5. Bölüm: Açık Çek

435 48 7
                                    

13.8.24

BEŞİNCİ BÖLÜM: AÇIK ÇEK

Cumartesi.

Bazen hayatın insanları çok yorduğunu düşünürdüm. Yaşamak için sürekli bir çaba içinde olmak zorundaydık çünkü. Hayallerimiz için, istediğimiz şeyler için hep çabalamamız gerekiyordu. Çabalamayı bıraktığımız anda ise her şey biter, biz de dibe çökerdik. İnsanları bir yerde eden her zaman çabası ve hayalleriydi çünkü. Bunlar bittiğinde insandan geriye bir şey kalmıyordu. Ve bence bu haksızlıktı. Dinlenme fırsatımız bile yoktu çünkü.

Bir yolumuz vardı ve biz o yolun sonuna kadar çabalamak zorundaydık.

Yine de ben, her şeye rağmen, yol o çok istediğim yere çıkana kadar koşacaktım.

Çünkü yol ne kadar yorsa da ve dinlenme hakkımız olmasa da, yolun sonundaki şeye ulaştığımızda değiyordu.

Ve her şeyin yanı sıra benim yolumun sonunda bir adam vardı. Ben ona kavuştuğumda ise tüm çabam ve yorgunluğum geçecek, hak ettiğim sonda olacaktım.

"Nasıl geçti güzel kızım? Yoruldun mu çok?"

Bilgisayarımın ekranında babamın yakışıklı yüzü vardı. Yaşına rağmen yüzü oldukça genç ve canlı duruyordu. Asker olmasından dolayı da oldukça uzun boylu ve kalıplıydı. Gerçekten de oldukça yakışıklı bir adamdı. Her zaman kendine has bir ağırlığı, ciddiyeti olurdu. Abimin birkaç seneki halinin yansımasıydı tam olarak. Yüzünde yeni çıkmaya başlamış sakalları vardı. Ben sakal sevmediğim ve babamı öperken battığı için kesmesini isterdim hep. Annem ise benim aksime babamı sakallıyken daha yakışıklı bulurdu. Anlaşılan ben gider gitmez annem hemen sakallarını uzattırmıştı.

Eren Akyıldız benim babamdı. Aynı zamanda yorulduğum her anda benim duraklama noktamdı. Çünkü o bana çabalamaya devam etmem gerektiğini söylüyor, bunun için bana güç veriyordu. Babam, şu hayattaki en değerli varlığımdı.

"Çok yorulmadım babam. Beklediğimden daha çabuk alıştım hatta her yere." Sesim beş yaşındaki o küçük Armağanmışım gibi çıkmıştı. Bu hep böyleydi. Babamla ne zaman konuşsam birden yıllar öncesine dönüyor, yenileniyordum. Bunun en büyük sebebi babamın mavi gözlerindeki ifadeydi. Çünkü ona her baktığımda hala küçük bir çocukmuş gibi hissediyordum. "Çok güzel geçti ilk haftam. Yarın da arkadaşlarımla sabah kahvaltıya gitme planı yaptık, daha iyi kaynaşmak için."

Babamın yüzünde bir gülümseme genişledi. "Kaynaşın kızım. Ama kaynaşırken de ihmal etme bizim sıpaları. Şimdiden ağlıyorlar." Sesi aslında bundan memnun olduğunu belli eder bir tonda çıkmıştı. Babam Alphan ve Barış ile uğraşmaya bayılırdı. Onlar bundan pek memnun olmazdı ama. Yine de çoğu anda babama şükrederlerdi. Çünkü abim babamdan çok daha kötüydü. Gerçek anlamda bir kıskanç abi profiliydi.

"Abartıyorlar." dedim gözlerimi devirmeden edemezken. Bunu ablamdan da duymuştum. Abimden de. Gerçi ablam onlara inanıp bana kızmış, abim de onlara inanıp arayıp beni tebrik etmişti. "Her gün telefonla konuşuyor saatlerce, saat başı da mesajlaşıyoruz. Kıskançlık yapıyorlar."

Babamın kaşları hafifçe çatıldı. "Engelle sen bunları." Ses tonu oldukça ciddi çıksa da dalga geçtiğini biliyordum.

"Eren!" diye uyardı annem içeriden babamı. "Uğraşma çocuklarla."

"Aman..." dedi babam memnuniyetsiz bir tonda. Ekrana biraz daha yaklaştı. "Bu kadın da o çocukları koruduğu kadar sizi korumuyor." Fısıltı gibi çıkan ses tonu ile gülmemek adına dudaklarımı birbirine bastırırken ekranda annem belirdi. Elleri belinde babama kızgın bakışlar atıyordu.

KÖŞE VURUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin