmişti.
Oraya ait değildi.
Bir şeyi sakladığını zaten biliyordum. Mesajda onun üzerine gitmemek için konuyu kapatmıştım.
Tahminimce zarar görmesinin sebebide o ortamdı.
Neden daha önce farketmemiştim ki?
Abilerinin öğrenmesini istememesi, morluklar, kaçmaları ve benden uzaklaşması...Yoksa orada zorla mı tutuluyordu? Bu ihtimalin gerçek olması dahilinde o ortama girer ve herkesin içinden geçerdim.
Arda söz vermişti. Sözünü tutmuyordu şuan, yalan söylüyordu bana.
Sigaranın son külünü çırptıktan sonra küllüğe bastırdım. Paketten bir tane daha çıkarıp yaktım.
Takip edecektim onu. Nereye gittiğini ögrenecek ve zorla da olsa onu oradan kurtaracaktım.
Saat 19.00'ı geçiyordu. Hava kararmaya yüz tutmuş, mahalledeki hareketli tempo yavaşlamıştı.
Kerem geç gelecekti. Telefonumu elime alıp ona ekmek almasını söylemek için arayacaktım ki sigara paketimdeki son bir dalla bakıştık.Onlar bilmese de olurdu sigarayı. Şimdi birşey olduğunu anlayıp kafayı bana takabilirlerdi.
Üzerime beyaz tişörtümü geçirip kendimi sokağa attım. Evimiz bayırın yüzünde olduğu için tüm şehir neredeyse görünüyordu. Gün batımı da tam karşımdaydı.
Kendimi rahatlatmak için gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim. Tam tersine omzumu çökerterek ağlama isteği oluşturmuştu içimde. Aldığım nefes ciğerlerime batıyordu.
Market uzak değildi. Halı çırpan teyzeler, sabaha göre azalmış çocuklar vardı. Nasıl çıkıyorlardı bu sıcakta dışarı hayret ediyordum.
Markete girip 3 ekmek bide sigara aldım. Barış ve Kerem kağıt helva yemeyi seviyorlardı. İkisine de birer tane aldım.
Kasaya geldigimde buraya ilk taşındığımızda tanıştığım Mauro'ya selam verdim.
Hoşgeldin beş gittin sohbetinden sonra ücreti ödedim."Kolay gelsin Mauro, ben kaçtım." Diyip marketten çıktım.
Mauro iyi çocuktu ama bir kusuru vardı: Salaktı. Bir olay oldumu düşünmeden hareket ediyordu.
Bir keresinde mahallede çocuklar arasında kavga olmuştu ve karşı mahallenin çocuklarından biri abisini çağırmıştı. Herifin bizim bebelere diklendiğini görünce "ne düyün lan seeeen" diyip çocuğun üzerine uçmuştu.
Sonrasında 1,5 ay içerde kalıp çıkmıştı. Şimdi bile Instagram hikayelerinde 'bedel ödendi' gönderileri paylaşıyordu.
Sinir bozukluğundan gülüp yeni aldığım sigara paketini açıp bir tanesini dudaklarımın arasına koydum. Çakmağımı bulmak için bir süre ceplerimi arayıp sonunda buldum.
Tam yakacakken onunla göz göze geldik; Arda'yla.
Aklıma daha yeni sıyrıldığım düşünceler dolunca sigaramı tam yakıp ilk dumanı onun gözlerine bakarak çektim.
Olduğu yerden hareket edememişti. Yutkunduğu aramızdaki mesafeye rağmen belli oluyordu. Yüzümü çevirip ilerlemeye başladım.
Benden birşeyler saklıyordu. Kahretsin ki bana yalan söylemişti.
Eve gelip kendi anahtarımla kapıyı açtım. Elimdeki poşeti mutfak tezgahının üzerine bıraktım.
"Barış." Diye seslendim. En son evden çıkarken uyuyordu.
"Efendim." Diye sesi gelince içerden,
"Kerem geldi mi?" Diye sordum.Yanıma gelirken "Duşa girdi o."dedi.
Kafamı salladım. Kendisine dolaptan su alırken, "morali bozuk gibiydi, normal durmuyordu." DediYerimde dikleşip, "nasıl?" Diye sordum.
"Bildiğin, geldiğinde yüzü bir karıştı. Bide ellerinin titremesini saklamaya çalışıyordu." Dedi Barış.
"Birşey dedi mi?"
"Demedi, zaten onu durdurmaya çalıştım ama hızla banyoya girdi."dedi.
Kerem'le duştan çıkınca konuşmaya çalışacaktım.
Balkondaki yerime geçip etrafın boş olduğundan emin olup sigaramı yaktım. Kaçıncı olmuştu bugün?10? 15? Önemli değildi.
Önemli olan ben değildim. Sevdiklerimdi.
Şuan hala düşünmeye korktuğum bir şey vardı. Bu numara neyin nesiydi?
Arda'nın fotoğrafını çektiğine göre onu takip ediyordu.
Sadece...sadece tefecilerden olmasını istemiyordum.
Ne yazık ki en kuvvetli ihtimal de oydu.
Benim canımı yakmak için Arda'yı mı kullanacaklardı? Canımı yakmak için 'canımı' kullanacaklardı.Bur saat sonra Kerem hatrıma düştü. Konuşmak için odasına ilerledim ama banyodan su sesi geliyordu.
Birşey mi olmuştu aceba. Kapıyı tıklattığımda ses gelmemişti.İçeri daldım. Duşakabinin kapıları açıktı ve Kerem kıyafetleriyle beraber suyun altında duruyordu.
Gözleri ağlamaktan kızarmış ve çökmüştü. Zangır zangır titriyordu."Kerem! Ne oldu sana böyle." Diye yanına atılıp yanına çöktüm.
Kolundan tutarken su buz gibi değmişti.Tek kolunun altına girip onu klozetin üzerine oturttum. Kıyafetlerini çıkarırken onu havluya sardım.
"Abi..." Sesi titriyordu kendisi gibi.
Onu ne bu kadar savunmasız hale getirmişti."Abim söyle." Sonrasında cevap vermedi.
Onu tamamen kurulayıp odasına götürdüm. Küçükken de dizime yatardı hep. Tekrar o şekilde yatırdım.
"Abi, başka kızla sarılıyordu." Dediği kişi Altay'dı. Tam tahmin ettiğim gibi seviyordu onu.
Sarı saçlarında elimi dolaştırıyordum.
Kendim de aynı konuyu halledemediğim için nasıl teselli vereceğimi de bilmiyordum."Belki sadece bir arkadaşıdır? Akrabasıdır olamaz mı Kerem. Hemen yelkenleri suya indirme." Dedim.
"Bana da öyle baksın. Beni de öyle sarsın. Çok birşey istemiyorum. Yanımda olması bile yetiyorken..." Cümlesinin devamını getiremedi.
Yutkunamıyordu.Yakında hasta olacaktı zaten, kaçışı yoktu. Soğuk suyun altında kalmıştı 1 saat.
"Bir gün seni farkedecek." Diyebildim sadece.
Bunu kendime mi söylüyordum yoksa Kerem'e mi bilmeden....
.
.
Hello
Günün 2. BölümüYorum istiyorum
Oğlum madem okuyorsunuz bari vote atın. hevesim put on my kursak don't (hevesim kursağimda kalmasın)
Hadi iyi geceler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avenoir
FanfictionTüm olaylar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişilerle alakası olmamakla beraber sadece isim ve görseller cast olarak kullanılmıştır Geçmiş geleceği elbet etkiler. Ferdi, mafyayla çalışmanın bedellerini fazlasıyla ödüyordu.