Bölüm 9 - Pozitif ve Negatif testler

169 14 0
                                    







"Barış hiç biz ayrıyken başkasıyla birlikte oldun mu ?"

Barış bi anda oksijenin nasıl solunduğunu unuttu.

"Eylül, hayır. Bunu nereden çıkarıyorsun? Hiçbir şey olmadı, ben kimseyle birlikte olmadım."
Anında pişman oldu hayır dediğimde. Yalan söylememeliydi, farkındaydı. Ama hatırlamayı bile beceremediği kısa bi gece için aralarını açmaya değmezdi ki
Ama Eylül için durum aynı değildi. Başkasıyla birlikte olmuş olması değildi konu, ona yalan söylemesiydi.
Ayrıyken yaptığı şeylere karışamazdı. Üzülmüştü, duyduğunda ama yinede sonuçta aldatılmamıştı. Kızamazdı. Ama Barış'ın onun gözünün içine baka baka hayır demesine kızabilirdi.

Eylül'ün bakışları Barış'a sabitlendi, gözlerinde bir anlam arıyordu. Sessizce derin bir nefes aldı. "Barış," dedi usulca, "Gerçekten bana yalan mı söyleyeceksin?"

Barış duraksadı. Yalan söylemek istedi, her şeyi inkâr edip geride bırakmayı denemek. Ama Eylül'ün ona nasıl baktığını gördü; gözlerinde yalnızca bir hakikatin açığa çıkmasını isteyen o derin bakışı.

"Eylül, böyle şeyler söyleme. Ne dediğinin farkında mısın?" dedi, sesi çatallaşmaya başlamıştı. "Ben seni seviyorum. Hep seni düşündüm, seni istedim. Neden böyle bir şey yapayım?"

Eylül hafifçe kafasını salladı, gözleri yaşlarla dolmaya başlamıştı ama gözyaşlarını tutmaya kararlıydı. "Barış, bana doğruyu söyle," dedi. "Biliyorum. Görüyorum. O kadar uzun zamandır seni tanıyorum ki... Yalan söylediğini hissediyorum."

Barış'ın nefesi hızlandı, eli istemsizce saçlarına gitti. "Yapmadım," diye tekrarladı, ama sesi gittikçe zayıflıyordu.

Eylül derin bir iç çekti. "Barış, her kelimen seni ele veriyor. Kaçışın, gözlerini kaçırışın... O kadar tanıdık ki. Kendine bile itiraf edemiyorsun."

Barış'ın gözleri büyüdü, bir şeyler söylemek istedi ama kelimeler dudaklarında asılı kaldı. Eylül gözlerindeki yaşları silmeye çalışırken, yüzündeki hayal kırıklığı açıkça görülüyordu.

"Beni aptal yerine koyma, Barış," dedi Eylül. "Bunu hak etmiyorum."


~Barış~

O günden sonra barışmış olsak da aramızda bir soğukluk vardı. Ona yalan söylediğim için her zerrem pişmandı. Ama daha yeni ona kavuşmuşken berbat etmek beni korkutuyordu. Ama yağmur ardında fırtınayla gelir.
Aramızdaki gerilim sonunda şimşeklerin çakmasına sebep oldu. Hepsi de tek gecelik bir yanlış anlaşılmayla.

Kapının deli gibi çalınmasıyla kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda Tuncay abi ve yanında bir kızla karşılaştım. Tuncay abinin bakışları beni her an öldürebilir gibiydi.

"Konuşmamız lazım Barış efendi."



~~~~~~

"Ne demek hamileyim. Hayır yok öyle bi şey"

"Ya ben mi seçtim amına koyaayım. Senin spermin dolayısıyla gerçekleşti bu, hiç ağlayıp zırlama"

"Ya ne spermi ne beni, hayır ya kanul etmiyorum ben. Tuncay abi vallaha benim değildir, yok yok değildir değildir"

Hoşçakal Kadar  -  Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin