İnsan ölümünün geldiğini hissedermiş derler.
Sen de hissettin mi gitmeden önce?
Katilin avuçlarım arasına düşse,
Vurabilir miyim aynı şekilde?"Bana ismini söyle,
Gidecek bir yerin var mı?
Söyleyebilir misin bana?
Seni bu bahçede saklanırken gördüm.."Şarkıya eşlik ederken düşünüyordum yine.
İnsan asla asla dememeliymiş. Bu çocukla asla muhattap olmam diyorken şimdi evine doğru arabasında yol alıyordum.
Sadece iyi kalbimin kurbanı mıydım, yoksa gerçekten endişe mi ediyordum bilmiyorum.
İki günlük çocuk aslında.. neden ben umursuyorum? Telefonundan birilerine mesaj atıp da kurtulabilirdim gayet beladan.
Düşüncelerim arasında boğulurken bakışlarım yavaşça boynu yana hafif bükülmüş şekilde yatan bedene döndü.
Nefesleri düzenliydi, beyaz tenini asla geri plana atamayan beyaz saçları sanki kıskanırcasına hiç bozulmamış, solmamıştı. Dudakları..
Dur bir saniye. Neden dudaklarına bakıyorum?
Önüme dönmüştüm hızlıca.
"E bu horul horul uyuyor. Ben evlerini bilmiyorum."
Kendi kendime mırıldanırken cebimden telefonumu çıkarmış, navigasyona girdikten sonra soyadlarının yanına ev villa vesaire yazarak aratmış, çıkmayınca derin bir nefes vererek telefonu kapatıp Yoongi'yi dürtmüştüm.
"Uyan. Evin ne tarafta?" ses gelmiyordu.
"Uyansana oğlum. Nereye götüreceğim ben seni?"
daha sert biçimde dürtsem de asla uyanma belirtisi göstermiyordu.
Elim yavaşça saçlarına gitmişti. Yumuşak tutamları okşarken yavaşça elimi yanağına indirip sertçe vurmuştum.
Eli refleks olarak yanağına gitmişti. Gözlerini kısarak açtığında yine evin yolunu sordum.
Bayık bakışlarla bana bakarken diğer tarafa dönerek mırıldanmıştı."Herhangi bir otel."
Derin bir nefes vererek mırıldandım.
"Herhangi bir otel, tamam."
Yoldan sapmadan ilerlerken zaten adadaki tek düzgün olan otele sürmüştüm. Sonrasında burada fark edilme korkusunu hissederek -adımızın çıkma ihtimaline karşın- butik bir otele sürmüştüm.
Vardığımızda arabadan inip Yoongi'yi almadan önce sürgülü kapıdan içeri girmiş, hızlıca işlemleri hallettikten sonra kapıları açarak Yoongi'yi de arabadan indirdim. Eski zaman evlerinden olan mekana giriş yaparak Yoongi'yi odasına götürürken omzunun altından yürütmenin zor olduğunu anladığımda hızla onu kucağıma almış, derin bir nefes vererek odasına taşımıştım.
Aklıma gelen anılar beni bir boşluğa çekerken Yoongi'yi ilk başta bir koltuğa bırakmıştım. Yer yatağını serdikten sonra Yoongi'yi kaldırarak önce lavaboya götürmüş, yüzünü yıkayarak kendine gelmesi için son çabamı verdikten sonra yavaş adımlarla yatağa götürmüştüm.
Yatağa uzattıktan sonra gömleğini çıkartarak üzerini örtmüş, ayağa kalkarak gömleğini askılamıştım. Yorgunlukla derin bir nefes verirken sandalyeyi camın yanına çekerek camı aralamış, bir sigara yaktıktan sonra çakmağıma kazıdığım K harfini okşamıştım baş parmağım ile."Madem çok sigara içmiyorsun. O zaman sana bir çakmak vereceğim. Ama bu bir totem çakmağı."
Elindeki beyaz çakmağa bakarken aldığı siyah şu çıkmayan kalemlerden biriyle K harfi yazmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐑𝐄 𝐘𝐎𝐔 𝐒𝐔𝐑𝐄? | 𝐲𝐨𝐨𝐧𝐤𝐨𝐨𝐤.
FanfictionÜniversitedeki gizli aşkı Taehyung'un katilini bulmaya çalışan Jungkook, kalbini yeni birine kaptırır. . .