~Barış~
İnsan bazen sigaraya, bazen bir yiyeceğe, bazen telefona bazen de bir spora bağımlı hale gelebilir.
Ben, Barış Alper Yılmaz ise, bir ay çıktıktan sonra Eylül Şahin'e bağımlı olmuştum.
İlk İstanbul'a geldiğim zaman haftanın nerdeyse her günü antrenmanım oluyordu. Bu çalışma koşuluyla hiç ilişkim olabileceğini düşünmezdim. Ama haftada bir gün görebildiğim bu kız, bu konudan bir kere yakınmadı. Eylül zaten sıkı çalışmasını gerektiren bir üniversitedeydi, bir de Erasmus çıksın diye uğraştığı için mükemmel notlara sahip olması gerektiğini söylerdi hep.
Fransız edebiyatı okuyordu ve yazmaya karşı da büyük bir ilgisi vardı. Okulun dergisinin de baş editörüydü. Bunlar bir yana bir yandan da haftanın beş günü bir kahvecide baristalık yapıyordu. Arada da çeviriler yaparak ya da yazılar satarak para kazanmaya çalışıyordu.
Böyle bir temposu varken o da bana fazla vakit ayırmıyordu ama ayırmak için gösterdiği özen benim için her şeyden değerliydi."Ya Eylül, biliyorum sınavların başlıyor yakında ama haftaya maçım var. Gelmek ister misin ?"
"Olur! Gelirim, hem bende kafamı dağıtırım"
Uykusuzluktan gözlerinin altı çöksün, yine de gelir maçlarımı izlemeye. Bazen benim ona ısrar etmem gerekir bi maçı geçip dinlenmesi için.
"Tamam ama evden izlicem söz. Hatta Sinan Engin'in seni övüşünü dinlemek için maç sonrası beyaz futbolu da izleyeceğim"
Eylül dilinde, bu kanepede uyuya kalacağım demek. O futbolu sevmiyor ben de edebiyatı, ne yapalım.
Ama olsun yine de zorlamıştım kendimi okumaya, kızı etkileyebilmek için.
Küçük bir "Sefiller"i okuma girişimim olmuştu ama Eylül'ün benimle dalga geçmesiyle son bulmuştu."Barış sen onu sevmezsin ki ?"
"Niye sevmeyeyim kızım ? Onlar da sefil bende sefilim, anlaştık biz"
"Senin neren sefil be !"
"Ya sorma, bi kız var da. Pek ilgi gösteremiyor bana, sevmiyor herhalde, sefil oldum peşinde."
"Allah allah, kimmiş bu hanım kız ?"
"Tanısan seversin baya. Ufak cilveli bi şey. Böyle kedi gibi."
O sırada karşımda dikilen, bana siyah bir kedi yavrusunu anımsatan, sevgilimi kucağıma çektim. İtiraz etmeden gelip kollarını doladı boynuma.
"Yazık kitapçağıca, kitabı adı gibi sefil etmişsin Barış. Çok hırpalamışsın. İnanmıyorum sayfaları mı katladın sen!?"
Elimden kitabı alıp kalktı. Kitaplığın içinden bir şeyler aradı. Sonunda aradığını bulmuş gibi bir ses çıkarıp yanıma geri geldi.
"Al bak bunu oku okuyacaksan, bundan sıkılmazsın"
Elime tutuşturduğu kitap Jules Verne, Denizlerin Altında Yirmi Bin Fersah. Aklınca bana çoçuk kitabı vererek dalga geçecek, cadı şey.
"Kızım bu ortaokulda bize inatla okutmaya çalıştıkları, benim de başkalarında dinlediğim kitap.
Sen buldun tabi salak bi adam, gönlünce eğlen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hoşçakal Kadar - Barış Alper Yılmaz
RomanceBenim orada bu kızın bipolar psikopatın teki olduğunu fark edip başımdan salmam lazımdı ama işte yapamadık aldık başımıza bi dert. Hala çekiyorum acısı. Sevmedin mi beni Hoşça kal kadar