seven | take me out tonight

88 22 10
                                    

Gözünü açtığında ilk düşündüğü şey "Orospu çocuğu," oldu ve bunu sesli bir şekilde dışarıya da vurdu çünkü siktir, boynu tutulmuştu ----omzu ve beli de. İnleyerek kendini halıdan kazımaya çalışırken önce nerede olduğunu kavrayamadı ama ovuşturduğu gözleri yavaş yavaş netleşirken şömineyi gördü. Yep. Bu kadarı nerede olduğunu da, yerde ne bok aradığını da açıklıyordu. Elbette kahrolasıcalar kahrolasıcası kurdun evinde uyuyakalmıştı. Elbette Derek onu zeminde çürümeye bırakmıştı. Ve elbette Stiles Stilinski bütün vücudunun tutulması yetmiyormuş gibi bir de geç kalıyordu.

"Siktir siktir siktir!" Kendini yerden kaldırıp sehpaya takıldıktan sonra banyoya koşturdu. "Lanet olsun Derek!" Koridorda halıya takılıp beş adım ileri atlayınca "küt" sesi eşliğinde kapıya çarptı ve inleyerek kapı kolunu aradı. Aynalı dolabı açıp yedek diş fırçası ararken küfretmeye devam ediyordu. "Ah, dostum hadi ama!" Dolapları karıştırırken göğsünden bir çığlık yükseldi ama dudaklarında boğmayı başardı. Parmağını dolaba sıkıştırdı ve evet---- bu kadardı. Sabahlardan nefret ediyordu ve okuldan da nefret ediyordu ama en önemlisi de o aptal kalın kaşlı alfadan nefret ediyordu. Göğsünde şişen havayı tek seferde boşalttı. "DEREK!"

Derek fazla uzun olmayan bir süre sonra kapı kirişine yaşlanıp kollarını göğsünde kavuşturdu. Görmeyen o değil de Stiles'tı sanki; sabahın körüydü ama adam yine pantolonu ve tişörtü içinde güne saatler önce başlamış gibiydi. Kaşlarını kaldırışında oğlanın sinirlerini hoplatan bir alay vardı. "Pek sabah insanı değilsin, ha?"

Ah, Stiles ona sabah insanı olup olmadığını öyle bir gösterecekti ki Derek bir daha bu soruyu sorma ihtiyacı hissetmeyecekti çünkü Tanrı şahitti ve ----o an kaç tane olduğundan pek emin olamasa da----- bütün kutsal kitaplar ve melekler şahitti ki sert kurtadam kemiklerini siklemeyip adamın suratının ortasına yumruğu indirecekti. Parmağını tutmaya devam edip onunla yüzleşmek için dönerken "Lanet bir diş fırçası!" diye kükredi Derek'e. "Ayı tuzağı bile olan bir evde nasıl lanet yedek bir diş fırçası olma-----"

Onun öfkesinden hiç etkilenmemiş gibi görünen Derek bir kolunu çözüp parmağıyla lavabonun altını işaret etti. "Alttaki dolaba bakmayı dene."

Ve tabi, işte buradaydı: ambalajı açılmamış yepyeni bir fırça. Paketi yumruğunun içinde sıkıp ağlamaklı bir ses çıkardı. "İsa aşkına, neden bir kez olsun iyi bir köpek olup beni uyandırmadın? Hayır, bana kaş çatma koca oğlan. Cidden. Bu hafta ikinci kez geç kalıyorum ve son bıraktığımda Bayan Blake beni dersten bırakmaya acayip hevesliydi. Lanet olsun! Diş macununu da si--- Kahretsin. Her neyse---" Agresif fırçalama sesleri banyoyu doldururken çenesini kapatıp acele etmeye odaklandı. Aynada, arkasında duran Derek'in boş gözlerle zemine bakmasını izledi. Ağzının kenarları kuduz bir sincap gibi beyazken omzunun üstünden baktı. "Hey, neyin var senin?"

Sorunun kendisine sorulduğunu anlamamış gibi kaş çatan Derek, bir müddet Stiles'ın fırçalama seslerini dinledi. Sonunda Stiles sorduğuna lanet etmeye hazırlanırken "Bir şeyim yok," diye çıkıştı adam. "Sabahın köründe evimde koşuşturup bana bağıran bir ergenle başım dertte, hepsi bu." Yüzünü buruşturduğunda çenesinde bir kas seğirdi ve Stiles dünyadaki bütün çekici unsurların bu adamın yüzünde toplandığını düşünmeden edemedi. Elmacık kemikleri, sivri burnu, çıkık alnında her daim çatık olan kaşları, bazen yeşil bazen kırmızı olan gözleri, sürekli birbirine bastırılmış gergin dudakları ve düzgün çene hattıyla Derek Hale Tanrı'nın her türlü lütfundan yararlanmış şanslı bir adamdı.

Eh, bunlar Stiles'ın umurunda değildi tabi. O an kendine laf sokan ve şikayet eden alfanın sözleriyle daha çok ilgileniyordu. "Bilmem farkında mısın bay ıslak burun ama beni zamanında uyandırsaydın şimdi okulda olurdum ve ikimiz de burada birbirimize tahammül etmek zorunda kalıyor olmazdık ----İsa aşkına."

there is a light that never goes out | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin