Arif'in okulda neredeyse bir ayı tamam olmuştu. Elindeki not defteriyle beraber koridordaki pencerenin önüne yaslandı ve cebinden bir sigara çıkartıp yaktı. Teneffüs saatiydi. Koridor kalabalıktı ve çocuklarla doluydu. Çocuklar koridorda sağa-sola koşuyordu. Çocuklardan biri öğretmenler odasının önünden koşarak geçerken öğretmenler odasından çıkan Balta Niyazi kapını sert bir şekilde açtı. Kapı çocuğun kafasına nasıl çarptıysa çocuk yere düştü ve alnı kanamaya başladı başladı. Niyazi sağa ve sola baktıktan sonra çocuğu sırtına alıp öğretmenler odasına götürdü. Tüm bu olanlar Arif'in dikkatini çekti. Arif sigarasını bitirdikten sonra pencereden aşağı fırlattı. Olanları elindeki not defterine yazdı.
Okulun bir kaç blok ötesinde bir ofis vardı. Ofisin sahibi olan Kerim, en sadık adamı olan Zafer'i yanına alıp ofisin en üst katındaki toplantı odasına çıktı. İkisi de odaya girdikten sonra Kerim odanın kapısını kitledi ve odanın pencerelerinin perdelerini kapattı. Kerim konuşmaya başladı: "Bugün seninle burada toplanmamızın önemli bir sebebi var."
Zafer: "Bizim burada toplanmamızın önemli sebebi nedir, Kerim?"
Kerim: "Karatonlu okulunu çökertmek."
Zafer: "Kerim, sen kafayı mı yedin? Biz mafya mıyız? Neden bir okulu çökertelim ki?"
Kerim: "Çünkü bu okul normal bir okul değil."
Zafer: "Nasıl yani? Çocukların eğitimi için kurulan bir yer nasıl normal olmayabilir?"
Kerim Zafer'e taraf yaklaştı ve sakince konuşmaya başladı: "Ben o okuldayken sevdiğim kıza gözümün önünde tecavüz ettiler. Ertesi gün kız buna dayanamayıp intihar etti. En yakın arkadaşım uyuşturucu kullandığı için yanımda geberdi. Okulun kabadayısı yanımda gerçek bir silahla uyuduğu için korkudan uyuyamıyordum. Bu sebepler yeterli mi?"
Zafer: "İyi de, bunlar senin sorunların. Bana ne ki senin sorunlarından."
Kerim Zafer'in yanından biraz uzaklaştı ve dedi: "Hakan Güney ismi sana tanıdık geliyor mu?"
Zafer ayağa kalkıp ellerini masaya vurdu ve bağırdı: "O benim oğlum!"
Kerim: "Oğlun o okulda okuyor. Eğer oğlunu kurtarmak istiyorsan bize yardım etmek zorundasın. Tamam mı?"
Zafer: "Tamam."
Kerim : "Bu okulu çökertmekte benimle beraber misin?"
Zafer: "Evet, oğlumu kurtarmak istiyorum."
Kerim konuşmaya başladı: "Öncelikle bu işte benimle beraber olmana sevindim. Bu okulu çökertmek çok da kolay olmayacak. Çünkü okul çok iyi korunuyor. Okula sadece yetim çocukları alıyorlar. Bu yüzden tüm çocuklar okulun yatakhanesinde kalıyor. Bu okul bir nevi yatılı okul gibi bişey. Ben ergene benzeyen bir çocuk seçtim. Seçtiğin çocuk okulun içine sızdı ve okulun öğrencisi olmayı başardı. Bana bilgi getirmesini bekliyorum. Toplantımız bitmiştir. Yeni bir toplantı olduğu zaman sana haber vereceğim. İyi günler."
Akşam olmuştu. Arif de diğer çocuklarla beraber yatakhaneye geçti. Ama okuldan çıkması gerekiyordu. Yatakhane birinci katta yerleştiği için pencereni açtı ve yatakhaneden dışarı atladı. Okulun görevlileri görev sırasında uyuya kalmıştı. Böylelikle Arif kolaylıkla okulun hasarından atladı ve okuldan komple çıktı.
Arif ve Kerim akşam olunca sahildeki köprünün altında buluştular. Arif gelirken yanında not defterini de getirdi. Kerim Arif'i sorguya çekti: "Ne öğrenebildin?"
Arif konuşmaya başladı: "Okulun on tane öğretmeni var ama okulu beş öğretmen yönetiyor; Balta Niyazi, Sap Ali, Kokain Rıfkı, Kumarbaz Nazlı ve Cimri Kaan. Cimri Kaan müdür odasında kalıyor. Odasında kendine özel yatak hazırlatmış, şerefsiz. Diğer dört öğretmen ise öğretmenler odasında kalıyor. Bunların hepsi hakkında elimdeki not defterine yazdım."
Kerim elini Arif'in omzuna koyup gülümsedi: "Aferin sana!"
Kerim cebindeki puroyu çıkardı ve Arif'e verdi. Arif de elindeki not defterini Kerim'e verdi ve sonra Kerim'e dedi: "Bu puroyu ne yapacağım?"
Kerim: "Bir yerine sokarsın."
Arif: "Kaptan, ben o okuldan zar-zor çıkabildim."
Kerim: "Merak etme, evlat. O çocukla tanıştıktan sonra okuldan çıkman kolaylaşacak."
Arif: "Hangi çocuk?"
Kerim: "Zamanı gelince öğreneceksin."
Arif: "Senin yanında çalışan şu Zafer."
Kerim: "Nolmuş Zafer'e?".
Arif: "Onun oğlu bizim okulda okumuyor, değil mi?".
Kerim: "Oğlunu kaybetmiş bir baba oğlunu bulmak için elinden gelen her şeyi yapar, evlat."
Arif: "Kaptan, bence Zafer'e doğruyu söylemeliydin."
Kerim: "Belki de. Ama artık çok geç."
Kerim Arif'ten aldığı not defteriyle beraber eve geldi. Not defterini bir kenara koydu ve uyumaya başladı. Arif ise eve gelince oturup puroya dikkatle bakmaya başladı. Mutfaktan bir bıçak götürüp puroyu ortadan yardı. Puronun içinden bir fotoğraf çıktı. Fotoğrafın üstüne bulaşan tütünü üfürerek temizledi. Arif fotoğrafa dikkatlice baktı. Fotoğraftaki kişi müdürün kızıydı. Fotoğrafın arkasında bir not vardı: "Cemre Yaman'la arkadaş ol."
Fotoğraftaki kişinin adı Cemre'ymiş. Arif notu okuduktan sonra çakmağını çıkardı ve fotoğrafı yaktı.