Akşam yemeğini evde yiyip sonrasında da dışarı çıkma planıyla eve döndük. Fakat önce teyzemden izin koparmamız gerekiyordu, ki çok zor olacağını sanmıyorduk. Eve vardığımızda anneannem ve kızları birlikte şen şakrak yemeği hazırlıyorlardı. Fırsatten istifade masayı kurmada yardımcı olurken en tatlı halimle teyzeme dönüp "Teyzeciiim, Ilgaz hafta sonundan sonra da kalabilir miii" dedim. Teyzem naz yapıyormuş gibi yapıp "Düşünmem lazım" dedi. Kimin teyzesi.
Cevabımı almıştım fakat iyice emin olmak için tekrar sordum "Bu evet demek dimi!". Teyzem yavaşça başını sallarken üstüne atlayıp ona kocaman sarıldım "Teşekkür ederim" diyerek. Teyzemden sonra sıra Ilgaz'a gelmişti. Birbirimize şeytani bir bakış fırlatıp boğuşurmuşçasına birbirimizin üstüne atladık. Anneannem "Bunlar hiç büyümeyecek" diye söylenirken annemler gülüyordu.
Yemeğimizi yedikten sonra odama çıkıp üzerime mavi elbisemi geçirdim. Saçlarımı hafif dalgalı yaptıktan sonra da hazırdım. Odadan çıktığımda Ilgaz'ın hala giyindiğini farkettim. Kapısının önüne gidip "Ekselansları iki saattir hazırlanamadı mı" deyip ona takılmamla kapıyı açması bir oldu. "Senin gibi birinin yanına yakışabilmem için çok süslenmem gerekti" diyerek bana playboy bakışı attıktan sonra "Ya abartma da yürü" deyip güldüm.
Gideceğimiz yer bir gece kulübüydü. Ilgaz'ın yanımda olmasından dolayı çok mutluydum. O varken iç dünyama dalmıyor ve halisünasyonlar görmüyorum denebilirdi. Fakat bunları düşününce aklıma Ilgaz'ın elbet gideceği geldi, içimi hafif bir burukluk kaplarken burda olmasının tadını çıkarmamız gerektiğini düşünerek gece kulübüne girdik.
Yoğun müzik ve hareketli ışıklar altında kendimize bir masa seçtik ve birer tane bira söyledik. "Ee kuzen manita var mı bakalım" diye Ilgaz'a laf attım. "Talibim çok da ben kariyer yapmayı tercih ettim" dediğinde yüksek sesin yanında bir kahkaha patlattık. Sinsi sinsi bakışlarının ardından "Senin var mı diye sormuyorum çünkü senin gibi bücüre kim bakar ki" deyip yüzüme yayılan ifadeden keyif alırcasına güldü.
Bu tip geyik muhabbetlerle birkaç saat geçirdikten sonra Ilgaz lavaboya gideceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı. Onun ayrılmasını beklermiş gibi yanıma Çağrı mı Çağın mı, o gerizekalının damlaması bir oldu. Bunun ne işi vardı burda! Herif resmen beni takip ediyordu sanki. Üstelik leş gibi içki kokuyordu, sarhoş olduğu belliydi.
Dengede durmaya çalışarak yanıma yaklaştı. Ağzını yayarak "Yalnız mısın güzelim" dediğinde "Ne diyosun sen be! Yalnız falan değilim, rahat bırak beni" diye bağırıp sesimi ona duyurmaya çalıştım. Duysa bile anlayacak kadar kendinde değildi ki. Cevabımı umursamadan kollarını belime doladı ve müziğin ritmine ayak uydurarak yavaş yavaş dans etmeye başladı.
Kollarından kurtulmak için debelenirken birden yüzüne sert bi yumruk indiğini gördüm. Hızla arkamı döndüğümde Ilgaz "Rahat bırak ulan kızı!" diye haykırdı. Yerdeki zorla ayağa kalkarken dengede durmaya çalışarak Ilgaz'a isabetsiz bir yumruk salladığında Ilgaz'ı tutamadım ve çocuğu fena derecede benzetmeye başladı. Karmaşayı gören görevliler hemen yanımıza gelip kavgayı ayırdığında Ilgaz'ı zorlukla dışarı çıkardım.
İçerdeki ışık karmaşasından, kaşındaki kanamayı görememiştim. Ilgaz çok sık kavga ediyordu, sinirini tutmada birtakım problemleri vardı. Üzerine de dövüş eğitimleri alınca tuz biber oluyordu tabii.
Hızla çantamdan peçete çıkarıp kaşını temizlemeye başladım. "Ilgaz bi sakin olamıyorsun ya!" diye sitem ettim. "Alemin ayyaşlarına yedirecek kız yok bizde bacım" diyerek o halde bile şaka yapabiliyordu, ah bu çocuk beni öldürecekti. "Allahtan kaşında pek hasar yok" deyip kanlı peçeteyi çöpe attım. "Sorun değil, ben alışkınım" dedi umursamayan bir tonda.
Bana olsa ben de umursamazdım fakat karşımdaki bir kişiye olunca ister istemez panikliyordum tabii. "Çok canın yanıyor mu" diye sordum endişeyle. Beni duymazdan gelerek "Sana pamuk şeker alayım mı" diye sordu. Ne kadar üstelersem üsteleyeyim konuşmak istemediği bir konu hakkında konuşmazdı, o yüzden boşuna nefes tüketmedim. "Olabilir" diye başımı salladığımda bir şekercinin önünde durmuştuk. İkimiz de birer tane pamuk şeker alınca yolumuzu uzatıp yavaş adımlarla eve dönmeye koyulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Problemin Ne?
Teen Fiction"Senin yüzünden" diyordu. "Her şey senin yüzünden" "Olanların suçlusu sensin" "Senin yüzünden!" #9 Temmuz 2015#