chapter 16. taxi.

15 2 0
                                    

200 okunmamız kutlu olsun. 🥳🥳
Nice 200 binlere diyerek size iyi okumalar diliyorum.

....

-Namjoon'un ağzından.-

Nefes nefese kendimi yatakta Jin'in yanına attıktan sonra bana baktığını hissetmemle bakışlarımı ona çevirmiştim.
"Hm?"

"Hiç.." eli saçlarımda gezinmeye başladığında derin bir nefes vermiştim. Benim sakinleştiricim de oydu. "Sadece özledim."

Herkese manipülatif, sizi üzen veyahut işi düşünce gelen insanlardan uzak kalması için tembihlerken benim de pek bir farkım olmuyordu.

O ne zaman gelse, ben o zaman ona aittim.

O ne zaman giderse, ben onu beklerdim.

Bunu değiştirmek gibi bir çabamız da yoktu artık.

"Neden gittin Jin? Bu sefer ne için?" Sorduğum soru ile eli düşmüştü saçlarımdan.

"Elimde olan sebepler değildi Namjoon. Ailemin baskısı söz konusuydu."

"Yine." onu kollarım arasına çekerek başını göğsüme yasladım. Göz yaşlarının göğsüme aktığını hissetmiştim.
"Şşht, ağlama. Ben seni affetmeyi öğrendim. Eğer.. bir gün seni beklemeyi bırakabilirsem o zaman iş işten geçmiş demektir."

"Artık burada kalıcıyım.. o saçma sapan aile işleri tamamen bitti. Öğretmen olarak geldim. Asıl mesleğimi yapabilirim artık Namjoon, bir zamanlar hayalini kurduğumuz gibi." üzerime bacağını sararak göğsümü okşamaya başlaması ile gözlerim gözlerine kenetlenmişti.

"Bir zamanlar hayal kuran Namjoon'u yeniden getirebilecek mi bunlar Jin?"

"Namjoon.. anlamıyorsun. Zorundaydım."

"Gidebilirdik. Kaçıp bu sisteme rest çekebilirdik."

"Namjoon." histerik bir şekilde gülmüştü Jin. Hararetli tartışmamıza tuz biber olmuştu adeta.
"Bu sistemden kaçamazdım. Sistemin kendisi olmak zorundaydım. Zorundaydım ki özgür kalabileyim."

"Deli zırvası bunlar. Gitseydik kimse peşimize düşmezdi."  dediğimle gülmüştü yeniden. Ellerini yüzüne kapatarak derin bir nefes alıp vermiş, ellerini bana göstererek fısıldamıştı.
"Onlara karşı gelmeyen bu elleri bırakmayacaklardı Joon. Beni iliğime dek sömürmeden bırakmayacaklardı. Diğerlerini de öyle."

"Her ne yaptıysan," derin bir nefes vererek ona dönmüş, dudaklarına uzanıp yumuşak bir öpücük bıraktıktan sonra gözlerine bakmıştım.
"Bir daha yaptığında burada seni beklemeyeceğim. Bunu bilmiş ol yeterli."

Arkamı dönerek gözlerimi yumduğumda güneş ışıkları yeni yeni vurmaya başlamıştı pencereden içeriye doğru.

Jin ise pantolonunu sessizce giydikten sonra gömleğini de giyinip çıkmıştı evimden.

Yine ve yine düşüncelerim arasında uyuya kalmıştım.

...

-Jungkook'un ağzından.-

Günler birbirini kovalarken pek fazla yaptığımız bir şey yoktu. Her ne kadar cevap alamayacağımı bilsem de cevap alamamış olmak ikimizin de arasında büyük bir boşluk bırakmıştı.

"Seni seviyorum Yoongi."

"Özür dilerim Jeon, şu an bunları düşünemem."

Jimin ile kahvelerimizi içerken süregelen tartışmamızın sebebi buydu.

"Biz şimdi neyiz anasını satayım? Bir de diyor ki sevgili falan değiliz! Madem bu kadar değer veriyorsun, neden sevgi kırıntısı beslemiyorsun? Ha besliyorsan neden söylediğim şeyi cevapsız bırakıyorsun? Of. Kafam şişti."

𝐀𝐑𝐄 𝐘𝐎𝐔 𝐒𝐔𝐑𝐄? | 𝐲𝐨𝐨𝐧𝐤𝐨𝐨𝐤.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin