Gözlerim her yerde Jimin'i ararken duyduğum ses ile bakışlarımı o yöne kitlemiştim.
"Sizi adi orospu çocukları! Hepinizden sinirimi çıkartmazsam görün siz!"
Kiralanan itfaiye hortumu ile herkese su tutan Jimin, Jimin değildi.
İçinde yanıp tutuşan öfkenin kontrolünü sağlayamıyordu. Hızlı adımlarla o yöne giderken beni görmesiyle elindeki hortum yere düşmüş, düşmeye kalmadan havaya saçılarak yağmur misali hepimizi ıslatmaya başlamıştı.
Jimin dizleri üzerine çökmüştü. Hıçkırıkları arasından adımı sayıklarken suyun altında tamamen ıslanmıştık artık.Jimin'in düşen başı ile onu hızla kucaklayarak okulun içine girmiştim. Birkaç çift göz bize odaklansa da geri kalanı partiye devam etmişti. Sahneye Twice çıkacaktı.
Revire girdiğimizde Jimin'i sedyeye uzattım. Islak yüzünü peçete yardımıyla kurularken kimsenin olmayışı rahat konuşmamız adına fırsattı.
Yanına tabure çekerek otururken iki psikoloji öğrencisi olarak nasıl böyle durumlara düşmüştük hâlâ anlayamıyordum.
Terzi kendi söküğünü dikemiyordu işte."Hoseok geldi.. onu uzak tutmak istedim. Çok sinirli, bir o kadar da kırgındım ona Kook. Onun yaptığı gibi canını yakmak istedim. Çünkü yine gitmesinden korktum. Bu yüzden giden ben olmak istedim. Başımıza bir şey gelse hiç umrumda olmazdı ama beni öyle kırdı ki artık istemiyorum. Ama neden... neden canım bu denli çok yanıyor?"
Dediklerine cevap verememiştim. Öyle zordu ki onun için her şey. Hoseok kariyerini bir yana almış olsa da -risk alırken çoğu kez tereddüt etmişti-, Jimin ailesinin itibarını bir kenara anında atabilmişti. Karşılık bulmayan bir sevgiydi bu. Cesaret desek daha doğru.
"Jimin, olmaması gereken bir şeyin seni cezbetmiş olmasını anlıyorum. Hoseok... cesaretsizdi bu yasak aşk için. Fazlasıyla cesaretsiz. Bu yüzden bazı şeyleri neden olmadı diye düşünmektense.."
"Nasıl normalleştirebiliriz bunu düşünmemiz gerek." burnunu çekmişti. Yavaşça kalkarken gülümseyerek gerindi.
"Terapin için teşekkürler fakat aynı hocalardan ders aldığımızı hep unutuyorsun Kook. İşin tuhaf yanı onlar gibi olmaya başladığımızı, bu görüşleri bizimkiyle özdeşleştirmeyi çok iyi başarıyorlar."
Başımı sallayarak onu onaylamıştım. Ayağa kalkarak çıktığımızda aniden koridorun başından kaçan bedenle -ya da gördüğüm sadece bir yanılgıydı.- kaşlarım çatılmıştı.
"Gördün mü?"
"Neyi?"
"Biri, bizi görünce gitti hemen. Sanki bizi gözlüyordu."
"Sanmam, okuldayız sonuçta. Güvendeyiz."
"Geçen sefer hiç de öyle olmamıştı.. neyse."İkimiz dışarıya çıktığımızda Twice sahnedeydi hâlâ. Hava kararıyordu, çalışanların alelacele kurduğu masalardan anlaşılan oydu ki tanışma faslı gelecekti. Kaynaşabilecektik idollerle.
Eskiden olsa ağlaya zırlaya hepsiyle tanışmak için can atacak olan benliğim beni terk etmiş, geriye herkesten uzak durmak isteyen biri kalmıştı.
Jimin herkesin masaların etrafında üçlü beşli durmasını pek bir ilgisiz izlediğimi fark etmişti. Her nolursa olsun tanışması gereken idolleri kendi masasına çekeceğinden emin olduğum için onu bu görevde bir süre tek bırakma kararı almıştım. Masaların kurulmaya başladığı alandan uzaklaştığım patika yolun sonunda okulun arka yüzü vardı. Deniz kenarı bu yolda yürümek bana huzur veren nadide şeylerdendi ve insanların ilgisinin nadiren buradan uzak olması da burayı pahabiçilmez kılıyordu.
Herkes ayakta saatlerce duracakları masaya erkenden yerleşirken de benim için tamamen boş kalmış olan patikada ilerlemeye başladım. Adımlarım beni Taehyung ile eskiden buluştuğumuz noktaya vardırdığında onun yaslandığı ağaca başka biri yaslanmış, sigarasını içiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐑𝐄 𝐘𝐎𝐔 𝐒𝐔𝐑𝐄? | 𝐲𝐨𝐨𝐧𝐤𝐨𝐨𝐤.
FanfictionÜniversitedeki gizli aşkı Taehyung'un katilini bulmaya çalışan Jungkook, kalbini yeni birine kaptırır. . .