Öğlene kadar olan mesaiyi de bitirince üçümüz tekrar eve döndük. Monoton bir gün olmasına rağmen niyeyse bu gün yorulmuştum. O yüzden akşamki partiye kadar dışarı çıkma gibi bir düşüncem yoktu. Biraz uyusam iyi olacak diye düşündüm ve annemlere beni uyandırmaları gereken saati bildirdikten sonra doğruca yatağıma gittim.
Annem istediğim saatte gelip beni uyandırırken "Ilgaz nerde?" diye sordum. Onun da uyuduğunu öğrenince annemden uyandırmasını rica ederek yavaş yavaş hazırlanmaya başladım.
Dolabımın kapağını açıp şöyle bir baktım. Zeynep'le konuştuğumuz gibi fıstık yeşili elbisemi giysem mi diye bir tereddüt yaşadım. Sonrasında "Amaaan altı üstü bir parti" deyip o elbisemde karar kıldım.
Ilık bir duştan sonra hazırlanmaya başladım. Elbisemi üzerime geçirdikten sonra saçımı düzleştirdim ve makyajımı yaptım. Bu süre zarfında Ilgaz'dan ses seda çıkmıyordu. Acaba uyanmadı mı diye odasına giderken koridorda karşılaştık. Koyu bir jean üzerine şık bir gömlek giymişti. Beni görünce "Bu elbise ne kızım" diye söylenmeye başladı. "Ne varmış elbisemde" diye elbisemi incelerken "O çok kısa git hemen değiştir onu" diye bana emir vermeye başladı. Ilgaz beye de bak sen.
"Ilgaz şaka yapıyorsun dimi?" diye tatlı sert çıkıştım. "Yoo çok ciddiyim" diye cevap verince bi duraksadım. Elbisem güzeldi ve ben değiştirmek istemiyordum ki! Bu yüzden Ilgaz'a minik sevimli köpek yavrusu bakışları atmaya başladım. Ilgaz da öfleyerek "Tamam ama yanımdan ayrılmıycaksın bak" diye beni uyarınca teşekkür mahiyetinde başımı hafifçe öne eğdim.
Telefonumun çalmasıyla sohbetimiz sonlanırken arayanın Zeynep olduğunu gördüm. Neşeli bir sesle "Ben hazırım" diye açtı telefonu. Ilgaz'ı şöyle bir süzerek "Tamam canım biz de hazırız, şimdi çıkıyoruz sen taksi çağır" deyip telefonu kapattım.
Annemlere hoşçakal deyip evden çıkarken, arkamızdan 'dikkatli olun'lar sıralanıyordu. Bir iki dakikaya Zeyneplerin yazlığın önüne gittiğimizde önümüzde duran taksiye atladık. Ilgaz Zeynep'e "Çok güzel olmuşsun" diye iltifatlar dizerken bense ikimizin eteği arasındaki farkı inceliyordum. Hemen hemen aynıydı hatta Zeynepinki daha da kısaydı ama ona "Çok güzel olmuşsun", bana "O elbise çok kısa".
Çok kısa bir yolculuktan sonra, partinin olduğunu düşündüğüm gösterişli bir kapının önünde indik. Çocukluğumdan beri yazları buradaydım fakat bu gece kulübünü hiç duymamıştım. Yeni açılmış olsa gerek diye düşünerek Ilgaz'ın koluna girdim. Alışılmış kulüplerden değil gibi görünüyordu. Diğerlerinden bir farkı vardı fakat o farkı çözememiştim.
Üçümüz gözümüze kestirdiğimiz bir masaya doğru ilerlerken, şarkılar çalmaya ve ışıklar hareketlenmeye çoktan başlamıştı. Birer bira söyledikten sonra Zeynep Ilgaz'a bir soru yöneltti: "Nerede okuyorsun?" Ilgaz da bekletmeden "Yıldız Teknik Üniversitesi'nde bilgisayar mühendisliği okuyorum" diye cevap verdi. Onunla daha önceki konuşmalarımızdan Zeyneple aynı sınıfta olduğumuzu bildiğinden sorma gereği duymadı diye düşündüm.
Müzik sisteminin başında duran adam bir şeyler konuşuyordu, ona kulak verdiğimizde her zamanki partilerden biraz farklı olabileceğini fakat bu partiyi bir dans ile açmak istediklerini söyledi. Ardından Grup Gündoğarken'in sevdiğim bir şarkısı yükselirken beni dansa kaldıracak mı diye gözlerimi Ilgaz'a çevirdim. O ise durumu anlayıp bana göz kırptıktan sonra Zeynep'in elini tutup dans pistine doğru yöneldi.
Yahu resmen sap gibi kalmıştım orda, kuzen satışına uğramıştım. Ben de romantikten uzak danslarını izlemeye koyuldum. Zeynep'in şu an titrediğini hissedebiliyordum, çünkü onu iyi tanıyordum. Ilgaz onun aksine bir o kadar rahat ve havalı görünüyordu.
Korhan burda olsaydı diye düşündüm. Beni yalnız bırakmamasını ve her zaman benimle oluşunu hatırladım. Ona o gün motorla gezme teklifi yapmasaydım belki şu an ben de şu pistte onun kollarında süzülüyor olacaktım. Adım gibi bildiğim kokusunu içime çekerken dünyanın en huzurlu insanı olacaktım.
Ama'lar boğazımda sıralanırken "Çok canım yanıyor Defne" deyişi kulaklarımda uğuldamaya başladı. Kanlı elini tuttuğumda titriyordu. O an onun yerinde ben olmak istedim. Kanlar içinde yatan ben olmak istedim. Ama ben değildim ve KORHAN ÖLMÜŞTÜ!
Ilgaz'ın kolumu tutup beni sarsmasıyla kendime geldim. Dans bitmiş ve hareketli müzik başlamıştı. İkisi de yüzüme endişeyle bakarken "Bilirsiniz işte, bazı şeyler hatırladım" deyip açıklama yapma gereği duydum. Ilgaz anlayışla sırtımı sıvazlarken Zeynep de şefkatli gözlerle bana bakıyordu.
Düşüncelerimden kurtulmak için "Güzel dans ettiniz" diyerek yüzüme sahte gülüşümü takmaya çalıştım. Zeynep'in yüzünün kızardığını tahmin edebiliyordum. Ilgaz "Sen de güzel izledin" deyip bana bakınca gülümsemek zorunda kaldım.
Çağın'ın masaya gelip "Selam millet" demesine çok şaşırmıştım. Endişeyle Ilgaz'ın yüzüne bakarken herhangi bir saldırıya geçmemesi için dua ediyordum. Kendisine pis pis bakan Ilgaz'ı gören Çağın, unuttuğu bir şeyi hatırlamış gibi "Dostum seninle kapatmadığımız bir hesap vardı hatırlarsan, gel dışarda bi konuşalım seninle" deyip kendisinin de yapmacık olduğunu bildiği gülümsemeyle Ilgaz'a baktı.
Ilgaz böyle bir teklifi hayatta reddetmezdi. Dünden razı bir şekilde bize dönüp "Siz bir yere ayrılmayın, ben şimdi geliyorum" dedi. Buna asla izin vermezdim. Sıkıca kolundan tutup "Hayır gitmeyeceksin Ilgaz" deyip itiraz istemez bir ses tonuyla konuştum. "Defnecim ısrar etme, şimdi geleceğim" deyip kolunu çekerken "O zaman biz de geliyoruz" deyip Ilgaz'ın peşine takıldım.
Her ne kadar itiraz etse de onu dinlemeyeceğimi de biliyordu. Kapıdan dışarı çıktığımızda ne olduğunu anlamadan Ilgaz'ın üstüne birkaç kişinin atladığını gördüm. Çığlık çığlığa aralarına girmeye çalışırken Ilgaz'ın hazırlıksız yakalandığını anlayabiliyordum. Zeyneple ayırmaya çalışırken bir yandan da bağırıyordum "Sizin yaptığınız şerefsizlik!" diye.
Ilgaz biraz toparlanınca bir iki tanesini sağlam uzaklaştırdı fakat baya darbe almış görünüyordu. Kapıdaki güvenlikler müdahale ederken Çağın şerefsizini kenardan zevkle izlediğini gördüm. Allahım o kadar sinirlenmiştim ki, bir de kenarda durup zevkle izlemesi... Deli olacaktım. Dayanamayıp suratına sağlam bir tokat yapıştırdım. Nasıl bir manyaksa yüzünde hoşuna gitmiş bir ifade vardı. Hızla Ilgaz'ın yanına dönüp hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledim. Ilgaz ise küfür saydırmakla meşguldü.
"İbneler, götleri yeseydi tek tek gelirlerdi kodumun çocukları"
Akşamki kaşı yine kanıyordu. Ona ek olarak dudağı da kanamıştı. "Ilgaz itiraz etmeyeceksin, hastaneye gideceğiz" diye olanca sesimle deli gibi bağırınca "Tamam bağırma gidicez" diye cevap verdi. Yoldan hızla bir taksi çevirip hastaneye doğru yola çıktık. Biraz kendime gelince Ilgaz'a dönerek "İyi misin?" deyip yanağına bir öpücük kondurdum. "Ya iyiyim, alışkınım ben. Sinirimi bozan yaptıkları şerefsizlik!" diye cevap verdi.
Hastaneye ulaştığımızda birkaç hastanın işinin bitmesini bekledikten sonra pansuman odasına girdik. Gerekli müdahaleyi uygulayan orta yaşlı hemşire, iyi akşamlar dileyip işini bitirdi.
Hastane; gece kulübünün aksine, yazlığa çok yakındı. Dönüşte yürümeye karar verip kapının önüne çıktık. Ilgaz'ın pansumanlı yüzüne bakıp yanaklarını avucumun arasında aldım. "Sana bir şey olacak diye çok korktum" dediğimde "Kıyamam ben sana" deyip boynuma sarıldı. Kollarını serbest bıraktığında "Bana bir şey olmaz merak etme" deyip kolunu omzuma attı ve yürümeye başladık.
Zeynep'i eve bırakıp eve doğru yol alırken Ilgaz durup "Bu gece sahilde uyumaya var mısın?" diye sordu. İşte tanıdığım Ilgaz! Aslında buna dünden razıyken "Ama teyzem yarın erkenden dönecek" deyip yüzümü astım. "Biz de sabah erkenden eve döneriz o zaman" deyip şeytani bir gülüş sergiledi. "Eşek sıpası ya" deyip annemlere haber vermesini söyledim.
Canlarım, umarım bölümleri beğeniyorsunuzdur. Olumlu&olumsuz tüm eleştirilerinizi benimle paylaşmanızı istiyorum. Umarım yedinci bölümü telafi edebilmişimdir :) Multimedia'da Defne'nin elbisesi ve Ilgaz ile Zeynep'in dans şarkısı var. Seviliyorsunuz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Problemin Ne?
Teen Fiction"Senin yüzünden" diyordu. "Her şey senin yüzünden" "Olanların suçlusu sensin" "Senin yüzünden!" #9 Temmuz 2015#