𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝟓. 𝐋𝐨𝐬𝐭.

37 3 0
                                    

Bilinmedik bir hüzün var içimde,
Bir gariplik.
Anladım ki ya ben fazlayım bu şehirde
Ya da biri eksik.

Elimdeki telefonun yere düşüşünden sonrası git gellerle doluydu.
Gözlerimi nasıl açtığımı hatırlamaz, nefes almayı unutur olmuştum.

Hastaneye vardığımızda donuk bir ifadeyle annem ve babamın kaldığı yoğun bakım odaları arasında mekik dokur olmuştum.

Yani en son hatırladığım şey buydu.

Önce annemin, sonrasında ise babamın acı haberini almıştık.

Sakinleştiriciler, ağlamalar, bağırışlar...

Ölmesi için küçük ellerimle her gün dua ettiğim ailemin acı kaybı neden yine beni bu denli yıpratıyordu?

Annem kürkçü dükkanıydı.
Ben ise ona dönüp duran tilki.

Hayat.

Ellerimden tutup yürümeyi öğrettikleri bahçeden ilk kez tek başıma adımlayarak giriyordum.

Yalnız olduğumu bilerek.

Bir daha gelmeyeceklerdi.

Bir daha o canavar beni bulmayacaktı.

Yanağımdaki çizik izine gitti elim. Derin bir nefes almış, güllerle dolu bahçenin bitimindeki evimize son bir kez giriş yapmıştım.

Ne de tuhaftı, korkarak saklandığım her bir köşe artık sığamayacağım kadar küçüktü.

Ev ise bir o kadar yalnız.

Yavaş adımlarla son bir kez gezdim evin içini.

Üst kata çıktım, odama. Birkaç eşyam dışında bana aitlik hissettiren hiçbir şey yoktu.

Onları da istemedim. Hiçbir şey benimle gelsin istemedim.

Yakmak istedim bu evi. Anılarımla beraber unutup gömmek.

"Jeongguk."

Duyduğum sesle aniden dönerken onu görmemle rahatlamıştım. Kolları arasına girerek omzuna başımı yaslarken ağlamaya dahi takatimin olmadığını fark etmiştim ilk kez.

"Acı verici olmalı."

"Bunca acımın yegane sebebi olan insanlar öldü aslında. Bir savaştı bu Taehyung. Artık bitti. Kazandım. Kazanmak da kaybetmek kadar acıymış meğer."

Derin bir sessizlik vardı. Yatağımda uzanmış, bir süre dinlendikten sonra emlakçı ile anlaşıp ev ile beraber her şeyin satılması adına anlaşmıştık.

En son yatakta uyuya kaldığımı hatırlıyordum. Birkaç saat uyumuş olmam da muhtemeldi. Elindeki aile resimlerimizle beni uyandırmasaydı, büyük ihtimal de uyanmazdım.

"Gel. Geçmişini yakalım birlikte."

Her şey silikti. Donmuş bir şekilde yaşıyordum sanki. Bedenim hareket ediyordu ama ruhum terk etmişti beni.

Teneke bidonun içinde ateş yakmıştı. Beni bekliyordu o ateş. Yüreğimde de aynısının olduğunu hissetmiştim o anda.

Yavaşça almıştım resimleri elinden, teker teker bakmak için gerekli mentale sahip olduğuma inancım yoktu.

Tenekenin içine attım hepsini bir çırpıda. Yüreğimden kopan giden her şey anısına son bir törendi bu.

Cenazesine bile katılmayacağım ailemi son uğurlamam bu şekildeydi.

...

-5 ay sonra.-

Derslerin bitmesinden sonra Jimin ile beraber kütüphaneye geçmiştik. Son sınavlar geliyordu.

𝐀𝐑𝐄 𝐘𝐎𝐔 𝐒𝐔𝐑𝐄? | 𝐲𝐨𝐨𝐧𝐤𝐨𝐨𝐤.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin