𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝟔. 𝐍𝐞𝐰 𝐌𝐚𝐭𝐞.

27 4 0
                                    

İlerideki okuyucularıma şimdiden merhabalar demek istiyorum. Bölümlerin kısalığından şikayet etmeden buraya kadar geldiğiniz için de ayrıca bir teşekkürü borç bilirim. Geçmişte yaşananları nasıl aktaracağımı bulamadığım için bölüm yayınlamaktan başka çarem kalmamıştı. Bu yüzden biraz hızlı gittik. Şimdi hızımızı biraz düşürelim. Jeon Jungkook'un hayatına hoş geldiniz. Bu kitabın sonunda sizi kendinizle yüzleştirmemi bekleyecek, sonuna kadar okuyacak gelecekteki okurlarıma ise şimdiden teşekkürler. Ben Lamina, siz değerli okurlara keyifli dakikalar dilerim.

□□□

"Sonrasında ise polislerle bir süre hatırlayıp hatırlamadığımı tartıştık. Taehyung'u son kez görmeme izin vermediler. Onun cenaze törenine katılmak ise..." derin bir nefes vermiştim. Gözlerim doluyordu. "Yapamadım. İşte, benim hayat hikayem bu kadar. Olanlar üzerinden tam 3 ay geçti fakat okulun açılmasına 1 gün olması olanları sürekli düşünmeme sebebiyet veriyor. Ayaklarım geri geri gidiyor resmen, Namjoon."

Namjoon dediklerimi ufak notlarla kucağındaki deftere not alırken gözlüğünü çıkartıp bana bakmıştı. "Yaşadıkların çok ani gelmiş olmalı Kook, ağır bir depresyon dönemi geçirmişsin. Ama bizim elimizde bir artı var. Artık tutunmak istiyorsun, devam edebilmek. İstemekle bile ne kadar büyük bir adım attığının farkında olmalısın."

İstiyor muydum sahiden?
Bu düşünceyi gözardı etmeme kalmadan Joon, aklımdakileri bizzat yüzüme söylemişti.

"Biliyorum, istemediğini düşünüyorsun. Ama kalkıp gelmen tüm bu isteğin aslında bir eylemi. Bu yüzden," kalkıp defterini kapatmış, önündeki sehpaya indirdikten sonra ellerini kavuşturmuştu. "Sakın ola ki buraya gelmekten cayma. Olan bitenler hakkında düşünceni daha detaylı bir şekilde alacağım."

Başımı sallayarak ben de ayağa kalkmış, elini sıktıktan sonra vedalaşarak klinikten çıkmıştım.

Ellerim cebimde adımlarken gözlerimin tarifsiz şekilde sızlaması fakat göz yaşı dökemeyecek kadar pınarlarımın kuruduğunu bir kez daha fark etmiştim. Derin bir nefes vererek başımı iki yana hafifçe salladım. Kendime gelmem gerekiyordu.

Cebimin titremesi ile telefonumu çıkartarak gelen mesaja baktım. Jimin'den idi. Okul açılmadan önce alışverişe çıkmamız gerektiği ile ilgili bir mesaj atmıştı.

Müsait olmadığımı belirterek onun bana gelmesine dair bir mesaj bıraktıktan sonra motorun yanında durdum. Ağır hakaretler, tehditler ve yoğun baskı sonucu derin bir nefes vermiştim. Tamam, gidecektik artık kurtuluş yoktu. Ceketimi ve kaskımı üzerime geçirdikten sonra kafeye sürmüştüm, bir şeyler içip alışverişe çıkacaktık yarınki şenlik için.

Kavşağı döndüğüm sırada önüme dalan araba ile kornaya bastım birkaç defa. Arabanın aniden sağda durması ile ben de arkasında durarak motordan inmeden baktım. "Hayırdır bir sorun mu var?"

Arabadan inen kahve saçlı çocuk gözlerini kısarak bana baktı, sannki gözleri kısık değilmiş gibi tamamen kaybolmuştu. Asla bir umursama belirtisi göstermemişti. Dudaklarını aynı keyifsizlik ile aralarken konuşma tenezzülünde bulunmuştu. "Önüme çıkan sendin."

"Ne?!" Kaskımın camını açarak öne doğru gelmiştim biraz. "Aniden önüme kıran kim? Üzerine doğru gelmedim sen direkt önüme geldi- ah tamam anladım. İnkarın geçmeyecek senin, uğraşamam."

Beni görmesiyle bakışlarının anlık bir değişime uğradığını hissetmiştim. Ya da bana öyle gelmişti. Kimdi bu çocuk?
Umursamamaya karar vermiş, kaskımın önünü kapatarak yola devam etmiştim.

Arkamdan bir süre geldiğini aynadan görsem de sonradan yollarımız ayrılmıştı. Jimin'in bulunduğu kafenin önünde motoru park ederek inmiş, kaskımı çıkartarak saçlarımı karıştırmıştım.

𝐀𝐑𝐄 𝐘𝐎𝐔 𝐒𝐔𝐑𝐄? | 𝐲𝐨𝐨𝐧𝐤𝐨𝐨𝐤.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin