Kaza

237 46 13
                                        

İyi okumalar.

.
.
.
.

Kaza yapan aracın yanına geldiğimde arabanın yanında duran Yoongi'yi görüp ona doğru koştum. Arkası dönüktü ve arabadan bir şey almaya çalışıyordu sanki.

"Yoongi, Jimin iyi misiniz?"

Onun nasıl olduğunu duymak istemiyordum. Benim yüzümden nasıl bir hâlde olduğunu öğrenmek istemiyordum ama merakıma da engel olamıyordum.

Sesim ilk defa titremişti. İlk defa boğazıma bir yumru oturmuştu. Konuşurken ilk defa ne diyeceğimi bilemeyip kekelemiştim.

"Jungkook nasıl?"

Yoongi kucağındaki Jungkook ile bana doğru döndüğünde elimi göğsüme götürüp kalbimin üzerine koydum.

Her tarafı yara ve kan içindeydi. Baygındı ve nefes alışverişleri yavaştı. Aşağı sarkan elini tutarak öptüm ve onu kucağıma alıp yara içindeki yüzünü inceledim.

"Hastaneye götürmeliyim."

Hastaneye götürmezsem kan kaybından ölecekti. Kendi kendine iyileşmesi uzun zaman alıyordu. Ona baktıkça kalbim acıyor, ağlamak istiyordum. Dudaklarımı ısırıp gözlerimden yaş akmaması için başımı kaldırdım ve arkamı dönüp yürümeye başladım.

"Hızlı olmalıyım."

Yoongi'ye orada kalıp arabayı halletmesini söyledim ve hastaneye doğru koşmaya başladım. Ben koşarken yağmur hafiften çiselemeye başlamıştı.

.
.
.
.

Yağmur şiddetini arttırmaya başladığında hastaneye vardım ve acilden içeri girdim. Hemşireler yanıma gelerek beni sedyelerden birine yönlendirdiler ve Jungkook'u sedyeye yatırmamı söylediler. Jungkook'u yatırıp geri çekildim ve doktorun onu muayene etmesini izledim. Hemşirelerin beni oradan uzaklaştırmaya çalışması ile son kez Jungkook'a bakıp bekleme alanına yöneldim.

Aptal gibi sorun çıkararak onların işine engel olmamalıydım ki Jungkook'u bir an önce iyileştirsinler ve zaman kaybetmesinler.

Ben bekleme alanında oturarak beklerken Yoongi ve Jimin'in içeri girmesiyle ayaklanıp Yoongi'ye baktım. Yoongi beni görünce yanıma gelip ellerini omuzlarıma koydu.

"Durumu nasıl, iyi mi?"

"Bilmiyorum."

"Özür dilerim Taehyung, hepsi benim yüzümden oldu. Frenlerin tutmadığını fark edemedim."

Ona bakıp hafifçe gülümsedim.

"Senin suçun değil. Ona, onu koruyacağına dair söz veren benim, sözünü tutamayan benim."

"Hey, sen sözünü tuttun. Onu o dondurucu soğuktan kurtardın, o psikopattan da sen kurtardın. Jungkook güçlüdür, iyileşecek."

Başımı sallayıp geri oturdum ve başımı ellerimin arasına alarak bacağımı sallamaya başladım.

Daha önce hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Birini kaybetme korkusu. Her şeyden daha beterdi. Jungkook'u kaybedemezdim, daha ona onu sevdiğimi bile söyleyememiştim.

Neden insanların değerini onu kaybettikten sonra anlardık ki? Yanımızdayken onu görmediğimiz biri bile gittikten sonra çok kıymetli oluyordu.

Ben Jungkook'un değerini biliyordum ama bunu ona göstermekte geç kalmıştım. Hatam buydu.

Bir süre sonra doktor gelince ayağa kalkıp yanına gittim.

"Durumu nasıl? İyi mi?"

"Hastanın nesi oluyorsunuz?"

Campfire | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin