Altımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimin dolması bir oldu. İlk defa yaşanmıyordu ama yine de umutluydum bu sefer. Telefonu kapıp Barış'ı aradım.
"Alo, güzelim noldu ?"
"Barış..."
"Eylül iyi misin ? Bebeğe bi şey mi oldu ?"
"Barış suyum geldi"
Bunu söylerken artık ağlamaya başlamıştım. Barış'ın da korktuğunu sessizliğinden anlamıştım.
"Geliyorum hemen"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Barış daha çok erken"
"Eylül sakin ol bi şey olmicak"
Ağlamamak için uğraşıyordum ama bi yandan kasıklarımdaki acı bi yandan da bebeğimi kaybedeceğim korkusuyla kendimi durduramıyordum. 6. aya girmemin üzerinden daha bir hafta geçmişti.
İlk hamileliğimde bebek istemiyordum bile.
Hem evli değildim, hem de okulum daha bitmemişti.
Barış benden üç yaş büyük olmasına rağmen o da gençti. Kariyeri de iyi gitmeye başlamıştı, baba olmaya onun da hevesi yoktu. Aldırmayı kabullenmişken, Barış eve galatasaraylı yeni doğan setiyle geldi."Ya Eylül, Ciro gibi bi oğlumuz olsa fena mı olur ? Aldırmasak mı ?"
Barış bi anda kendini yılın babası ilan etti ve beni de anne olma fikrine alıştırdı. Zaten bebekleri seviyodum, bide Barış eve bebek oyuncaklarıyla gelmeye başlayınca zamanı olmasa da ben bu bebeği benimsemeye başladım. Lorelei Gilmore triplerine girdim. İsim falan bakmaya başladık. Cinsiyeti belli olsun da beşik takımı bakalım diye beklerken, başta aldırmayı düşündüğüm bebeği 3. ayımda düşürdüm. Kendimizi hastenede bulduk.
"Eylül'üm ağlama artık, hem zaten istemiyodun, demek ki zamanı değilmiş daha"
"EVET İSTEMİYODUM BARIŞ, SENİN YÜZÜNDEN ANNE OLMAYI İSTEDİM BEN, SEN İSTETTİN BANA!"
Biliyorum Barış'ın suçu değildi. O da üzgündü benim kadar. Ama sinirliydim, üzgündüm, annelik fikrine kaptırmıştım bi kere kendimi. Bütün mutsuzluğumu sinirimi de Barış'tan çıkarmıştım. İlişkimiz bu bebekten sonra her gün biraz daha kötüleşti. Aramızdaki gerginlik durmadan arttı. En son Barış'ın ailesinin Rize'den ziyarete gelmesiyle bardak taştı.
"Kızım bu köfte niye böyle oldu? "
Barış annesinin koluna hafiften vurdu. "Anne!"
"Ne var Emine teyze ? Normal İzmir köfte"
Olaydan daha 2 hafta geçmişti. Barış'ın ailesi biliyodu bebeği de düşüğü de. Zaten normalde de kadın benden haz etmez bide hamile kalıp evlenmeyi reddedince kadın iyice bana katlanamaz hale geldi.
"Hee, sizin bu ege yemekleri bi tuhaf oluyodu doğru"
Barış'ın anası olmasa iki saniye katlanmam şu kadına.
"Ben gidiyim bi çay koyayım" Yoksa kafanı duvarlara sürtüp intihar etçem. Çay koyup dönerken kadının hakkımda konuştuğunu duydum."Demiyum demiyum derim da ben şaşırmadım bunun düşük ettiğine, baksana sıska bi şey. Sigarası alkolü de vardur binun"
"Anne hamile kalınca bi kere ağzına sürmedi kız. Günahını alma"
"Hayır evlenmeyu de kabul etmedi, madem bir hata yaptin bari sorumluluk al."
Yanlış anlaşılmasın Barış'ı çok seviyorum ama onunla evlenmek !?
Bi kere Barış çok asabi, laz inadı da var. E bende kolay değilim onun da farkındayım. Ben ak derim Barış kara der. Bir konuda kavga etmesek kıyamet kopar. O sporcu, ben sporu izleyen konumunda değilsem ucunda ölüm olsa yapmam.
Ben edebiyat okuyorum, Barış eline kitap alıcağına zıkkımın kökünü yer.
O Rizeli, ben İzmirliyim. Ben gece hayatı severim, o sabah beşte antremana gider. Barış'ın ailesi dindar, benimkiler camiye yaklaşmaz.
Zıtlıkları saymaya devam etsem bölüm bitmez. Ama işte zıt kutupların birbirini çekişi mi dersiniz bilmem, bi şekilde düştük bu Karadenizli uşağa.
Ama dediğim gibi, evlilik zor. Annemle babamınki gibi bi evliliğim olsun istemiyorum. Onlar yıllarca çocuk var diye boşanmayıp gözümün önünde birbirlerine saymadıkları küfürü bırakmadılar.
Bende çocuk var diye emin olmadığım bi evlilik yapmak istemedim napıyım ?"Bebek de ondan düştü bence"
Bu son cümle artık çizgiyi aşırmıştı. Bağırarak girdiğim salon arenaya dönüştü, Barış güç bela çıkardı annesini evden. Ama kavga bitmedi, bu sefer de Barış annesine tahammül edemediğim için bana sinirlendi. Ben altta kalır mıyım? Asla.
E ayrıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hoşçakal Kadar - Barış Alper Yılmaz
RomanceBenim orda bu kızın bipolar psikopatın teki olduğunu fark edip başımdan salmam lazımdı ama işte yapamadık aldık başımıza bi dert. Hala çekiyorum acısı. Sevmedin mi beni Hoşça kal kadar