Arif lavabodan çıktığında karşısında Kumarbaz Nazlı'yı gördü. Önce korktu. Kumarbaz Nazlı Arif'e dedi: "Korkma, Arif. Benimle beraber öğretmenler odasına gel."
Arif dedi: "Tamam, hocam."
Nazlı hoca Arif'in elinden tuttu ve onu öğretmenler odasına götürdü. Nazlı hoca Arif'le beraber öğretmenler odasına girdi. Kapıyı açıp içeri girdiklerinde Nazlı sandalyeyi çekip oturdu ve belindeki altıpatları çıkarıp Arif'e doğrulttu. Nazlı hoca dedi: "Geç ve karşımda otur."
Arif Nazlı'nın karşısındaki sandalyede oturdu. Nazlı dedi: "Kumar oynamayı sever misin?"
Arif dedi: "Hiç sevmem."
Nazlı: "Ben çok severim ama. Bugün hayatınla kumar oynayacağız."
Arif: "Dikkat et de bu oynadığın son kumar olmasın, hoca."
Nazlı altıpatların ruletini açtı. Ruletin içinde üç tane mermi vardı. Nazlı mermilerden ikisini çıkarıp masanın üzerine koydu. Son mermiyi çıkarmadı. Ruleti fırlattı ve kapattı. Nazlı dedi: "Rus ruletini bilir misin?"
Arif: "Eh, az-çok bilirim."
Nazlı silahı Arif'e doğrulttu ve tetiği çekti. Silah patlamadı. Nazlı silahı masanın üstüne koyduktan sonra dedi: "Sıra sende, delikanlı."
Arif silahı götürdü ve Nazlı'nın koluna doğrulttu. Tetiği çekti. Silah patladı ve mermi Nazlı'nın kolunu deşdi. Nazlı bağırmaya başladı: "Ne yapıyorsun?! Hayvan herif!"
Arif dedi: "Hayatını kurtardım. Görmüyor musun?"
Arif silahı masanın üstüne koydu. Nazlı masanın üzerindeki iki mermiyi de götürüp silahın ruletine yerleştirdi. Sonra ruleti fırlattı ve kapattı. Silahın ucunu Arif'in alnına doğrulttu ve tetiği çekti. Ancak silah patlamadı. Tetiği ikinci kez çekti. Silah yine patlamadı. Arif bağırmaya başladı: "Bu adil değil!"
Nazlı: "Umurumda mı? Elbette ki umurumda değil!"
Nazlı üçüncü kez tetiği çekecekken Arif ayağa kalktı ve Nazlı'nın elindeki silahı tutup havaya kaldırdı. Havaya ateş açıldı. Arif Nazlı'nın elindeki silahı zorla aldı ve Nazlı'nın suratına sert bir yumruk attı. Nazlı sandalyeden yere düştü. Arif Nazlı'ya yaklaştıp silahı kafasına dayadı ve dedi: "Son sözün ne?"
Nazlı Arif'in ayaklarına sarıldı ve yalvararak dedi: "Kimi öldürürsen öldür sadece Cemre'me dokunma. Yalvarıyorum ona dokunma!"
Arif dedi: "Baban gibi konuşuyorsun."
Arif silahın tetiğini çekti. Mermi Nazlı'nın kafasına girdi. Arif öğretmenler odasından çıktı ve müdürün odasına taraf koştu. Müdürün odasına girdi. Odada kimse yoktu. Odada kimsenin olmadığını gören Arif müdürün odasından çıktı. Odadan çıkınca Cimri Kaan'la karşılaştı. Cimri Kaan'ı gördüğü an silahı onun boğazına dayadı ve dedi: "Ellerini yukarı kaldır."
Cimri Kaan ellerini havaya kaldırdı: "Yapma, çocuğum. O oyuncak değil."
Arif bağırdı: "Kes sesini, ihtiyar!"
Cimri Kaan Arif'in parmağını ısırdı. Arif bağırmaya başladı ve silahı elinden yere düşürdü. Cimri Kaan ayağını silahın üstüne koydu ve ayağıyla silahı arkaya doğru fırlattı. Cimri Kaan Arif'e kafa attı ve silaha taraf koşmaya başladı. Kaan hemen silahı götürdü ve Arif'e doğrulttu. Kaan'ın elleri titriyordu. Bağırarak dedi: "Ellerini kaldır. Yoksa seni gebertirim."
Arif alaycı ses tonuyla dedi: "Yapma, ihtiyar. Sonra yanan sen olursun."
Kaan tetiği çekti. Ancak silahın içi boş olduğu için hiçbir şey olmadı. Tetiği tekrardan çekti. Yine bişey olmadı. Sonra silahın ruletini açtı ve içinde mermi olmadığını gördü. Sinirlendi ve silahı yere attı: "Kahretsin! Bunun içinde mermi yokmuş."
Cimri kaan silahı Arif'in üstüne attı ve üst kata doğru koşarak çıkmaya başladı. Arif de Cimri Kaan'ın arkasından koşmaya başladı. Cimri Kaan okulun en üst katına çıktıktan sonra pencereye yaklaştı. Arif yavaş-yavaş Cimri Kaan'ın üstüne geliyordu. Cimri Kaan pencerenin üstüne çıktı. Arif pencereye yaklaşırken Cimri Kaan pencereden çatıya doğru atladı. Arif bu riski göze almadı. Hemen merdivenleri kullanarak okulun çatısına çıktı. Arif ve Cimri Kaan artık karşı-karşıya gelmişti. Arif dedi: "İşte geldik! Buradayız! Şimdi ikimizden biri ölecek!"
Cimri Kaan bağırdı: "Amacın ne?! Ne istiyorsun?! Balta Niyazi'yi niye öldürdün?! Beni niye öldürmek istiyorsun?!"
Arif dedi: "Zevk için."
Cimri Kaan: "Beni öldüremezsin! Herkes benden korkuyor, herkes bana güveniyor! Tanrı'nın vücut bulmuş haliyim ben! Bana dokunamazsın bile!"
Arif: "Yeter! Boş yapma. Midem bulandı."
O sırada sert bir rüzgar esmeye başladı. Arif dayanaklı olduğu için rüzgar onu yerinden oynatamadı. Ancak Cimri Kaan'ı yerinden oynattı. Rüzgar Kaan'ı çatının köşesine doğru itti. Kaan'ın ayağı kaydı ve çatıdan sürüştü. Tam düşecekken eliyle çatıdan yapıştı. Arif Kaan'ın yanına geldi ve ayağını Kaan'ın eline basarak dedi: "Yolun sonuna geldik, müdür bey."
Kaan yalvararak dedi: "Bana yardım et. Seni müdür yardımcısı yaparım. Okulu beraber yönetiriz. Lütfen bana yardım et."
Arif: "Artık çok geç, müdürüm."
Arif ayağını sert bir şekilde müdürün eline bastı. Kaan elini bıraktı ve çatıdan yere yapıştı. Arif Kaan'a bakıp dedi: "Bu kadar kolay mı ölecektin be, müdürüm? Okulun dışına görevli yerleştirmek aklına geldi de, içine yerleştirmek aklına gelmedi mi? Yazık oldu."
Son