Niyazi Kerim'in kafasını kestikten sonra çuvala yerleştirdi. Lavaboya girip ellerini yıkadı ve çuvalla beraber evden çıktı. Arabaya binip Nazlı'ya dedi: "Hemen okula sür!"
Nazlı hızla arabayı okula sürdü. Okula ulaştıklarında Balta Niyazi koşarak müdürün odasına girdi ve çuvalı müdürün masasına koydu. Cimri Kaan dedi: "Bu ne Niyazi?"
Niyazi dedi: "Aç da bak."
Kaan çuvalı açtı ve çuvalın içindeki kişinin Kerim'in kafası olduğunu gördü. Kaan Niyazi'ye dedi: "Her işte başarılı olmak zorunda mısın, be adam."
Niyazi: "Şimdi Arif'i öldürebilir miyim?"
Kaan: "Yorulmadın mı?"
Niyazi: "Haklısın, patron. Çok yoruldum. Arif'i yarın öldürürüm."
Niyazi öğretmenler odasına girdi ve kendini kanepeye fırlatıp uyudu.
Arabada Kumarbaz Nazlı'nın en sevdiği şarkı çalıyordu. Nazlı arabanın içinde şarkının etkisiyle delicesine dans ediyordu. Nazlı şarkı bittikten sonra arabadan indi ve okula girdi. Okulun futbol sahasına girdi. Çimenlerin üzerinde oturdu ve gökyüzüne doğru baktı. Cemre okulun bahçesinde gezerken Kumarbaz Nazlı'nın futbol sahasında olduğunu gördü ve onun yanına gelip oturdu konuşmaya başladı: "Nasılsın, Nazlı?"
Nazlı hoca: "Hoş geldin, bebeğim. Ben iyiyim. Sen nasılsın?"
Cemre: "Beni gerçekten seviyor musun, Nazlı yoksa sırf babam müdür diye mi beni seviyorsun?"
Nazlı hoca gülerek dedi: "Bak, on sekiz yaşın tamam olduğu an senle evleneceğim."
Cemre elleriyle yüzünü kapadı: "Ya öyle deme ya. Utandım."
Nazlı: "Nasıl olduğunu söylemedin, Cemre. İyi misin?"
Cemre: "Değilim. Arif bugün hiçbir derse girmedi. Yemekhaneyi, kütüphaneyi, heryeri aradım. Bulamadım onu."
Nazlı: "Arif depoda. Balta Niyazi'den duydum. Onu öldürecekler galiba."
Cemre: "Ne?! Bunu yapamazlar! Okuldaki hiçbir öğrenciyi öldüremezler! Buna hakları yok! Lütfen bana yardım et! Onu depodan çıkaralım."
Nazlı: "Üzgünüm, güzelim, ama elimden hiçbir şey gelmiyor maalesef."
Cemre ayağa kalktı ve Nazlı'nın üzerine bağırdı: "Yalancı! Elinden bişey gelmiyormuş! İstesen müdürün odasından anahtarı götürüp onu kurtarabilirdin. Bu mu senin dostluğun?!"
Cemre hızlı bir şekilde Nazlı hocanın yanından uzaklaştı ve yatakhaneye girdi. Kafasını yastığa koyup ağlamaya başladı. Arif'in öldüğünü düşünmek onun içini kemiriyordu.
Nazlı Cemre gittikten sonra ayağa kalktı ve okula girdi. Öğretmenler odasına girince Niyazi'nin onun kanepesinde uyuduğunu gördü ve çok sinirlendi. Niyazi'yi yumruklamaya başladı: "Kalksana benim yerimden, aptal!"
Niyazi uyanmak bilmiyordu. Nazlı Niyazi'yi kolundan tutarak kanepeden aşağı itti. Yere sert bir şekilde çarpan Niyazi sonunda uyandı. Uyandığı an öğretmenler odasından çıktı. Baltasını almak için mutfağa gitti. Baltasını götürdükten Arif'i öldürmek için depoya indi.
Arif Sap Ali'yi kukla gibi oynatıyordu. Deponun kapısı açıldı. Balta Niyazi elinde bir baltayla içeri girdi. Arif'in gözleri dönmüştü. Arif'in gözleri kıpkırmızı olmuştu. Balta Niyazi bir yandan Arif'e yavaş-yavaş yaklaşırken bir yandan da konuşmaya başladı: "Bana niye Balta Niyazi diyorlar biliyor musun?"
Arif dedi: "Biliyorum. Günlüğünü okudum. O çocuğu baltayla öldürdüğün için."
Balta Niyazi bağırmaya başladı: "O çocuğu ben öldürmedim! Onu bulduğumda çoktan ölmüştü. Ama kimse bana inanmadı. O günden sonra herkesten nefret etmeye başladım. Tüm insanlıktan nefret ediyorum. Seni öldürdükten sonra sıra Cimri Kaan'a geçecek."
Arif kararlı bir ses tonuyla dedi: "O zaman hiç durma. Gel öldür beni."
Niyazi baltasını yukarı kaldırdı ve Arif'in üzerine koşmaya başladı. Arif hızla sağ tarafa yuvarlandı. Niyazi baltayı duvara sapladı. Niyazi daha da delirdi. Baltayı duvardan çıkardı ve Arif'in üstüne tekrar gelmeye başladı. Arif arka cebindeki çakıyı çıkardı ve Niyazi üstüne gelirken çakıyı karnına sapladı. Niyazi hoca elindeki baltayı yere düşürdü. Arif Niyazi'ye bir tekme atarak onu yere düşürttü. Arif çakıyı onun karnından çıkardı ve tam on kez kalbine soktu. Arif çok sinirlenmişti. En sonunda yoruldu ve Niyazi'nin üzerinden çekilip uzanıp tavana bakmaya başladı.