Bölüm 11

0 0 0
                                    

Balta Niyazi Sap Ali'yle olan işini bitirdikten sonra üstünü giyindi. Sonra cebinden bir hap çıkardı ve ona verdi. Sap Ali ayağa kalktı ve hapı aldı. Balta Niyazi dedi: "Bu bir zehir. Bunu içtikten sonra öleceksin. Patronun bizzat emri. Sen artık işimize yaramıyorsun."

Sap Ali bağırmaya başladı: "Ne? Bana bunu yapamazsınız! Bu okul için nelerimi feda ettiğimi biliyor musunuz?"

Niyazi gülümsedi: "Kalçanı mı feda ettin?"

Sap Ali utandı ve başını aşağı eğdi. Balta Niyazi Sap Ali'nin suratına sert bir yumruk attı ve depodan çıktı. Deponu kapısını anahtarla kilitledi. Sap Ali elindeki ilaca baktı ve başka çıkış yolunun olmadığını anlayıp ilacı yuttu. İlacı yuttuktan sonra yavaş-yavaş ölümü bekledi. Beklerken kendi-kendine konuşmaya başladı: "Ben onların fahişesiydim. Ne bekliyordum ki? Beni kullandılar, sonra da öldürüyorlar. En azından ruhum bu kirli vücuttan çıkacak. Ama yine de ölmek istemiyorum. Yok olmak istemiyorum."

Arif deniz sahilindeki banklardan birine oturdu. Cebinden bir sigara çıkardı ve yaktı. Sigarayı derinden içine çekti. Fazla gergin ve sinirliydi. Sonra ayağa kalkıp okula taraf yürümeye başladı. Okula gelince görevliler Arif'in karşısını kesti. Esmer görevli Arif'e dedi: "Dur! Geçemezsin."

Arif dirseğini esmer görevlinin alnına koydu. Esmer görevli yere yapıştı. Arif sarışın görevliye sert bir bakış attı ve okula girdi. Hızlı bir şekilde müdürün odasına doğru ilerlerken kapılardan biri açılıp Arif'in kafasına değdi. Arif yere düştü ve bayıldı. Kapıyı açan Zafer idi. Zafer Arif'i ayağa kaldırmaya çalışırken yanına Balta Niyazi geldi. Balta Niyazi Zafer'e dedi: "Sen git. Bununla ben ilgilenirim."

Zafer dedi: "Emin misiniz?"

Balta Niyazi bağırdı: "Sana git dedim!"

Zafer oradan yavaşça uzaklaştı. Balta Niyazi Arif'i sırtına aldı ve depoya getirdi. Depodaya geldiklerinde Niyazi Arif'i sırtından indirdi. Depodan çıktı ve deponun kapısını tekrardan kilitledi. Arif gözlerini açtı. Uyanınca sağ tarafına baktığında Sap Ali'yi gördü. Sap Ali gözleri açık bir şekilde yerde uzanıyordu. Arif eliyle Sap Ali'ye dokundu. Ama Sap Ali tepki vermiyordu. Arif Sap Ali'nin nabzını yokladı ama nabzı atmıyordu. Sap Ali ölmüştü. Arif hala çok uykusuz ve aç kalmıştı.

Balta Niyazi Cimri Kaan'ın odasına girdi ve oturup konuşmaya başladı: "Arif başarısız oldu. Öldüreyim mi onu?"

Cimri Kaan ayağa kalktı: "Hayır. İlk önce Kerim'i öldür. Ondan sonra Arif'i öldürürsün. Kerim'in nerede kaldığını biliyorsun, değil mi?"

Balta Niyazi: "Merak etme, patron. Biliyorum."

Kaan: "Tamam o zaman. Git ve öldür. Hallet bu işi, koçum."

Niyazi müdürün odasından çıktı ve mutfağa gidip baltasını aldı. Sonra da öğretmenler odasına girdi ve Kumarbaz Nazlı'ya seslendi: "Nazlı! İşimiz var. Gel benimle."

Balta Niyazi Nazlı'yla beraber okuldan çıktı. Beraber Nazlı'nın arabasına bindiler. Niyazi dedi: "Beni Sokrates caddesine götür."

Nazlı dedi: "Sokrates caddesi mi? Bunun için mi bindik arabaya? Beş adımlık yolu gidemiyor musun sen?"

Niyazi: "Boş-boş konuşma, Nazlı. Seni de Arif'in yanına gönderirim yoksa."

Nazlı: "Ne? Arif öldü mü?"

Niyazi: "Hayır, okulun deposunda. Ama merak etme. Yarın ölecek."

Nazlı arabayı Sokrates caddesine sürdü. Sokrates caddesine ulaştıklarında Niyazi arabadan indi ve bagajı açıp bir çuval götürdü. Sonra Kerim'in evine girdi. Kerim lavabodaydı. Kerim lavabodan çıkıp karşısında Balta Niyazi'yi görünce şoka uğradı. Balta Niyazi Arif'e baktı ve dedi: "Oyun bitti, Kerim. Arif elimizde. Senden sonra sıra onda."

Okulun ÇöküşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin