XII.

287 51 59
                                    

Yazardan

"Gitme..."

Arda bu kelimeler dudağından dökülür dökülmez derin nefesler almaya başlamış, omuzları sarsılıyordu.

"Yemin ederim bir daha gitmem oraya, lütfen gitme." dedi Arda.

Ferdi, karşısında içini savaş alanına çeviren manzara ile gözlerini yumdu.
Ağlamamalıydı, gardını   düşürmemeliydi. Boğazına düşen köze rağmen yutkundu. Ama kelimeler ağzından çıkmadı.

Eğer çıksa 'sizin iyiliğiniz için' derdi. En azından ortamın bu kadar kasvetli olmamasını sağlardı.

Arda, bir motorsiklet yarışı için neden bu kadar fazla tepki gösterdiğini anlamasa da Ferdi'yi kaybetmemek için her şeyi bir kenara koydu.
Sonuçta Ferdi kızıyorsa bir nedeni vardı. Ferdi'ye teslimiyeti işte o dereceydi.
Ağzından çıkacak iki kelam emir olacak kadar...

Küçüklüğünden beri tanıdığı bu adam 'abi' den öteydi kendisi için. Bunu ilk fark ettiğinde yolun çıkmaza varacağını görerekten bu konu üzerine düşünmeyi bırakmıştı. Dürüst olmak gerekirse korkmuştu.

Ama Ferdi'nin davranışlarını anlayamıyordu.

Belki duyguları romantik değildi. Sadece Arda'ya fazla düşkündü? Bunu dile getirdiği zaman da Ferdi'yi kaybetme tehlikesi vardı.
Ne malum; "Ben sana o gözle bakmam" demeyeceği?

Olan sevgisinden de mahrum kalacaktı. İşte bunu göz alamadı Arda.
Ama yolun sonunda yine kaybediyordu onu. Bir takım hisler yüzünden olmasa da bir takım hatalar yüzünden kaybediyordu Ferdisini.

O sessiz kaldıkça daha da kötü hissediyordu Arda.

"Bir şey söyle n'olursun..." Ağzından çıkacak tek bir kelimeye muhtaçtı şu an. Ne gereği kavgalarda ne de başına açtığı belalarda bu kadar çaresiz hissetmemişti.

Doğru kendini tehlikeye atıyordu yarışlarda. Belki ona kızmıştı Ferdi?
Ama çözerdi o zaman sorunu. Gitmek ona göre değildi.

Şu an hangi anlamda baktığı önemli değildi. Hatta Arda'nın umrunda da  değildi. Bir adım atıp kollarını Ferdi'nin vücuduna sardı.

'Kahretsin' diye geçirdi içinden Ferdi.
Karşısında aşık olduğu çocuk acıdan kıvranırken tavrını korumak zorunda kaldığı duruma lanet etti.

Arda'nın yanı başındayken bile haberi yoktu, karşısındaki adamın gözyaşlarını boğulduğundan.

Arda'nın sarsılmaları azaldı. Sarılmasına karşılık vermeyen, sadece dolu gözlerle karşısına bakan adama çevirdi kafasını.

"İyi olacak mısın?" Ferdi,Arda'nın sorduğu sorunun altında ezilirken Arda da  gideceğini kabullenmesinin acısını çekiyordu.

Apartmanın önü normal hayattan kopuk bir yer haline gelmişti.Ferdi tüm cesaretini topladı;

"Çekil Arda." Kendisine sarılan çocuğun hızlanan kalbine rağmen gevşeyen kollarını hissedince kendine küfür etti Ferdi. Çok kırmıştı çocuğu.
Hem sarılmasına karşılık vermemiş hem de cevapsız bırakmıştı şimdi de acımasızca gideceğini söylüyordu.

Üzülmesine karşılık dünyayı yakacağı çocuğu şimdi bilerek kendisi üzüyordu.

Sonunda Arda kollarını rahat bırakıp kafasını yere inince Ferdi beklemeden adımlamaya başladı. Gitme hevesinden değil, içindeki yangın -sanki daha da büyüyebilecekmiş gibi-
büyümesin diyeydi.

Bavulun tekerleklerinden çıkan ses mahallede yankılanıyordu. Son kez baktı arkasından Arda. Ama Ferdi dönüp bakamadı.

Hiç dönmeyecekmiş gibi geliyordu.

AvenoirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin