Eve girdiğim gibi eline ne oldu diye üzerime atlayan annemi, ufak bir kaza olduğuna zar zor ikna ettim. Sonunda kendime dikkat etmem konusunda bir ton laftan kurtulup odama çıkabilmiştim. Herkes neden bu kadar önemsiyordu ki beni? Hiç soruyorlar mıydı önemsenmek istiyor musun diye? Önemsenmek is-te-mi-yo-rum. Hayır yani ellerine ne geçiyor? Sözlerini dikkate alıyor muyum sanıyorlar sanki.
Tüm gün çalışmanın da etkisiyle üzerimde yoğun bir yorgunluk vardı. Yarın teyzemler de geleceğine göre hemen uyuyup enerji toplamam gerekiyordu. Korhan'ın bu gecelik bana şefkatli davranıp suçlamamasını umarak uykuya daldım.
-
Yatağımdaki hareketlilik canımı sıkmaya başlamıştı. Uykum açılmak üzereydi ve daha çok erken olduğunun bilincinde, uyanmak istemiyordum. Tepki vermediğimi gören yatağımdaki şahıs daha da ileri giderek burnuma peçete tıkıştırmaya başladı. Yatakta debelenip "Anne bu seferki temizliği sen yap ve beni rahat bırak lütfen" diye hırladım. Annem ısrarla iki burun deliğime de peçeteleri tıkmaya çalışırken iyice kaçmış uykumla yatakten fırladım.
Karşımdakinin Ilgaz olduğunu görünce kocaman bir çığlık atmamla boynuna sarılmam bir oldu. "Senin bu kadar hırçınlaştığını bilmiyordum ya" derken o da kollarını belime dolayınca ondan uzaklaşıp ellerimi belime dayadım. "Bu şekilde uyandırılmayı sevmediğimi biliyorsun" deyip çok bilmiş havasına büründüm. "Tabiki de biliyorum" deyip ekledi "Hadi üstünü değiştir ve kahvaltıya gel. Benim için bugün bir planın vardır diye umuyorum" deyip odadan çıktı.
Hazırlanıp aşağı indiğimde teyzemle kocaman kucaklaştık, gerçekten özlemiştim. Her gördüğünde verdiği klasikleşen tepkiyi verdi: "Defnee! Büyümüşsüün!" Ve sonra herkesten neşeli bir kahkaha.
Doğruca kahvaltı masasına yöneldik. Annem ve teyzemin hazırladığını tahmin ettiğim masada yok yoktu. Hemen masaya oturduğumda bana bakan gözlere yanıt olarak "Çok açıım" demek zorunda kaldım. Herkes tebessümle masaya geçince koyu sohbetler başlamıştı bile.
Ilgaz lafı bölüp "Ee bugün ne yapacağız Defne" diye sordu. Hafta sonları öğlene kadar çalışmak zorunda olduğumu söylemeyi unutmuştum, e alışkın değildim ki. "Canım ya ben sana öğlene kadar çalışmak zorunda olduğumu söylemeyi unuttum" diyerek suratımı astım. Ilgaz hiç bozuntuya vermeden "Bir garsona daha ihtiyacınız vardır umarım" deyip güldü ve sonra ekledi "Ben de yardım edebilirim değil mi?" Bu çocuğun içtenliğine bayılıyordum.
"Elbette edebilirsin ama sen misafirsin ve yardım etmene izin vermeyeceğim kusura bakma" deyince kızmış gibi yaparak "Benim garsonluk tecrübemi unuttun galiba. Benim bu kızlarla sen gelene kadar canım sıkılır amaa" deyip göz kırptı. Israrlarını kabul edip benim hazır olduğumu ve onun da bir an önce hazırlanmasını söyledim. Birkaç dakika sonra evden çıkmıştık.
"Yazlıkta kalma konusunda teyzemi yokladın mı?" diye sordum. Biraz lafını açtığını ve izin almamızın kolay olacağını söyledi. Ilgaz'ın biraz da olsa yanımda kalması bana iyi gelecekti, en azından öyle umuyordum.
Dükkana girdiğimizde Zeynep de yeni gelmiş gibi görünüyordu, önlüğünü bağlamaya çalışıyordu. Bizi görünce şaşırdı. Hayırdır der gibi bakarken cevap vermek zorunda kaldım. "Zeynepcim Remzi Bey kafeye yeni eleman almış bak" dedim. Zeynep dediğimi ciddiye alıp "Hayırlı olsun, ben Zeynep" deyince Ilgazla bi kahkaha kopardık. Zeynep bize şaşkın şaşkın bakarken Ilgaz elini uzatıp "Merhaba ben de Ilgaz, bücürün kuzeniyim" deyince Zeynep de tebessüm etti.
Ilgaz'a her seferinde kızsam da bana bücür demekten vazgeçmezdi ve Zeynep'e de anlattığım gibi şimdi de bunu göstermişti. Ilgaz "Defne senden bahsetmişti ama bir türlü tanışamamıştık" deyince Zeynep de onu onayladı. Gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir ışıltı ve dudaklarında samimi bir gülümsemeyle "Tanıştığıma memnun oldum" dedi.
Ilgaz'ın eline garson önlüğünü tutuştururken önceden gelen tecrübesine de güvenerek yapması gereken şeyleri sıraladım. Remzi Bey'in sorun çıkarmayacağını biliyordum fakat yine de haber vermek istemiştim, tahmin ettiğim gibi sorun olmaz dedi.
Zaten öğlene kadar olan kısa mesayiyi de bitirip dükkandan çıkarken Zeynep de bizimle geldi. Birlikte sohbet ederek Zeyneplerin bizden önce olan yazlığına ulaşıp Zeynep'i bıraktık.
Bizim yazlığa doğru yürürken dirseğimle hafifçe Ilgaz'ın koluna dokunup "Zeynep'ten etkilenmiş gibi duruyorsun" deyip kulaklarıma kadar sırıttım. O da kocaman tebessümle "Ya etkilenmek değil de hoş kız yani" dedi. Gülüşerek eve girdik.
Sonrasında üzerimizi değiştirip doğruca sahile indik. Hava aşırı sıcaktı, serinlemeye ihtiyacımız vardı. Birkaç sefer denize girip üstüne de esmer simitçilerden birer tane simit yedik. Ilgaz'ı çok seviyordum, hayatımda bu kadar eğlenceli tek bir kişiyi daha tanımıştım: Korhan.
Multimedia: Ilgaz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Problemin Ne?
Teen Fiction"Senin yüzünden" diyordu. "Her şey senin yüzünden" "Olanların suçlusu sensin" "Senin yüzünden!" #9 Temmuz 2015#