2: you gave up being good when you declared a state of war

421 40 45
                                    

"Kenan dursana! N'olur dinle bi' vurma!"

Arda iki büklüm olmuş hâlde yerde uzanırken Kenan hızını alamayıp gelişine bir tekme salladığında dostunun kalçasına vurmuştu. Arda'nın acı dolu serzenişi duyuldu.

"Lan orası ameliyatlı yerim!"

Kenan sonunda vurmayı bırakıp gülmeye başladığında aynı anda Arda da yerde ölü taklidi yapmaya başlamıştı. Kenan yaklaşıp pembe Jordanlarının ucuyla dürttü Arda'yı.

Oyuna eklediği eklentiler yüzünden okul forması dışındaki kıyafetlere de sahiplerdi, henüz bunu fark etmese de beğendiği kıyafetleri üstlerinde görmek yüzünü güldürmüştü Kenan'ın. Kısa bir süre üstünü başını inceledi etrafında döne döne, işi bitince hâlâ yerde uzanıyor olan Arda'ya seslendi. Kıyafetlerin oyuna kurduğu eklentilerle benzerliği kafasını karıştırmıştı.

"Oyunun içine mi girdik sanki, bu ne hâl?.."

Baş ağrısı tekrar kendini belli ettiğinde aniden eli şakaklarına gitti Kenan'ın. Kendini biraz zorladığında en son evlerinde olduklarını hatırladığında tüyleri diken diken oldu, hızla etrafına bakındı.

Her şey, tıpatıp oyundakinin aynısıydı. Ya çok iyi prodüksiyonlu bir rüya görüyordu ya da bu haber olayı yüzünden korktuklarını bilen biri kendileriyle fena dalga geçiyordu.

"Arda senin yüzünden bir şeyler oldu ama nasıl oldu onu anlamadım."

Tek parmağını tehdit edercesine havadan Arda'ya sallıyordu cümlesine devam ederken. Kaşlarını çatıp otoriter bir tavır takınmayı denedi çaresizce.

Denek kitleye seçilmeleri için hem Arda'nın hem de Kenan'ın ayrı ayrı ilgilendiği şeyler aracılığıyla ulaşılmıştı onlara. Başından beri hedef olduklarını bilseler hem kapı kilitleme alışkanlığı kazanır hem de internet üzerinden para kazanmak ve harcamak için aptal işlere bulaşmazlardı. Her şeyi çok önceden adım adım planlayan bir yabancı vardı karşılarında, evlerine kadar girdiğini bilseler ne yaparlardı kim bilir.

"Bu sefer ben bir şey yapmadım!"

"Gel de götüme anlat."

Arda'nın hayıflanışıyla ellerini beline koyup etrafını incelemeye koyulmuştu Kenan. Etraflarında sadece bir tane kocaman bir kiraz çiçeği ağacı vardı, baharda olmalarına rağmen hava da epey sıcaktı. İleriye doğru bakınca okul binasını gördü, okula çok da uzak sayılmayacak çimenlik bir yerdelerdi. Kenan'ın yüz ifadesi içine düşen şüpheyle aniden değişirken tekrar konuştu.

"Sen şu 'mektup arkadaşının' yolladığı mantarlardan falan yedirmedin değil mi bize, Amsterdam'dan gelenler vardı ya?"

"Erenay'ın yolladıkları mı?"

Kenan'ın yaptığı imayla hemen oturur hâle gelmişti Arda, altta kalmayıp imalı lafa karşılık verecekti ama haksız olduğu için sustu bu kez. Çok da geçmiş olmayan bir zamanda sanaldan bazı haltlar yemişti, acısı hâlâ sürüyordu, gözlerini kaçırırken mırıldandı.

"Attım onları çoktan."

"Kesin öyledir..."

Kenan'ın iç çekişiyle birlikte tekrar çimlere uzanmıştı Arda, 'Beni benden iyi tanıyor.' diye düşünürken iç sesiyle olan konuşmasını Kenan'ın bacağını durmadan dürtmesi bölmüştü.

"Yatacağına kalk da buradan çıkmanın bir yolunu arayalım."

"Ben mi aldım oyunu? Siktir git sen ara."

Kenan'ın mahkeme duvarına dönen suratını görmesiyle birlikte oflayarak ayağa kalktı Arda. Üstündeki sınırlı üretim Off-white tişörtü silkelerken bir yandan da bunları nereden bulduğunu sorup duruyordu Kenan'a.

yandere simulator | kensem ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin