~4~

192 46 2
                                    

 Annemi arayıp gece çalışacağımı haber verdikten sonra yavaş yavaş dolmakta olan kafenin salonuna geçtim. Tek tek siparişleri alıp siparişleri verirken zamanın nasıl geçtiğini anlamadan öğlen olmuştu bile. Bir şeyler atıştırmak için Zeynep ile kafenin personele özel bölümüne geçtik.

Zaynep benim dokuzuncu sınıftan beri arkadaşımdı. Doğru düzgün arkadaşım olmadığı için en yakın arkadaşım sayılabilirdi. Çoğunlukla boş ve çok konuşmasına sinir olsam da günün büyük kısmında beraberdik. Yazlıklarımız da birbirine çok yakın olduğu için dolayısıyla yazları da beraberiz.

İlk kez bu yaz bir kafede çalışmaya karar verdik. Bunun nedeni de Korhan'ın ölümüydü aslında. Korhan benim çocukluk arkadaşımdı, aynı okullarda okuduk hep ve ben ona aşıktım. Evet. O bunu hiç bilmedi, söyleyemedim ama aşıktım.

Sürekli birlikteydik. Onun varlığına öyle alışkındım ki yokluğunu kabullenemiyorum. Korhan ölmüş olamaz! Korhan ölemez! Korhan beni yalnız bırakamaz! Gerçekler çok ağır geliyordu. Elim onun numarasına gittiğinde aslında onun olmadığını sonradan hatırlıyorum, yüzüme çok sert çarpıyor. Kabullenemiyorum işte. O lanet kazanın üstünden yaklaşık 9 ay geçmesine rağmen kabullenemiyorum, kabullenmek istemiyorum. 

"Korhan ölmüş olamaz!" diye bağırdığımda elimde çay bardağının kırık parçalarını ve sıcak kanı hissettim. Zeynep telaşla elindeki bezle avucumu temizlemeye çalışsa da kanı durduramıyordu. Patrondan izin alıp beni yandaki sağlık ocağına götürmek zorunda kaldı. Aslında canım acımıyordu, sağlık ocağına gitmeyi de istemedim ama Zeynep beni dinlemedi. 

Yaralı elim elinde, "Canım sakin ol" diye diye sağlık ocağına getirdi beni. Hemşire kesiklerin çok derin olmadığını ve daha dikkatli olmam gerektiği saçmalıklarını sayarken bir yandan da elime pansuman yapıyordu. 

Sağlık ocağından çıktığımızda Zeynep "Canım sen eve git, ben Remzi abiye durumu anlatırım" dediğinde sert bir dille karşı çıktım. Eve gitmem bir şeyi değiştirmezdi, aksine Korhan'ın halisünasyonlarıyla uğraşırdım. Kafeye geri döndüğümüzde her yer dopdoluydu. Bir de bunlarla uğraşmak vardı şimdi, of!

Hava kararmaya başlamıştı. Cuma gününde olmamızdan kaynaklanan bu yoğun kalabalık, üstüne tüm gün çalışıyor olmam da eklenince benim için işkence haline dönüşüyordu. Masa masa dolaşıp siparişleri alırken şu an siparişini alacağım masada oturanların sabahki gerizekalılar olduğunu gördüm. Kendimi tutamayarak "E yuh ama" diye tepki verdim. Beni farkeden, içki kokan, adını bilmediğim gerizekalı "Sen beni mi takip ediyorsun" diye çıkıştı tatlı sert. "Seni ne takip edicem ya ben burda çalışıyorum" diye cevap verdim. 

Masadakiler ilgiyle beni izlerken cevabımı hiç duymamış gibi "Geçmiş olsun, bu sefer de elini mi sakatladın" derken yanıma gelen Remzi Bey'i farkettim. "Sen rahatsız olma Defnecim, siparişleri ben alırım" derken ölümcül bakışlar atıyordu. Derhal özür dileyip ne istediklerini sordum. Grubun baş gerizekalısı beni duymamış gibi "Aaa adın Defne mi? Ben de Çağın, memnun oldum" dedi. Kendi kendime "Sorduk mu" derken, onlara tekrar siparişlerini sordum. 

İçeri girip sipariş listesini verirken Zeynep "Kııız o muhabbet ettiğin çocuk kim" diye sordu. Zeynep'e tip tip bir bakış fırlatırken "Sabah sahilde tanıştık. Aslında tanışmadık görüştük. Ya görüşme de değil. Of her neyse Zeynep önemli bişey değil" deyip hazır olan siparişlerini geri götürmek için tepsiyi elime aldım. 

Masalarına gidip siparişleri dağıtırken Çağın isimli şahsın beyaz çikolatalı kahvesini eline uzattım. Fakat beyefendi gerizekalılığını konuşturup tutmayı beceremeyince, kahve bazı olmadık yerleri dahil bacaklarına döküldü ve kalın bir çığlıkla ayağa fırladı. Kendimi tepsideki bez ile pantolonunu temizlemeye çalışırken buldum. Hemen masanın yanında biten Remzi Bey'in de gözünü boyamaya çalışmak için özürler sıralıyordum. 

Remzi Bey hafifçe kolumdan tutup "Defne bugün iyi değilsin sen, bu kadar yeter. Git eve biraz dinlen yarın devam edersin" dedi. Mahçup bi şekilde yüzüne bakarken o Çağın'dan özür diliyordu. Hızla içeri girip önlüğümü çıkardım ve Zeynep'e kuru bir iyi akşamlar dileyerek evin yolunu tuttum. 

Senin Problemin Ne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin