11: finally found my way to get out

171 26 122
                                    

Perşembe günü, öğleden sonra

Koridorun köşesinde bulunan edebiyat kulübü odası her zamanki gibi sessizdi, ama bu seferki sessizliği hayra alamet değildi. İki ayrı kavgadan kendilerini zor kurtaran dörtlü arasında gözle görülür cinsten bir gerginlik vardı. Yaralarının sarılmasının ardından oturup dürüstçe birbirlerine gelen final görevi hakkında konuştuklarında artık buna son vermeleri gerektiğini biliyorlardı. Yoksa dördü de birbirini öldürecek ve oyun kısır döngüye girecekti. Ferdi ve Arda, oyunun başındaki ismin Semih olduğuna dair teorilerini inatla savunurken Kenan ise çaresizce sarışının suçsuz olduğunu anlatmaya çalışıyordu onlara. Semih'in gösterdiği kanıtlara rağmen çok da ikna olmuş değillerdi.

Arda ve Ferdi odanın diğer ucundaki koltukta bir kendilerinin bir de Semih'in telefonunu karşılaştırırken tartışıyorlardı. Dostunun yorgun yüzünü incelemeyi bırakıp kıvırcık oğlana döndü Kenan, çocuğun gözlerinde dikkatli ve düşünceli bir ifade vardı. Onun gibi birinin nasıl polis olabileceğini, hatta burada ne işinin olduğunu hâlâ anlayamamıştı. 'Çözülemedi damgasıyla arşive atılan dosyaların azalması gerekiyordu, gerekeni yaptım.' demişti sorduğunda. Ne garip adamdı, göründüğünden daha farklı biri olduğunu konuştukça fark ediyordu.

Kenan şakaklarını ovaladı derin bir nefes verirken. "Bakın, kafanızda bazı şüpheler var, biliyoruz. Özellikle senin Ferdi." İşaret parmağını kıvırcığa doğrulttuğunda karşısındaki bedenin tek kaşı havalanmıştı sorgularcasına. "Ama açıkladığımız ve gördüğünüz gibi, her şey tatlı diye pek gözümüze batmayan İsmail'in başının altından çıkmış."

Semih, Kenan'ın sözünü devam ettirdi, "Gerçek suçlu İsmail. Beni kullandığını fark edemedim, hepsi beni ortadan kaldırma planıyken siz sadece plana kurban gittiniz." Sonlara doğru sesi kısıldığında Kenan uzanıp elini tutmuştu destek vermek istercesine.

Ferdi hemen araya girdi, elindeki telefonu havada salladı. "Bunca zaman atılan tüm mesajlar senden gelmiş. Her şey seni işaret ediyor, oyundan çıktığın bile belli. Şimdi her şeyi onun yaptığını mı söylüyorsun?"

Semih, sıkıntılı bir nefes verdikten sonra olan biteni düzgünce, yine anlatmıştı. Anladıklarından emin olmak ister gibi özet cümlelerle tekrar ediyordu.

"İsmail, Barış'la olan yakınlığımızı kıskanıyordu. Barış benim kardeşim gibiydi ama İsmail onu kaybetmekten o kadar korkuyordu ki sonunda gerçekten delirdi. Bu oyun işinin başta diğer projeleri gibi sıradan bir şey olduğunu sandım, hatta her şeyi benim adıma yapmasını bile şüpheli bulmadım. Yılların tanışıklığı diye güvendim. Ama bir noktadan sonra oyundan çıkamamaya başladığımda ipler koptu. Barış'a aşık olduğumu iddia edip beni burada tutmaya uğraştı. Anlayacağınız tüm bu simülasyon, Arda'yla olan emeklerimiz... Hepsi benim dijital hapsim içinmiş."

Arda'nın gözlerini kaçırdığında Kenan bunu fark etti, belli ki hâlâ şüpheleri vardı. "Onlara güvenmekten başka şansın yok Semih." Daha fazla uzatmayıp Semih'in telefonunu aldı ve kaydedilen fotoğrafları gösterdi. "Bakın bu İsmail'in süreç boyunca tuttuğu notların bir parçası. Burada her şeyi detaylıca anlatıyor. Başarısız denemeler, geliştirme süreci, Barış'la olan ilişkisini, ve özellikle de Semih hakkındaki tuhaf düşünceleri." Son sözüyle yüzünü buruşturmuştu.

Ferdi, telefonu geri alıp Arda'yla tekrar kurcalamaya koyuldu. Gözleri bir anda büyüdü, çünkü notlar İsmail'in kendi el yazısıyla doluydu. Tüm detaylar oradaydı.

"Bu," diye fısıldadı, gözleri telefona kilitlenmişti. "Eğer bu gerçekse öyle ağır ceza alır ki Semih ve Arda'ya pay bile kalmaz."

"Oha bir de hapis mi yatayım dolandırıldım diye?"

yandere simulator | kensem ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin